then let's change the deal

346 42 15
                                    

Anahtarımı çantamın içinde ararken anca beş dakika sonra anahtarımı yanıma almadığımı fark etmiştim. Derin bir nefes alarak kapıyı çaldım. Birkaç dakika sonra kapı açıldığında Chanyeol'ü gördüm. Yataktan yeni kalktığını belli eden saçı ve pijamalarıyla uyunmaya çalışıyordu. Geçmem için yol verdiğinde eve girdim. O da arkamdan kapıyı kapattı.

Salona kısa bir bakış attığımda annem ve babamı görememiştim. "Annem ve babam nerede?"

"Bugün akşam yemeğini dışarıda yiyeceklermiş."

Dudaklarını büzerek merdivenlerden çıkmaya başladığında bu haline güldüm. Onu evde bıraktıklarına kızmış olmalıydı. Bende arkasından çıkmaya başladım. "Sen yemek yedin mi?"

Kafasını hayır anlamında iki yana salladı. "Seni bekledim."

"Biraz izin ver. Sabahtan beri dışarıdayım. Temizlenmem lazım."

Chanyeol elini pijamasının cebine sokarak omuzlarını silkti. "On dakikaya mutfakta olmazsan bütün yemekleri yerim."

Boş tehdidine göz devirip odama girdim. Çantamı yatağım üstüne bırakıp kendimi yatağa attım. Daha öncesinde boş bulunup verdiğim bütün sözlerin acısını kızlar teker teker benden çıkarmıştı. Sabahtan beri gitmediğimiz, gezmediğimiz yer neredeyse yok denecek kadar azdı. Bu yüzden dışarı çıkmayı sevmiyordum.

Kendimi zorlayarak yataktan kalktım. Acil bir duşa ihtiyacım vardı. Üzerimdeki gri paltomu çıkarmak üzereyken çalan telefonum ile durdum. Çantama uzandım. Çıkardığım telefona baktığımda tanımadığım ve kayıtlı olmayan bir numara olduğunu gördüm. Tam aramayı reddedecekken aramanın kendisi kesildi. Telefonumu yatağın üstüne attım. Yanlış aramış olabilirdi. 

Paltomu ve ayağımdaki botları çıkardığımda odamın içinde bulunan banyoya girdim ama kapıyı kapatmadan tekrardan telefonumu çalmaya başladı. En azından açıp yanlış numara olduğunu söyleyebilirdim. Yoksa böyle aramaya devam edecekti. Banyodan geri çıkıp telefonu elime aldım. Yanıtlayıp kulağıma götürdüm.

"Hemen karakola gel."

Sesinden kim olduğunu anlamam çok kısa sürmüştü.  "Anlamadım?"

"Hemen karakola gel."

"Bunun sebebini öğrenebilir miyim?" Sakince sorduğum soruyu nefes alışverişlerinden anladığım kadarıyla sakince karşılamamıştı.

"Gelmen gerekiyor ve geleceksin."

Bu dediğine güldüm. "İyi geceler sana." Telefonu kapatmak için kulağımdan çektim. "Dur, dur."

Tekrar telefonu kulağıma koydum. Mantıklı bir açıklama sunana kadar oraya kalkıp gelmemi bekleyemezdi. Hoş mantıklı bir açıklama sunsa da neden onun isteği için kalkıp gitmeliydim?

"Anlaşmamızı hatırla." dedi. "Kendi söylediklerini hatırla. Ben batarsam-"

Devam etmedi. Devamını beklemiştim ama tek kelime etmeden sustu. Bunu dediğimi hatırlıyordum. Yalan değildi. Ben batarsam batmamı sağlayan herkesi benimle birlikte çekerdim ama bunun şu an bulunduğumuz duruma uyduğunu sanmıyordum. Karakolda olmasının benim sebep olduğum bir şey değildi.

"O söylediğimin bu durumla alakası yok."

Güldüğünü duydum. "O zaman şöyle yapalım. Ben batarsam sende batarsın. Alakan olsun olmasın."

"Ne-"

"Eğer gelmezsen seni en dibe batırırım Jennie. O zaman batmak ne demek görürsün."

best of me | namjenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin