Bölüm On Üç

378 47 17
                                    

"Bir ara yine hep birlikte vakit geçirelim." Minho hyungun dediğiyle başımı salladım.

"Eğlenceli bir yolculuktu. Bize katıldığınız için teşekkür ederiz. Şimdi içeri geçiyoruz." Elimi sallayarak sırtımdaki çantamı düzelttim. Pencere kenarında olan Seungmin'de elini sallamıştı.

"Sonra görüşürüz çocuklar." dedikten sonra arabayı çalıştırdı ve ayrıldılar.

"Orası cidden soğuktu, şuna bak. Hemen terledim." Mızmızlanan Felix'in harika olduğunu söylemiş miydim daha önce. Evet, Felix. Kendimi buna alıştırmaya çalışıyordum. Kabul ediyorum bu oldukça tuhaftı ama o kadar da zor değildi. Yani, sanırım.

"Yüksek bir kesimde olduğu için biraz fazla soğuktu. Ceketimi hiç çıkarmadığım hâlde üşüdüm. Bunu bi' daha tekrarlarsak eğer mont alacağım kesinlikle yanıma." Yine abartarak konuşuyordum ama o benim abartmalarımı da hatırlamıyor olmalıydı.

"Sanırım bende almalıyım." Kesinlikle hatırlamıyordu. Bunu onayladığına göre o da oldukça üşümüş olmalıydı. "Daha fazla burada beklemeyelim hadi."

Anahtarlığını cebinden çıkarıp açmak için ilerlediğinde başımı duvara yasalyarak onu izlemeye başladım. Civcivli şirin anahtarlığını bulmuştu sanırım.

Bu en sevdiği anahtarlığıydı. Anahtarlık koleksiyonu yapmayı severdi. Anahtarlık toplamak onun için hobiydi. İçinde favori olanıysa buydu. Katıldığımız bir festivalde ben onun için almıştım.

"Hey Hyunjin, şunu görüyor musun?" İşaret ettiği yere bakan Hyunjin yan yana olan birden fazla stant ile gözlerini devirdi.

"Hadi ama Yongbok. Tanrım orada altı stant yan yana. Kitap stantını mı kastediyorsun?" Hyunjin'in isyankar sesi ile elini tutup hızlıca onu çekmeye başladı.

Bunu beklemeyen Hyunjin başta sendelemiş ve düşmekten son anda kurtulmuştu. Kısa sürede ona ayak uydurmayı başarabilmişti. Stantların yanına geldiklerinde koşmayı bıraktılar.

"İşte!" Hediyelik eşya stantının önündelerdi.

"Ne yapacağız burada?" Stantta sergilenen hediyelik eşyaları incelerken bir yandan da beni dinliyordu.

"Birbirimize ve annelerimize hediyeler almalıyız. Daha sonrasında hediyelerimizi gördüğümüz de bugünü hatırlayabiliriz, değil mi?" Hyunjin sevgilisinin yanağını öptükten sonra haklı olduğuna dair bir şeyler mırıldanıp hediyelerde gözlerini gezdirdi.

Küçük anahtarlık gözüne çarptığında eline alarak inceledi. Ardından yakınlarında hediye seçen Yongbok'a baktı. Buna çok önem veriyormuş gibi dikkatle inceliyordu.

Yongbok'a fark ettirmeden anahtarlığı satın alıp hem kendi annesine hem de Yongbok'un annesine hediye seçti. Onları paket yaptırırken hediyelerini çoktan seçmiş Yongbok'a baktı.

"Seçtin mi hediyemi?" Hyunjin sorduğunda Yongbok kaşlarını kaldırarak bilmişçe gülümsedi.

"Senden önce." Hyunjin onun bu hâline kıkırdayarak ilerlemeye başladı. Yongbok'ta peşine takılıp stantları inceleyerek onu takip etti.

Nehrin kenarına geldiklerinde Yongbok ışıkların suyun üzerinde bıraktığı yansımalara baktı. Etrafta çığlık atıp eğlenen çocukların sesi, birlikte vakit geçiren gençler, şakalaşan arkadaşlar, duygulu anlar geçiren sevgililer, çocuklarıyla ilgilenen ebeveynler vardı ve bu sıcak görüntü kalpleri ısıtırıyordu.

Konser alanına yaklaştıklarında sesler yükseliyordu. Kalabalığın iç içe olduğu ve bir ağızdan şarkıya katıldığı tatlı bir an vardı. Uyum içinde sallanıyorlar ve şarkıyı söyleyen gruba eşlik ediyorlardı.

Hyunjin konser alanını arkasına alarak nehire döndü. Yongbok yüzünde minik bir gülümsemeyle konser alanını izlemeye devam ediyordu.

Hyunjin'de şarkıyı mırıldanmaya başladığı zaman Yongbok ona döndü. Bu şarkıyı daha önce hiç dinlememişti. Daha önce duymadığına da emindi.

Onun yanına yaklaşarak ellerini iç içe geçirip omuzlarını birbirine yasladı. Hyunjin şarkıyı mırıldanmaya devam ediyordu ve Yongbok huzurla başını omzuna yasladı.

Şarkının bitimine yakın Hyunjin cebindeki anahtarlığı çıkararak Yongbok'un görmesini sağladı.

"Hey, sen!" Yongbok aynı anahtarlığın gelincik desek hâlini gösterdiğinde Hyunjin kaşlarını çattı.

"Hediyeni alırken beni mi izledin?!" Felix'te kaşını çatmış ve ellerini birbirinden ayırmıştı.

"Tabii ki hayır Hyunjin, asıl sen beni izlemişsin!"

"Yok öyle bir şey!" Bir süre sessiz kalıp birbirlerini izlediler. Ardından Hyunjin, Yongbok'un gülmemek için yüzünü kastığını fark ettiğinde kahkahasını patlattı. Yongbok'ta kendisini tutamayıp gülmeye başladığında etrafındaki birkaç kişi onlara dönmüş ve şaşkınlıkla baktıktan sonra önemsemeyerek önlerine dönmüştü.

"Hyunjin, beni duyuyor musun?" Felix omzuma dokunduğu zaman kendime gelerek ona baktım şaşkınca. "Hey, sen iyi misin? Seslendim ama duymadın."

"Kusura bakma, dalmışım sadece." Anahtarlığa baktıktan sonra geri bana baktı.

"Beğendiysen sana verebilirim. Ben çekmecede buldum ve hoşuma gittiği için kullanmaya başladım." Gülümseyerek elimi saçlarına attım.

"Tekrar beğenmene sevindim. O senin Felix, hediyeni bana vermeyeceksin değil mi? Hediyeler geri iade edilmez." dediğimde anlamayan gözlerle bakmaya başladı.

"Nasıl yani?"

"Katıldığımız bir festivalde senin için almıştım. Sende tesadüfen gelinciklisini bana almıştın." Anladığını belli eden bir baş sallama ile anahtarlığa baktı.

"O zaman neden bu kadar beğendiğimi anladım. Hadi içeri girelim." Başımı olumsuz anlamda salladığımda kaşlarını kaldırdı sorarcasına. Bir insan hiç mi değişmezdi?

"Ben eve geçeyim, annem merak eder." Yüzü düşerken üzgün gözlerle bana baktı.

"İçeri gelseydin."

"Çok isterdim ama daha sonra gelirim. Anneme de biraz zaman ayırayım. Onunla da birbirimizi çok özledik." Anlayışla başını sallayarak yanağımı öptü. "Yarın güzelce dinlenelim ve diğer gün Kkami'yi yürüyüşe çıkarabiliriz."

"O zaman diğer gün görüşürüz." diyerek eve girdiğinde geri çekilerek el salladım.

"Görüşürüz." Kapıyı kapattığında gülümseyerek ilerlemeye başladım. Mutluydum ve bu mutluluğun asla bozulsun istemiyordum.

Sevdiğim insanlar yanımdaydı. Arkadaşlarım, ailem, sevgilim.. sevgilim diyebildiğim için daha ayrı mutluydum.

Eve geldiğim zaman bana sarılıp yemek yemem için beni mutfağa çeken annem ile mutluluğum daha da artmıştı. Sevdiklerimiz yanımızda oldukça mutluluğumuz eksik olmazdı. Artık mutluluğum eksik değildi, hiç birimizin değildi.

The Future Of The Past | HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin