Bölüm Yirmi Sekiz

156 22 14
                                    

Tuvalimin üzerinde fırçaya istekle yön verirken heyecanıma da sürekli yenik düşüp duruyordum. Felix özenle hareketlerimi izliyor ve her rengi kendisi seçiyordu. Resmi yaparken de tek bir kural belirlemişti. Diğer kalıplara uymayalım istemişti.

İlk kuralımız, tüm kuralları geride bırakmaktı.

Güzellik statülerine uymadan yapıyorduk her şeyi; şekilleri önemsemiyor, renklerin uyumunu takmıyor, kimseyi memnun etmemek için çiziyorduk.

"Bu rengi kullanalım." Uzattığı koyu mor rengindeki akrilik boyayı alarak paletin üzerinde boyayı hazır hâle getirdim. "İçine biraz pembe de karıştıralım mı?" Elindeki pembe tüpü alarak dudaklarına minik bir öpücük kondurarak geri çekildim. Aramıza fazla mesafe koymadan direkt olarak gözlerine bakıyordum. Çillerinin üzerindeki boyalara gülümseyerek geri çekildim.

"Ekleyelim." Tüpün kapağını açarak boyayı geri verdim. "İstediğin kadar koymanı istiyorum." Kapağı yanıma bırakırken tüpü almış ve hazırladığım boyanın üzerine eklemişti. Çocukça bir sevinçle yapmıştı her şeyi. Yüzünde kocaman bir gülümseme tüm dikkatini elindeki boyaya verirken beni kendisine o kadar çok çekiyordu ki ağlamak istiyordum saatlerce güzelliğine.

"Yeterli." Yanımdaki kapağı alarak tüpün kapağını kapatmış ve fırçayla boyaları karıştırıp içine su koyarak gerekli kıvama getirmiş ve fırçayı bana uzatmıştı.

"Sen boya." dediğim zaman kararsız gibi dursa da tuvali boyamaya başladı. Gözlerimden kalpler saçarak izliyordum sevgilimi.

Düştüğüm boşluk hissinden beni koparmış ve her şeyim olmuştu. Hayata onunla tekrar döndüğümü hissettiriyordu bana. Ben yeniden yaşadığımı hissediyordum. Zorlu bir süreç olmuştu benim için veya kabullenmek zor gelmişti başlarda ama en baştan birisini sevebilmiş ve aşık olmanın ne olduğunu tekrar hatırlamıştım.

"Nasıl oldu?" Bana döndüğü zaman başta şaşırmış ve sonrasında yüzünü çok güzel bir tebessüm almıştı. Gözlerine çok yoğun bir bakış yerleşmiş ve bana yaklaşmıştı. "Bazen kendimi delirmiş hissediyorum. Sana baktıkça 'deliler gibi aşık olmak' nasıl bir şeymiş anlıyorum. Çok seviyorum, çok çok fazla seviyorum, her şeyimle seviyorum. Her bir parçam; tenim, dokularım, hislerim tamamen sana aitmiş gibi geliyor. Senden önce kemdimi hep eksikmiş gibi hissediyorum Hyunjin, seninle tamamlanmışım gibi geliyor."

"Hıçkırarak ağlamak istiyorum kollarında. Aklımı kaybedene kadar gözyaşlarım omuzlarına aksın, kollarım sıkıca bedenine sarılsın, ellerim tişörtünü hiç bırakmayacakmış gibi kavrasın ve hıçkırıklarımı sadece sen duy, beni rahatlatmak için her saniye yanımda kal istiyorum." Minicik eli yanağımı bulduğu zaman gözyaşımı daha fazla tutamamıştım. Bu kadar aşık olmak doğru muydu bir insana?

"Ağlaman için söylememiştim sevgilim ama rahatlayacaksan, omzum senin için burada." Gözlerimin içine bakarak duygu dolu sözleriyle kalbimin çarpıntısı gülümsetti. Her duyguyu yaşıyor gibiydim tam da şu an.

"Korkuyorum," devam etmemi beklerken derin bir soluk alıp acı bir gülümsemeyle devam ettim konuşmaya, "tekrar kaybetmekten korkuyorum Felix. Lütfen tekrar kaybetmeme izin verme, kendimi bulmuşken yanımda dur ve ellerimi asla bırakma. O kadar kısa bir sürede girdin ve hayatıma o kadar bağladın ki beni kendine. Şimdi her şeyden korkar oldum. Seni öpmek istediğimde bile o kadar korkuyorum ki..." Dudaklarına bakarak son cümlemi bitirdiğim zaman yüzümdeki elini enseme indirmişti.

"Korkma, öp beni." Dudaklarıma bakarak doğrudan söylediği sözler ile üzerine biraz eğilerek arkasındaki paletle parmaklarımı teker teker boyarken sabırla beni bekliyordu. Ne yaptığımı da göremediği için sabırsızlandığını biliyordum.

Gözlerim yüzünün her bir noktasında gezerken dudaklarını hafifçe aralamasıyla yan bir gülüş verdim ona. Konuşmak için aralamamıştı, öpmemi istediğini konuşmadan anlatmaya çalışıyordu.

Baş parmağımı açıkta kalan köprücük kemiğinde gezdirerek kendi hazırladığı rengi koyu teniyle birleştirmiştim. Esmer teni beni en çok büyüleyen şeylerden birisi olabilirdi.

Kollarını, çillerini, burnunu boyarken minik kıkırtılar bırakmış ve beni kendisine yine ve yine aşık bırakmıştı. Daha fazla dayanamamış ve iki yanağını da sıkıca tutarak dudaklarımızı birleştirmiştim. Hamlemle hemen karşılık verirken birden derinleştirmişti öpücüğümüzü. Sertçe karşılık veriyor ve ensemden beni daha da çekiyordu.

Hızımız artık daha fazla dayanamamı sağlarken dengemi kaybetmiş ve zaten üzerine eğilmiş olduğum bedenle geriye düşmüştük. Bu hâlâ ayrılmamıza sebep olamazken bir süre daha öpüşmüş ve nefessiz kaldığımız zaman ayrılmıştık. Üzerinden kalkarak onu da düştüğü yerden kaldırmış ve kucağıma oturtmuştum. Derin derin nefeslenirken yeniden yaklaştığı zaman elimi başının arkasına atmıştım.

Yüzünde karışan renkler, kulağına bulaşan boylar ile çok harika bir şekilde tam önümde duruyor ve hatta şu an kucağımda oturuyordu. Hayal gibi geliyordu her şey. Avucuma bulaşan boya ile biraz arkasına bakmış ve yere saçılmış boyaların sebebi olan paleti görmüştüm. Paletin üzerine düşmüştü ve saçları boya olmuştu.

Bunu önemsemeyerek biz sanki asırlardır buluşmuyormuş gibi tekrar buluşturmuştuk dudaklarımızı. Elimin birisini beline sıkıca sararak kendime daha da çekmiştim. Zaten her yeri boya olan tişörtümün yeni bir yerini daha boyamıştık. Çizim yaparken giydiğim eski bir tişört vardı üstünde sadece. Altında da tişörtün bile kapattığı kısa bir şort.

Elimi bacağına atarak bu kez orayı boyamıştım. Baş parmağım ile bacağının üstünü küçük küçük okşarken altta kalan parmaklarım da ayrı boyuyordu.

Tekrar ayrıldığımız zaman boynuma sarılarak başını omzumun arkasından aşağı doğru sarkıtmıştı. "Annen gelmeden ortalığı temizlemeliyiz." Solukları arasında konuştuğu zaman kollarımı bedenine daha sıkı sardım.

"Bizi önemsemeyecektir."

"Ama her şeyi sonrasında anneme anlatacaktır." Kahkahalarımız odayı doldururken bir süre daha aynı pozisyonda kalarak bir çok şey anlatarak gülüşmüştük.

Annem gelmeden tüm dedikodu malzemelerini yok etmek adına önce etrafı, sonrasında kendimizi temizlemiştik. Yorgunlukla kollarımda uyuya kalana kadar sevgilimi izlemiş ve her bir noktasını kelebekler kondurmuştum minik minik. Çok seviyordum, tarif edemeyecek kadar çok.

The Future Of The Past | HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin