"Aydın bul şunu!"
Aydın sehpanın üzerine çıkmış, kendisine bağıran kediye uykulu gözleri ile sinirle baktı. Kaşlarını çatıp etrafına bakmaya devam etti.
"Nerede gördün en son?" Aydın hâlâ uyku dolu sesiyle konuşuyordu. Aslında kedisinin salondan küfürle bağırma sesini duyduğunda uykusu tamamen geçmişti, etkileri sürüyordu.
"Mutfağın o taraflarda gördüm." dedi Özgür mavi gözleriyle yeniden etrafı tararken. Aydın ters bir bakış atıp mutfağa ilerledi.
"Amına koyayım nerede görülmüş kedinin fareden korktuğu ya." diye söylendi Aydın. Kocaman adam fareden korkmuş sehpanın üzerine çıkmıştı.
"Pezevenk korkmuyorum, iğreniyorum." sinirle konuştuğunda Aydın gözlerini devirdi.
"Aynen mavişim."
Mutfağa gittiğinde etrafa bakındı ama hiçbir yerde yoktu. Küçücük bir fareydi ve muhtemelen buranın kilerinden gelmişti. Eski sahibi o kadar pis tutmuştu ki girmemesi mümkün değildi zaten.
Biraz daha bakındı ama hiçbir yerde yoktu. Zaten şimdi fare öldürmekle uğraşmak istemiyordu. Gözlerini ovup mutfaktan çıktı ve sehpanın üzerinde duran kedisinin yanına gitti.
"Buldun mu?" mavi gözler hevesle parladı.
"Buldum, dışarıya açılan küçük bir delik vardı oradan çıktı gitti. Daha gelmez." dedi, yalan söylemesi gerekiyordu çünkü salak kedi daha onu bırakmazdı.
"Daha gelmez değil mi lan?" dedi tekrardan etrafına bakarken. Aydın kafasını olumsuz anlamda sallayıp yanına gitti.
"Gelmez bebeğim." dedi ve sehpanın üzerinde durmuş adamın bacağına sarılıp kumaşın üzerinden aletini öptü.
"Evi bir ilaçlatalım böyle olmaz." dedi Özgür.
"Tamam..." Aydın belli olan aleti öperken hafifçe mırıldandı. Kadınlarına kadar her yeri öpüp çekildi.
"Aslında miyavlasan kaçar giderdi maviş." dedi Aydın sırıtarak. Ve eşinin elinden tutup sehpadan inmesine yardım etti. Özgür inerken tedirgin olsa da yine de mecburen inmişti.
"Miyavladım zaten birkaç kere. Belki o yüzden kaçıp gitmiştir." dediğinde Aydın kahkaha attı. Daha sonra dişlerinin arasından içine derin bir soluk çekti. Sinirli gibi.
"Sikecem ağzını yüzünü şimdi senin amına koduğumun kedisi." sıkılı dişleri ile elini kaldırıp sakallı suratı tuttu ve sıktı.
Özgür elinden kaçmaya çalışsa da izin vermeden kendine kafasını yaklaştırıp yüzünün her köşesini aşırı derin ve sıkı öpücüklere boğdu. Yetmediğini anlayınca yanağından ısırdı hafifçe.
"Acıdı it oğlu it." kedisi küfür ederek ondan ayrıldı.
"Sana kurban olurum ben lan..." dedi Aydın içinden gelen yoğun sevgiyle. "Çok seviyorum seni, çok."
Özgür'ün dudakları kıvrılırken bu sefer de o yoğun bir sevgi ile Aydın'a yaklaşıp kendine çekti ve boynundan öpmeye başladı. Aydın'da vakit kaybetmeden onun erişebildiği yerlerini öptü.
"Canımın parçası." Özgür derin bir nefes aldı ve öpmeye devam etti.
Günün her saati birbirlerini öpselerde yine de doyamıyordu ikisi de. Hatta bazen Aydın öperken ağlama seviyesine geliyordu sevgisinden.
Birkaç dakika dudaklarını birleştirip öpüşürken ayrıldılar. Aydın kedinin kalçasına bir şaplak attı.
"İşe mi gidecektin sen?" diye sordu mutfağa ilerlerken.