does your father know?

330 54 35
                                    

Askıdan çıkardığım babam ve annemin seçimi olan koyu yeşil yırtmaçlı elbiseyi yatağıma bıraktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Askıdan çıkardığım babam ve annemin seçimi olan koyu yeşil yırtmaçlı elbiseyi yatağıma bıraktım. Elbise seçimine her zaman olduğu gibi ben karışmamıştım. Gözüm duvardaki saate kaydı. Yarım saatim vardı. Geç kalmam babamın hoşuna gitmezdi.

"Bir şeyler yapmak zorundayız."

Jisoo elindeki ruju masaya bırakarak kameraya baktı. "Böyle beklemek hoşuma gitmiyor."

"Elimizde hiçbir bir bilgi yok." Rosé konuştuğunda ona baktım. Kızıl saçlarına yaptığı dalgalar çok güzel duruyordu. "Tanıyıp tanımadıklarını bile bilmiyoruz."

"Ne yani?" Jisoo'nun sesi yükseldiğinde Lisa'nın bakışı moralimi daha da bozmuştu. O ve benim yaptığımız hata yüzünden bu tartışma yaşanıyordu. Lisa da benim gibi sessiz kalmayı tercih ediyordu. "Elimiz kolumuz bağlı mı oturalım."

Rosé gözlerini devirdi. "Öyle bir şey demiyorum."

"Tartışmayı keser misiniz?"

Tartışmaları kendimi daha kötü hissetmeme sebep oluyordu. Birilerinin beni görme ihtimali o an aklımın ucundan bile geçmemişti. Beni tanımadığını düşünmek istiyordum ama yüzümü hatırlamasını yetecek kadar birbirimize bakmıştık. O an hatırlamamış olsa bile okulda karşılattığımızda hatırlayabilirdi.

"Bir şeyler yapmamız gerektiğini söylüyorum Jen." Jisoo takıntılı bir insandı. Her zaman, her şey yolunda gitsin isterdi. Yolunda olmayan durumlara katlanamazdı. Bazen bu takıntısı çok üst safhalara çıkıyordu. "Onları tanımıyoruz. İşimizi şansa bırakamayız."

"Biliyorum."

Lisa'nın odasının kapısı açıldığında Bayan Manoban kamera açısına girdi. "Hazır mısın tatlım?"

"Evet, anne."

Bayan Manoban bilgisayardaki bizleri görünce el salladı. "Hepiniz çok güzel gözüküyorsunuz kızlar. Orada görüşürüz."

Bizde gülümseyerek ona el salladık. "Kapatmam gerek. Orada görüşürüz."

Lisa konuşmadan ayrıldığında üçümüz kalmıştık. "Hangi renk ruju sürmeliyim sizce?"

Rosé elinde kırmızı ve kırmızıdan birkaç ton daha açık ruju bize gösterdi. "Roseanne!"

Jisoo Rosé'ye söylenirken aynaya döndüm. Jisoo haklıydı. İşimizi şansa bırakamazdık. Makyaj masamın üzerinde duran maskaraya uzandım. Konuşabilirlerdi. Namjoon veya Lisa'nın yakalandığı, Kim Namjoon'un arkadaşlarından biri olan Jungkook. Birine bir şey söyleyebilirlerdi veya bir yerde ağızlarından kaçırabilirlerdi.

Yaşadığımız yerde insanlar yakınlardı. Herkes neredeyse birbirini tanırdı. Burada insanlar konuşmayı çok severdi. Bir olayın yayılması da sanıldığından daha kısa sürerdi. Doğru veya yanlış fark etmezdi onlar için. Konuşacak konu ve o konuda geçen insan da fark etmezdi.

best of me | namjenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin