"Bunu sen başlattın." Ona biraz daha yaklaştım. "Karşılık veriyor olmama kızamazsın."
Aramızda bir adım kalana kadar ona yaklaştım. Boyunun uzunluğu karşısında onunla göz teması kurmak için kafamı yukarı kaldırmam gerekiyordu. "Ayrıca arabamı çaldın...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kızların kantinde olduklarını düşünerek o tarafa doğru ilerlerdim. Joy beklediğimden daha net konuşan bir kızdı. Yanıma gelmiş yalandan cana yakın davranarak iş çevirmemişti. Ne için burada olduğunu, amacının ne olduğunu açıkça belli etmişti.
Koridorda yürürken bana dönen birkaç kişinin bakışını fark ettim. Sebebini anlayamadığım bakışların karşılığını vermeyi ihtimal etmeden geçmedim. Gözlerini benim üzerimden çekene kadar bana bakanlara baktım. Zaten gergin olan beni bu bakışlar daha çok germişti.
Kantine girdiğimde kızların çoğu zaman oturduğumuz masada olduklarını gördüm. Yanlarına doğru ilerlerken koridorda üzerime dönen bakışların aynı şekilde burada da olduğunu görünce çatık olan kaşlarım daha da çatıldı. Neye bakıyorlardı bu insanlar?
Kızların yanına ulaştığımda oturmak için sandalyeyi biraz hızlı çekmemden dolayı rahatsız edici ses bütün kantinde duyuldu. Kantinde olan uğultu kısa bir süreliğine kesildi. Bu sefer neredeyse kantinde bulunan herkes bana döndü. Hızla sandalyeye oturduğumda bakışları umursamadan kızlara döndüm.
Jisoo'nun bakışları bize doğru bakanlara döndü. "Neye bakıyorsunuz?"
İkazıyla insanlar kendi işlerine döndüklerinde elimdeki ceket ve kravatımı masaya bıraktım. "Duydun mu?"
Rosé'nin sorduğu soruyla kaşlarım kalktı. "Neyi?"
"İkizleri." dedi Lisa.
"Duydum." Daha bugün gelmemişler miydi? Nasıl bu kadar hızlı duyulmuştu. "Siz nereden biliyorsunuz?"
"Neredeyse herkes bunu konuşuyor." Rosé sandalyesine yaslanarak çevreye kısaca göz gezdirdi. "Sizin için geldiklerini söylüyorlar. Sadece bir dedikodudan ibaret olduğunu düşünmüyorum."
"Bir dakika, bir dakika." Jisoo Rosé'ye sorarcasına baktı. "Sizin için derken? Jennie ve?"
"Namjoon." İsmini duyunca soyunma odasındaki yaşadığımız o kısa konuşmanın gelmesine engel olamadım. "Erkek olanla Namjoon'un arasının iyi olmadığını söylüyorlar."
"Geçen seneki maçtan dolayı mı?" Lisa'nın sorduğu soru en mantıklı ya da en azından bilinen kısmı olabilirdi.
"Sanırım daha fazlası var."
Rosé'nin bakışları arkama takıldığında o tarafa doğru baktım. Jongin'in içecek otomatının yanında durmuştu. Joy otomattan bir şeyler alırken Jongin'in bakışları bir yere kilitlenmişti. Bakışlarını takip ettiğimde birkaç masa yanımızda oturan Namjoon'a baktığı kolayca anlaşılıyordu.
"Acaba aralarında bir sorun olduğunu daha ne kadar belli edebilirlerdi?" dedi Rosé bizim gibi onlara bakarken.
"Merhabalar, merhabalar." Sehun yan masadan sandalye çekerek yanımıza oturduğunda hepimizin bakışları ona dönmüştü. Sehun bizim katıldığımız yarışları düzenlemesiyle tanınırdı ama insanlar bunun gerçekliğinden hiçbir zaman emin olamıyordu. Bu konuya sadece dedikodudan ibaret gözüyle bakılıyordu. Bu da onun şansıydı.