Bölüm Yirmi Beş

327 40 17
                                    

"Daha önce giydiğin pijamaları mı vereyim?" Nazik bir tonda sorduğumda başını olumsuz anlamda sallamış burukça gülümsemişti.

"Yongbok'un kıyafetlerini giymek istemiyorum Hyunjin. Aslında benim yanımda pijama takımım vardı ama senin takımından giyebilir miyim?" diye şirince sorduğunda eriyormuşum gibi hissediyordum. Böylesine güzelce sorarken onu nasıl reddedebilirdim ki? Giysi dolabımın karşısına giderek hem kendi üzerime hem de Felix'e pijama takımı alarak dolabın kapağını geri kapattım.

"İşte." Elimdeki onun için aldığım takımı uzatarak üzerimdeki tişörtü çıkardım. Felix bir şey diyecek gibi olsa da sessiz kalmış ve arkasını dönerek giyinmeye başlamıştı. Pijama altımı üzerime geçirip üstümün de düğmelerini iliklerken yatağa oturdum. Kendimi biraz geriye itekleyerek sırtımı yatak başlığına yaslayıp üstünü giyen Felix'i izledim. Düğmelerini iliklerken de bana dönmüştü.

Felix'in annesiyle arasının bozuk olduğunu bildiğim için orada kalmayacağını biliyordum. Chan hyunglarda kalmaya devam edecekti ama evlerimizin arasındaki mesafe çok uzaktı ve ben Felix ile yakın olmak istiyordum. O yüzden bizim evde kalabileceğini söyleyerek bizde kalmasını teklif etmiştim. Başta pek sıcak bakmasa da sonrasında annemin zaten bunu sorun etmeyeceğini fark ederek kabul etmişti. O kadar büyük bir evimiz yoktu ama üçümüze yetecek kadar alan vardı.

"Tekrar gidecek misin?" Bu soruma alacak olabileceğim cevaplar beni korkutuyordu. Belki de Felix'e sorabileceğim en gerici soru buydu. Ona kısa sürede çok alışmıştım. Yanımda olsun istiyordum hep anlam veremediğim bir şekilde.

"Şu sıralar gitmeyi planlamıyorum. Özellikle senden karşılık almışken. Ve sanırım sana iade etmem gereken bir şey var." Yan tarafındaki komodine uzanarak üzerindeki telefonunu aldı. Şeffaf kılıfın arkasından telefonunun arasına sıkıştırdığı bir şey olduğunu görebiliyordum. Ve onu bana vereceğini tahmin ediyordum ki kılıfının üst köşelerine baskı uygulayarak çıkardığında tahminimin doğru olduğunu görebiliyordum.

Kartı çıkardıktan sonra gülümseyerek her köşesinde gözlerini gezdirmişti. Ne olduğunu merak etmeye devam ediyordum ve anlamış olacak ki bana uzatmıştı.

"Senden gizli çekmiştim. Senden ayrı olduğum süre boyunca da bir kez bile yanımdan ayırmadım." Gülerek bir şeyler anlattığım sırada çekilmiş bir resmimdi ve gerçekten de çekerken hiç fark etmemiştim. Kampa gittiğimiz zamandan kalmaydı.

"Şimdi de sende kalmaya devam etmeli. Çünkü bu senin." diyerek tekrar kılıfının içine aynı şekilde koymuştum. Yüzünde o mükemmel gülümsemesi tekrar yer edinirken resmi çevirerek renkli tarafın şeffaf yerden gözükmesini sağlayarak kılıfını taktı. Resmime bakmaya devam ederken gülümseyerek alnından ittirdim. "Burada gerçeği var. Neden sadece bir resme bakmayı tercih edersin ki gerçeği varken?"

"Çok ukalasın." demiş ve telefonunu aldığı yere geri bırakıp dediğimi yapmış ve arkasına yaslanarak beni izlemeye başlamıştı. Ortama kıkırtımı bırakırken onun gibi başımı yana yatırarak izlemeye başlamıştım bende. Birbirimizin gözleri içinde kayboluyorduk tam şu an. Kendimi gözlerinde kaybedip hiç bulunmamayı istiyordum yarınım yokmuşçasına izlerken.

"Felix kendin olarak, yapmaktan en çok hoşlandığın şeyler ne?" Onu daha yakından tanımaya çalışıyordum. Buna ihtiyacımız vardı. O beni tam tanımasa bile benim onu tanıdığımdan daha iyi tanıyordu. Bunca zaman kendisi olamamıştı, hep Yongbok olmaya çalışmıştı ama o Felix'ti. Ben Felix'i tanımak istiyordum.

"Zamanımın yarısından çoğunu animelerime ayırıyordum ama şu sıralar izlemem pek mümkün olmadı. Kardeşlerim yanımdayken sadece onlara odaklanmaya çalışıyorum. Çizim yeteneğim pek olmasa da kendimi geliştirmeye çalışıyorum ve çizmekten zevk alıyorum. Genellikle pek yeni arkadaşlıklar kurmaya çalışmam mesela." Son dediğiyle şaşırmıştım açıkçası.

"Neden peki?"

"Sapık gibi görünmek istemiyorum ama yakın olduğum kişilerle tensel temasa girmeyi seviyorum. İnsanların nasıl tepki vereceğini de bilmediğim için pek yeni arkadaşlıklar kurmamaya çalışıyorum. Sosyal bir kişiliğim var karşıma gelen herkesle konuşabilirim ve her ortama uyum sağlayabilirim ama yakın ilişki kurmamaya her zaman özen gösteririm." Konuşurken dikkatle beni izliyordu. Sanki dediklerine ters tepki verip vermediğimi ölçmeye çalışıyordu. İnsanlar çoğu sürekli temas hâlinde bulunmaktan hoşnut olmazdı ve Felix'te beni anlamaya çalışıyordu.

"Anlıyorum. Bu o kadar kötü bir şey değil ki aslında." Ve tarafımı da belli etmiştim. İnsanlarla tensel temasta bulunmayı pek tercih etmezdim ama Felix farklıydı. Onunla bunlar hiç olmadan önce karşılaşmış olsak bile bana dokunacağı zaman igrenme belirtisi bile gösteremezdim.

"Yaa." diyerek elini yanağıma atmış ve parmağıyla okşarken yanağımı sıkıp elini geri çekmemişti. Avucu yanağıma yaslıydı ve sıcaklığını tenimde hissedebiliyordum. "Öpebilir miyim?" diye alçak bir tonda sorduğu zaman ona hayır diyemezdim. Sadece bende değil, kimse diyemezdi.

"Öpmek için izin almaya gerek mi duyuyorsun?" Sorduğum zaman gülümsemiş ve yanağımı öpmüştü. Ben dudaklarımı öpecek diye düşünürken onun yanağımı öpüp şu an çekiliyor olması...

Çekilmesine izin vermeyerek kolundan çekerek kucağıma oturtmuştum ve elimi bellerine yerleştirmiştim. Dudaklarımı öne çıkardığım zaman kısaca öpüp geri çekilmişti.

"Bu kadarcık mı?" Sorumla başını olumlu anlamda sallamış kucağımdan kalkmak için hareketlenmişti. Anlar anlamaz belindeki tutuşumu sıkılaştırarak geri çektim. Eski konumuna getirerek daha rahat bir konum almasını sağladım. Sonrasında da boynuna dudaklarımı bastırdım. Ellerimi tişörtünün uçlarına götürdüğümde de ellerimi tutmuştu. "Hyunjin..." İstemediğini düşünerek geri çekildim.

"Soojin Teyze gelirse?" Bu istemediği anlamına gelmiyordu bence.

"Nöbeti var bugün." Annem hemşireydi ve sık sık nöbetleri oluyordu. Bugünde nöbet günlerinden birisiydi. Dediğimle bu sefer dudaklarımızı birleştiren Felix olmuştu.

İthafen: chang_elings

The Future Of The Past | HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin