KÜÇÜK AYDIN

36.5K 2.2K 1.1K
                                    

Maraba, öyle canım çekti kısa bir bölüm yazdım...

"Pezv-."

Aydın oğlunun söylediği küfüre büyük bir taraftar sevinci ile karışılık verdi. Fatih ve Ertuğrul kahkaha atarak ortalıkta dönüp duran çocuğu izliyordu.

Daha yeni yeni adım atmaya başlamış, babadan sonra ilk kelimesi pezevenk olan çocuk sevinen üç adamı kafasını kaldırarak, çıkmaya başlamış üç dört dişini göstererek izliyordu.

"Benim canım oğlum ya," dedi Aydın eğilip çocuğun karnından iri eliyle tutup kaldırırken. Kucağına almadan önce bezinin koruduğu kalçasını patpatladı.

"Aydın ilk Özgür'ün daha sonra da senin adını öğrendi çocuk." dedi Ertuğrul Aydın büyükçe gülümsedi.

"He yav." dedi Aydın oğlunun yanağına büyük bir öpücük bırakırken. Ardından Ertuğrul'un dediği şeyi düşününce kaşları çatıldı. "Sensin pezevenk orospu çocuğu."

"Pezve." dedi çocuk babasını tekrar ederken.

"Aferin oğlum, orospu çocuğu da de.", dedi oğlanı kucağında çevirip yüzünü Ertuğrul'a çevirirken.

"Baba..." dedi çocuk ellerini birbirine çırparken. Tabi o kadar söyleyemiyordu.

"Yok oğlum senin baban orospu çocuğu mu?"

"Evet sen orospu çocuğusun." dedi Özgür birden içeri girerken. Aydın korkuyla oğlunu kendine çevirip kafasını kendi boynuna bastırdı.

"Canım oğlum benim, sen amcalara uyma." iri, esmer eliyle sırtını okşarken göz ucuyla mavişine baktı. Çocuğa küfür öğretmeme konusunda kendisini bin kere uyarmıştı ama nasıl olsa büyüyünce unutur diyerek söyletiyordu.

"Asıl babasına uymasın." dedi Özgür önüne gelip çocuğu kucağından alırken. Aydın onun patisinden öpüp çocuğu öyle teslim etti.

"Mavişim bu çocuk evde tıkılı kaldı bir parka falan mı çıkarsak?" dedi oğlunu sıkı sıkı tutup diğer koltuğa geçen kendisine bakarken.

"Köpek mi lan bu parka çıkarmak ne? Eve geçmeden önce o tepeye çıkarız çocuk biraz hava alır."

"Biz de geliriz." dedi Fatih, Müge'nin kendi eliyle yaptığı keklerden yerken.

"Yok canım, siktirin gidin. Ben mavişim ile olacağım."

Aydın arkadaşı ile ağız kavgasına tutuşmuşken aniden gözleri karşı koltukta oturan iki kediye kaydı. Küçük kedi, büyük kedinin kucağında oturmuştu. İkisininde mavi gözleri kendisine bakıyordu.

"Özgür sakın kıpırdama." dedi aniden, kedisi kaşlarını çattı.

"Noldu lan?"

Aydın ona aldırmadan koltuğun üzerinde duran telefonunu alıp kamerasını açtı. Arkadaşları onun yine Özgür'ün varlığını sorgulama evresine geçtiğini anlayıp kendi sohbetlerine geri döndüler.

Aydın mavişi ve küçük kedinin önüne gidip iki fotoğraf çekti, ikiside uslu uslu duruyordu. Bir ağlama hissi çökerken telefonu cebine koydu ve küçük ailesine yaklaştı. İlk başta kucakta duran bebeğinin daha sonra da kedisinin yanağından yumuşakça öptü.

"Size ömrümü veririm, ömrümü." dedi Özgür'ün alnından da öperken.

"Salak adam." dedi Özgür aşık olduğu hayvana bakıp. Derin bir iç çekti, onun sevgisi dinç tutuyordu.

"Abi yemeğe kalacak mısınız?" dedi Müge mutfaktan seslenip.

"Yok gülüm, biz çıkacağız." dedi Özgür, Aydın bu andan faydalanıp oğlunu kucağına aldı.

"Gel sana güzel ablalar göstereyim." dedi telefonunu çıkarırken.

"Bana da göster bakalım o ablaları." Özgür sinirle mırıldandı.

"Yok, sen bakma." dedi Aydın sırıtarak masaya ilerlerken. Telefonu açıp kucağındaki çocuğa bir şeyler göstermeye başladı.

"Orospu çocukluğu yapma işte." dedi Özgür ayağa fırlarken Aydın kahkaha atıp telefon ekranını kapattı. Elindeki çocuğu emanet gibi mutfaktan çıkan Uygar'a verirken üzerine gelen sinirli kediyi karşıladı.

"Sana kaç kere şöyle şakalar yapma demedim mi?" dedi patisini kaldırıp yüzüne bir tokat atmaya çalışırken.

Aydın gülerek onun bileğinden tuttu ve ters çevirip koca adamı bez bebek gibi çevirdi, sırtını göğsüne yasladığında kedisi çırpınmaya başlamıştı.

"Özgür," dedi kulağını öperken. "Valla sikerim."

"Sikmiyorsun sanki." dedi Özgür elinden kurtulup. O sırada zil çaldı.

"Yetmiyo!" Aydın bağırınca ona aldırmadan kapıya yürüdü.

"Sus lan," dedi ve kapının önüne varıp kapıyı açtı.

Kapının önünde duran iki çaylak kendisine korkuyla bakıyordu.

"Noldu la?" Aydın'la evlendiğinden beri onun gibi konuşmaya başlamıştı.

"Abi arabalar konusunda sıkıntı çıktı, bir gelsen olmaz mı?"

Özgür birkaç saniye yüzlerine baktı, ardından sabır dilenir gibi kafasını iki yana sallayıp anında ayakkabısını giyindi.

"Tamam, gidin geliyorum." dediğinde çocuklar içeriye kısa bir bakış atıp Aydın'ı görünce selam verdiler ve anında arkalarını dönüp çıktılar. Özgür gömleğini düzeltti ve arkasını döndü.

"Uslu durun, geliyorum."

"Tamam mavişim." dedi Aydın ve salona yöneldi. Özgür kapıyı kapatmadan önce oğlunun çığlığını ve Aydın'ın hayvansı sesini duydu.

"Valla yerim bitiririm oğlum bunu ben."

Geldiğinde oğlunun yanağının öpmekten kızaracağını anladı.

"Öküz." diye mırıldandı.

Arabasına doğru yürüdü, hemen işini bitirip eve gelmek istiyordu.

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
KAVGALIM 2  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin