Özgür mavi gözleriyle Aydın'ın arabanın içine rastgele fırlattığı sigara paketini aradı. Aydın'ın ayağının dibinde duran paketi görünce bir küfür savurup oraya eğildi ve paketi alıp bedenini kaldırdı.
O sırada hiç sesi çıkmayan Aydın'a döndü bakışları, arabaya bindiklerinden beri ağzını bıçak açmıyordu. Derin derin bir şeyler düşünüyordu, Cihat Bey'in yani babasının evine misafirliğe gittikleri için mi bu kadar sessizdi emin değildi.
"Şşş," dedi mavi gözlü adam dayanamayarak, ezilmiş paketten bir dal sigara çıkarırken seslendiği adamın kendisine tepki vermediğini görünce daha da çatıldı kaşları. "Aşkım..."
Bir daha seslendi sigarasının ucunu tutuştururken, gözlerini kısıp yanakları içine çökene kadar zehiri içine çekti. Aydın hâlâ kendisine bakmıyordu.
"Aşkım... yavrum..." dedi, Aydın bilinçsizce sakalını kaşıdı ama hâlâ kendisini duymadığına emindi. "Lan orospu çocuğu."
"Ha? Ne?" dedi Aydın küfür miyavlayan kedisine bakarken. Özgür 'hayırdır' anlamında göz kırptı.
"Ne düşünüyorsun böyle? İki dakikadır sana sesleniyorum duymadın." dediğinde Aydın neyi düşünüyorsa sanki saniyelik olarak aklından çıkan şey yeniden zihnini meşgul etmiş gibi önüne döndü.
"Yav Özgür, ben senin her yerini öptüm mü?" dediğinde mavi gözlü adam filtreyi dudaklarına dayamış, bir nefes çekecekken dediği şey ile donup kaldı.
"Lan salak sen derin derin bunu mu düşünüyordun?" dediğinde Aydın anında kafasını salladı sanki çok normalmiş gibi.
"Ayağını öptüm mü?" dediğinde Özgür yüzünü buruşturdu. "Evet." diye mırıldandı sigarasından içerken.
"Deliğini neyin öptüm zaten, bacaklarını boydan boya öptüm mü peki?" dedi hevesle, Özgür yine kafasını salladı.
"Her yerimi öptün Aydın, istisnasız."
"İyi iyi, içime dert olmuştu." Özgür bu salak adama göz devirmeden edemedi.
"Manyak."
Aydın lüks evin önüne geldiğinde üç korumanın kontrolü sonrasında anca bahçeye girdiğinde küfür ediyordu.
"Sanki İngiltere kralı amına koyayım." diye mırıldandı arabayı park ederken. Kralların evinde bile bu kadar koruma yoktu. Acaba Cihan bu kadar aramadan geçiyor muydu diye merak etmekten kendini alamadı.
"Adamın bir dolu düşmanı var, keskin nişancı bile yerleştirmiş olabilir." dedi Özgür bitmiş sigarasını arabanın içindeki küllüğe bastırırken.
"Aman haspam." dedi Aydın arabayı park ederken, Özgür sırıtıp arabadan indi.
Aydın hemen peşinden inip arabanın kapısını kapatırken kafasını kaldırıp lüks eve baktı. Ev o kadar ışıltılıydı ki buraya iki kere gelmesine rağmen hâlâ alışmamıştı. Mavişi yanına geldiğinde anında belini tuttu.
"Çok oturmayalım." dediğinde mavişi kafasını salladı.
"Zaten Özay'ı getirmedik bizi de görmek istemez."
"Heeee yürü." belini okşayarak mavişi ilerletti. Babasının evinde hiç çekinmeden Özgür ile evliliğini yaşayabiliyordu. Adamları dönüp göz ucuyla bile bakmıyordu.
Kapının önüne geldiklerinde hizmetli kadın anında kapıyı açtı. Özgür ve Aydın selam vererek içeri girdiklerinde anında salona yöneldiler.
"Hoş geldin abi." Cihan siyah gömlek ve pantolon ile merdivenlerden inerken gülümseyerek seslendi.
"Hoş bulduk abisi, baban yok mu?" dedi Aydın yanına gelen Cihan'ın elini sıkıp kafa tokuştururken.
"Gelir birazdan abi biz yemeğe geçelim." Özgür ile selamlaştıktan sonra eliyle büyük masayı gösterdi. Aydın tesbihini sallarken masaya bakıp sırıttı.
"Harbiden kendini kral sanıyor bu adam ha." dedi masanın önüne gelip yemeklere bakarken.
"Abi bence hiç sesini çıkarma. Bugün baya sinirli, iş yüzünden." Aydın bir yaprak sarmasını tümüyle ağzına atıp gevşek gevşek çiğnerken tesbihini salladı.
"Yerler onun sinirini." dediği sırada bir hışımla içeri giren çatık kaşlı babası ile yüzündeki gevşek gülümsemeyi sildi. Tesbihini durdurdu, Özgür ve Cihan onun bu haline kahkaha atmak istesede kendilerini zor tuttular.
"Hoş geldiniz çocuklar." sesi bile sert çıkıyordu.
"Hoş bulduk." dediler bir ağızdan. Yaşlı adam etrafına bakındı.
"Turan nerede?" hâlâ bir köşede küçük kediyi arıyordu. Sinirini ancak bebek sevmek alabilirdi.
"Özay'ı kardeşime bıraktık Cihat amca." dedi Özgür saygıyla gülümsemeye çalışırken. Cihat Bey çatık kaşları ile önce oğluna sonra da Özgür'e baktı.
"E siz niye geldiniz o zaman?"
Özgür'ün gülümsemesi solarken Aydın'a baktı. Cihan kıs kıs gülüyordu, Aydın bu eve her geldiğinde ortamın kasveti dağılıp daha sıcak bir yere dönüşüyordu. Özellikle babasından yediği azarlar ile.
"Sen çağırdın." dedi Aydın, 'siz' dememek için kendini zor tuttu.
"Ben çağırdım, torunumu görmek için çağırdım. Size mi meraklıyım ben?"
"Aa.." dedi Aydın şaşkınca, adam yaşlandıkça daha huysuz oluyordu sanki.
"Gidelim mi?" dedi Özgür gülmemek için kendini zor tutarken. Cihat Bey yanlarına ilerledi.
"Oturun oturun, nereye gidiyorsunuz. Ama bir daha gelirseniz torunumu başka bir yere bırakmayın."
Cihat Bey masaya geçerken mırıldandı, üç gömlekli adam birbiri ile bakışıp ağır ağır masaya oturdular. Özgür direkt Aydın'ın yanına sığınmıştı. Onun aynı lisede yaptığı gibi masanın altından tesbih çevirdiğini görünce sırıttı.
"Hocaya söyleyecem seni." dedi gülerek, Aydın bakışlarını kediye çevirdiğinde ilk başta ne dediğini anlamadı ama anladığında sırıttı.
"Çıkışa gel lan." ikisi kıs kıs gülerken Cihat Bey'in ters bakışlarını hissedince anında sustular.
Yemek başladığında normal konuşmaya daldı hepsi birden Cihat Bey neye sinirliyse bir türlü geçmiyor gibiydi ama Aydın'ın birkaç esprisine gülmeden edemedi. En sonunda ise masadan ilk kendisi kalktı.
"Bugün burada kalın, yarın gidersiniz." dediğinde Aydın mavişine baktı. Eğer izin verirse kalacaklardı. Özgür birkaç saniye düşündü ve ardından kafasını salladı.
"Kalalım, zaten yarın sabahtan bir işimiz yok."
"İyi o zaman, odanızı hazırlatırım." dedi Cihat Bey arkasını dönüp yürürken. Aydın ters ters arkasından baktı, bugün acayip huysuzdu yaşlı adam.
"Artist." dediği sırada Cihat Bey arkasını döndü ve bir şey hatırlamış gibiydi. "Aydın..." dediğinde Aydın ters bakışlarını düzeltti.
"Efendim." ani ruh hali öyle değişmişti ki Özgür ve Cihan şok ile baktı.
"Yatakta sigara içme, geçen gün her yeri yakmışsın. Sadece burada değil, evinizde de içme. Yangın çıkar."
"Tamam tamam." Aydın geçiştirince Cihat Bey kime anlatıyorum ben bakışını atıp arkasını döndü.
Cihat Bey ortalıktan kaybolur kaybolmaz Aydın direkt kedisinin sandalyesini kendine doğru çekip yemekten sonra tatlı niyetine Özgür'ün boynunu emmeye başladı.
Cihan onların bu haline alıştığı için ağzı dolu olmayan Özgür ile muhabbet etmeye başladı.
Aydın ise kendi alemindeydi.
***
Bu günün devamını da yazacağım... Tam icime sinmedi bu çünkü seks yok.