Bölüm Şarkısı:
İrem Güral - Sarmaşık
__________________Keyifli Okumalar!
___________Karaca Kurtuluş
Kaç dakika arkasından öyle baktım bilmiyorum ama Fadik Anne'nin yanıma gelmesiyle kendime gelmiştim.
"Kızım hadi gel içeriye perişan oldun burada."
Fadik Anne'nin koluna girip evin içine girdim. Telefonumun çalması ile kimin aradığına baktım.
Gökhan Arıyor...
Hızla telefonu açıp kulağıma götürdüm.
"Karaca noluyor! Azer'i almışlar doğru mu?" dedi panik ile.
"Doğru." dedim sadece.
"Tamam ben yoldayım. Gelince herşeyi anlatırsın bana detaylı."
"Tamam, bekliyorum." telefonu kapatıp cebime koydum. Sıkıntılı bir nefes verdim. Bakışlarımı Fadik Anne'ye çevirdim.
"Ben odaya çıkıyorum izninizle."
Merdivenlerden çıkıp odaya girdim. Sırtımı kapıya yaslanıp yere çöktüm. Ayakta durmaya halim kalmamıştı. Kendimi o kadar güçsüz hissediyordum ki. Gözümden akan yaşlara engel olamıyordum. Düşündükçe aklıma geliyordu bazı şeyler. Bugün arabada söyledikleri, gelen o telefon. Nerelere gitmişti bu yüreğim benim?
Dinle beni kraliçe,
bu dudakları öpmek için
Bir daha dönersem savaştan,
Üstüm başım kan içinde döneceğim.
Kılıcımla ben yazacağım tarihimizi.
demişti. Herşeyi söylemişti aslında ama ben anlamamıştım. Bu yüzden bugün birlikte vakit geçirmek istemişti. Veda etmişti kendince bana. Bunları düşündükçe kendime kızıyordum. Nasıl aklıma gelmezdi böyle birşey olacağı. Bir gariplik var diye düşünürken nasıl bunu akıl edememiştim. Ama en önemlisi neden böyle birşey yapmıştı. İstese o adamları teker teker öldürcek güce sahipti Azer. Neden kendisi bile isteye ölüme gitmişti. Ayağa kalkıp banyoya girdim. Yüzümü yıkayıp aynadan yansımama baktım. Korkunç gözüküyordüm. Ağlamaktan gözlerim kızarmıştı. Odaya geri gelip üstümü değiştirdim. Aşağıdan Yılmaz'ın sesi gelince ondan birşey öğrenebilmek umudu ile hızla merdivenlerden indim. Salonda Fadik Anne ve Yılmaz'ı görünce yanlarına gittim."Yılmaz noldu bir haber var mı Azer'den?" dedim hızla.
Olumsuz anlamda başını sallayınca sinirle koltuğa oturup ellerimi başıma koydum. Başım çatlıyordu ama bunu umursayacak halde de değildim.
"Yenge sen sakin ol, bulucaz abimi."
"Nasıl bulucaz hiçbir haber yok diyorsun. Kim bu adamlar neden götürdüler Azer'i ?" dedim.
"Aslında abim söyleme demişti ama seni böyle görünce." dedi sıkıntı ile.
Kaşlarımı çatıp "Neyi söyleme dedi?" dedim. "Söylesene Yılmaz! Ne oluyor." sesimin tonu beni bile korkutmuştu.
"Seni vuranlar, Victor ve adamları... Dün akşam abimi aradılar. Ya sen kendin gelirsin ya da..." bakışlarını dışarıya çevirdi.
"Ya da ne Yılmaz?" dedim. Artık sabrım cidden taşıyordu.
"Ya da karının cesedini bulursun dediler. Seni izlemiş adamları dün akşama kadar. Sürekli fotoğraflarını gönderdiler abime, 'karının hayatı senin ellerinde' falan diye. Mecbur kaldı yani abim." dedi.
Kalbime bir sancı girdi. Bedenime kurşun saplansa bu kadar canım acır mıydı bilmiyordum. Ben ölmeyeyim diye kendisi ölüme gitmişti! O ölürse ben yaşayacak mıydım? Öyle mi sanıyordu. Bunun gerçek olmamasını diledim içimden. Benim yüzümden o adamlara gitmiş olamazdı. Başımı iki yana salladım. Bu anlatılanlar gerçek değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mᴜ̈ᴘᴛᴇʟᴀ (AᴢKᴀʀ)
Teen Fiction"Beni senden kim koruyacak Azer?" "Seni benden kimse koruyamaz ." . Ailelerinin Zoru İle Evlenene 2 İnsan. Nefretleri Aşka Dönüşebilecek Mi? Mᴜ̈ᴘᴛᴇʟᴀ.✨