Bölüm Sekiz

557 75 38
                                    

"Hâlâ inanamıyorum. Bir çeşit şaka mı yapıyorsun Hyunjin?" Bana ve Yongbok'a bakarak şaşkınlıkla konuşan arkadaşıma gülüyordum.

Bir gün geri geleceğine asla inanmamışlardı. O yüzdendi bu kadar şaşırmaları. Ben geri geleceğine hep inanmıştım sevgilimin.

"Şaka falan yapmıyorum. Size geri geleceğini söylemiştim. Hepiniz benim delirdiğimi düşündünüz. Artık inanıyor musunuz?" Hepsi şaşkınlıkla bana ve ona bakmaya devam ediyordu.

"Merhaba." Hepimizin duyabileceği tonda selam vermişti. Sesi eskisine göre biraz daha kalın çıkıyor gibiydi. Olmadığı süre zarfı boyunca sesini de mi unutmuştum?

"Bize her şeyi baştan anlatın." Kolumu delecek gibi dürten Jisung'tan biraz uzaklaşarak çatık kaşlarımla ona bakmaya başladım.

"Kolumu deştin!" Elimi acıyan yerin üzerinde gezdirerek acısını hafifletmeye çalıştım.

"Jisung haklı, anlatın hadi. Biz seni.. öldün zannediyorduk." Jeongin yine patavatsızca konuşmaya devam ediyordu. Yongbok aylar sonra geri dönmüştü ama Jeongin hâlâ akıllanmamıştı.

"Jeongin ne dediğine dikkat etsene ya." Seungmin yanında duran sevgilisine karşı konuşmuştu. Şu an ikisi de birbirini önemsemiyordu. Arkadaşımız geri gelmişti. O benim her şeyimdi. Arkadaşım, sevgilim, uzaktan hayran olduğum bir yabancı, kokusunu içime çekmeye ihtiyaç duyduğum bir.. anlatamıyordum bile onunla olan sonsuz ilişkimi.

"İki ay önce uyandım ve uyandığımda Avustralya'daydım. Komada kalmışım iki ay boyunca da. Bana refakatçi olan bir aile beni evlatlık almış. Bende hafızamı kaybetmiş olduğum için onları kendi ailem falan sandım. Bir hafta önce de Hyunjin'i ve Kore'yi hatırladım. Beni evlatlık alan ailem de Kore'de yaşayan üvey kuzenimin yanına gelmeme izin verdiler. Sonra araştırarak Hyunjin'i buldum. O da beni anneme götürdü." Detayları bende şimdi arkadaşlarımla birlikte öğreniyordum.

"Avustralya'ya geri gitmeyeceksin değil mi?" Minho hyungun sorduğu soru ile bende Yongbok'a döndüm. Bizi tekrar bırakmazdı. Bırakmazdı değil mi?

"Gitmeyeceğim sanırım." Sanırım ne demekti? Yani geri gidebilme ihtimali vardı.

"Sanırım?" Changbin hyung sormak istediğim soruyu sormuştu.

"Avustralya'daki ailem her ne kadar gerçek ailem olmasalar bile dört ay boyunca bana baktılar. Üveyde olsalar iki tane kız kardeşim var orada. Onları görmeye gidebilirim ama kalıcı olarak değil." Rahatlamıştım en azından.

"Onları yanına alabilirsin." Jisung'un dediği şey ile Yongbok olumsuz anlamda başını salladı.

"Gelmeyeceklerdir. Ayrıca sadece üvey kardeşlerim onlar benim, yanıma almama izin vermezler." Sesinden onları özlediği belli oluyordu. Başımı masaya yaslayarak onu izlemeye devam ettim.

Diğerleri ile konuşmaya devam ediyordu. Sürekli gülümsüyor ve kahkahalar atarak bir şeyle anlatıyordu. Onu görmeyi özlemiştim, özellikle de neşeli görmeyi.

"Hyunjin-" bana döndüğünde ona olan bakışlarımı gördü ve utanarak bakışlarını çevirdi. Bende utanmıştım ama bakışlarımı çekmeyecektim ondan. Zaten beni yakalamıştı.

"Efendim." Konuşmam ile bana dönmüştü. Bana bir şey demek istemişti ve ben ona baktığım için diyeceğini unutmuştu.

"İçecek sipariş edecekdikte ne istediğini soracaktım." Başımı masadan kaldırıp sırtımı sandalyenin başlığına yasladım.

"Americano." Söylediğimi garson defterine not alarak yanımızdan uzaklaştı.

"Annelerimizden izin alarak birlikte kampa gitmeyi düşünüyorduk, birlikte gidelim mi? Hem sizde olursanız izini kapma oranımız daha yüksek olur." Arkadaşlarıma sorduğum soru ile birlikte Yongbok başını sallamıştı.

"Lütfen bize katılın." Cümlesinden sonra şirince gülümsemişti. Bu gülümsemeden sonra kimse onu reddedemezdi.

"Bana uyar!" Jisung yanımda bağırarak konuştuğunda omzundan iterek yanında oturan Seungmin'e çarpmasına sebep oldum.

"Sana her şey uyuyor." Minho hyungun dediği ile gülmeye başladım. Bu çok doğruydu. Eğlencenin olduğu her yerde, Han Jisung'ta olurdu.

Uzun bir aradan sonra ilk kez bu kadar fazla eğlenmiştik. Yongbok geldiği gibi tüm neşemizi de getirmişti.

Dört aydır masamızda eksik olan neşe Yongbok'tu. Yogbok'un kendisi eksikti masamızda. Gelişi ile her şeyi getirmişti bize.

Arkadaş grubumuz tamamlanmıştı, ailem tamamlanmıştı, sevgilim artık yanımdaydı. Ben her şekilde mutluydum bundan sonra.

The Future Of The Past | HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin