twins against us

336 46 122
                                    

Saç kurutma makinesini fişten çekerek dolabıma koydum. Antrenman biteli neredeyse yirmi dakika oluyordu. Öğle aram yine kaynamıştı.

"O kızı seçme yapmadan takıma aldığına inanamıyorum." Yerin söylenerek eteğini giyiyordu. Joy'dan bahsettiğini hepimiz biliyorduk. Bay Kang bu konu hakkında konuşmak için yanına çağırdığında onun hakkında ne düşündüğümü sormuştu. Ona kaptanlığı elimden almak için geldiği söyleyecek değildim. Söylememiştim de zaten. Onunla yarışarak kaptanlığı kazanmayı tercih ederdim.

"Kız iyi ama," Mina sarı saçlarını toplamak için aynaya yaklaştı. "Hatta beklediğimden daha iyi."

"Sence kaptan olma şansı var mı Jennie?" diye sorduğunda Yerin ona baktım.

"Neden olmasın?"

Şansını denerdi elbet, herkes gibi o da şansını deneyebilirdi ama ne ona ne de başkasına kaptanlığı bırakmaya niyetim yoktu.

"Sen yüzerken sürekli sana bakıyordu. Her hareketine dikkatlice baktı."

Bunun farkındaydım. Joy'un kaptanlığı istediğini gerçekten anlayabiliyordum. Bende ona bakmıştım. Dalışı, hareketleri çok temizdi. Kaptanlık için çok uygundu ama o istediği kadar bende istiyordum.

Gömleğimin düğmelerini bağlarken Yerin ayakkabılarını giyiyordu. "İyi olan kazansın diyelim."

"Diyelim." Ayakkabılarını bağlayıp ayaklandı. "Cuma günü seni partide sadece çok kısa bir süre gördüm."

Kafamı sallayarak onu onayladım. "Erken çıktım."

Çıktıktan sonra olanlar aklıma tekrar geldiğinde kafamdan uzaklaşması için başka şeyler düşünmeye çalışıyordum.

Saçlarını toplamayı bitirdiğinde, "Güzel geçtiğini duydum." dedi Mina.

"Sen gitmedin mi?" diye sorduğumda kafasını iki yana salladı. "Hasta gibiydim biraz. Yataktan kalkacak halim yoktu."

"Kaç senedir yapılan en düzgün partiydi." Yerin Mina'yı kışkırtarak dalga geçtiğinde Mina dudaklarını büzdü. "Hoşuna gidiyor değil mi?"

Hallerine güldüğümde ikisi de bana el sallayarak soyunma odasından çıktılar. Bende kravatımı dolabımdan aldım. Bağlamak için ayna karşısına geçtim. O gece arabada yalnız kaldıktan sonra kızları beklemiştim. Beklerken sürekli olarak o anı düşünmekten kendimi alamamıştım. Mekandan çıkana kadar olanları onlara anlatmaya emindim ama son anda vazgeçmiştim. Açıkçası onlara ne diyeceğimden o an nasıl hissettiğimi ne diye tanımlayacağımı bilememiştim. Bu yüzden olanları kendime saklamıştım.

Araya giren iki günün ardından bu sabah okula geldiğimde de onunla karşılaşmamıştım. O gece bana sakince yaklaşımından sonra onunla karşılaşmanın nasıl hissettireceğini bilmiyordum. Kravatımı bağladığımda ceketimi de dolaptan çıkardım. Onu da giydiğimde dolabımı kilitlemek için kapattım ama o an soyunma odasının kapısının hızla açılması buna engel oldu.

Mina nefes nefese kalmış bir şekilde bana baktı. "Jennie, hemen gelmelisin."

"Ne oldu?"

Hızla yanıma gelerek kolumdan çekti. Bir şey söylemeden beni çekiştirdiğinde dolabımı aceleyle kapattım. Soyunma odasından çıkıp merdivenlere yöneldiğimizde hâlâ tek kelime etmeden beni çekiştiriyordu. Merdivenleri çıktığımızda oluşan kalabalığa baktığımda ne olduğunu anladığımdan emin değildim.

Neye baktıklarını anlamaya çalışırken Mina çekiştirdi. İnsanları ittirerek geçtiğimizde beni ortaya getirdi. İşte şimdi net bir şekilde görüyordum. Seulgi arkasında yüzlerini daha önce görüp görmediğime anımsayamadığım iki kızla Jisoo, Rosé ve Lisa'nın karşısında duruyordu. Normal konuşmadıklarını çatık kaşları ve sesinin yüksekliğinden anlıyordum.

best of me | namjenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin