•Bölüm 2

1.8K 92 3
                                    

Keyifli Okumalar!!

______

Karaca Kurtuluş

Ben balkonda otururken saat baya geçmiş hatta hava kararmıştı. Yapacak başka işim olmadığı için öylece oturuyordum. Güneşin batışını ardından bütün İstanbul'un ışıldamasını izlemiştim. Azer daha gelmemişti. 1 hafta boyunca da hiç gelmezdi umarım.. Karnım acıkmıştı ama aşağıya inip Azer'i görme ihtimali sinirlerimi bozuyordu. Ve kendime birşeyler hazırlama gücünü de kendimde bulamamıştım. Odaya girip yatağa uzandım. Bu olanlar bana çok ağır geliyordu ve aklımdan çıkmıyordu. Aynı şeyleri düşünüp durmaktan kendimi delirmeye başlamış gibi hissediyordum. Azer'i hiç tanımıyordum, nasıl birisidir bilmiyordum. Dahası o adam bizim düşmanımızdı belki de beni öldürecekti nerden bilebilirdim. Böyle ölmek de  istemiyordum. Gözümden akan yaşı silerken kapının açılmasıyla hemen gözlerimi kapattım.

"Uyumadığını biliyorum." dedi daha önce hiç ondan duymadığım yumuşak bir ses tonu ile.

Cevap vermedim, gider diye düşünüyordum umarım giderdi.

"Karaca uyumadığını biliyorum." diye diretince çaresizce gözlerimi açıp karışımdaki Azer'e baktım.

"Ne var ne istiyorsun!"

Sabır dilenircesine bakışlarını tavana dikip ardından bana bakmıştı.

"Hiçbirşey yememişsin aç kalma birşeyler ye."

Sinirle gözlerimi devirip doğruldum ve yatakta bağdaş kurdum.

"Sanane ya sanane yemeyeceğim hiç birşey.
Ayrıca sen niye bana bu kadar iyi davranıyorsun ya görme beni, yokmuşum gibi davran, konuşma benimle!"

"Öyle mi? Bundan sonra öyle davranırım o zaman. Meraklı değilim seninle konuşmaya! Eve, insanlara yabancısın annem istedi yardımcı olayım dedim ama. Ne halin varsa gör!"

Kapıyı çarpıp çıktı. Yumruğumu sinirle yatağa geçirdim. Düşünmesindi beni, ilgilenmesini de istemiyordum. Kendimi kötü hissediyordum. Aileme ihanet ediyormuşum gibi. Dahası o bana böyle davranınca kendimden şüphe ediyordum. Haksızlık mı etmiştim? Çok kötü mü davranıyordum. Saçmala Karaca o adam senin düşmanın! İç sesimle kendime geldim. Yıkılmak yoktu güçlü duracaktım. Sürekli ağlamayacaktım. Karaca'ydım ben ne yaşarsam yaşayayım güçlü kalırdım. Bana yapılanı unutmazdım. Günün birinde intikamını alırdım. Sessiz kalırdım ama herşeyi bilir, görür duyardım. Kimseye güçsüz olduğumu belli etmezdim. Azer'e de öyle yapacaktım. Karşısında güçlü duracaktım. Banyoya gidip yüzümü yıkadıktan sonra merdivenlerden inip karşımdaki mutfağa girdim. Azer'in olmadığını görünce derin bi oh çekip sandalyeye oturdum. Çok açtım! Biraz düşündükten sonra sandiviç yapmaya karar verdim. Dolaptan malzemeleri çıkarıp ekmeğimi hazırladım. Dolapta gördüğüm vişne suyunu da koyduktan sonra yemeğimi yemiştim. Uzun zaman sonra doğru düzgün birşeyler yemek iyi gelmişti. Bulaşıkları topladıktan sonra merdivenlerden çıkıyordum ki Azer'in sesini duydum.

"Ben çıkıyorum birkaç gün gelmeyeceğim."

Arkamı dönüp ona baktım. Kabanını giyiyordu.

"Ben yalnız mı kalıcam koskoca evde."

"Yalnız değilsin bir sürü koruma var dışarıda. Birşey olursa ararsın. Ayırca sen değil miydin yüzünü görmek istemiyorum diyen."

"Nereye gidersen git Azer, birdaha da gelme. Ayrıca senin numaran yok bende hatırlatırım."

Yaslandığım trabzanlardan doğrulup merdivenleri çıkmaya başladım. Odaya girip kapıyı çarptım. Azer'in yüzüne çarpar gibi. Terasa çıkıp temiz havayı içime çektim. Sanırım bu evin en sevdiğim kısmı burası olmuştu. Azer'e olan öfkemi bile unutturuyordu. Aşağıya baktığımda Azer'in arabaya bindiğini gördüm. Binmeden de buraya bakmıştı. Gözlerimiz 12 saniye boyunca birbirinde kilitli kalırken buna son veren ben olmuştum. O da birkaç saniye daha bakıp arabaya binmişti. Aslında gitmesi iyi olmuştu. Ama bir yandan da nedenini bilmediğim bi şekilde gitmesini istememiştim.

Mᴜ̈ᴘᴛᴇʟᴀ  (AᴢKᴀʀ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin