hyunjin
Cırcır böceklerinin sesi eşliğinde sıcakan üstüme yapışmış tişörtü son kez düzeltip kapıyı çaldım. Gelmeden önce Jisung beni uyarmıştı, biliyordu babamı. babasıyla arkadaştı fakat babamın dengesizlikleri yüzünden arkadaşlıklarını kestiklerini öğrenmiştim. ailemle oldukça uzaktık birbirimize ama sanırım onların kuralları altında yaşamayı hâlâ kendime görev biliyordum.
Annem temizlik kokan üstüyle kapıyı açtığında şaşırmıştı.
Onlara haber vermeden gelmiştim. kırk yılın bir başında geldiğim evde yokluğum hiçbir anlam ifade etmiyormuş gibiydi."Aa, hoşgeldin oğlum. Hayırdır sen emrivaki yapmazdın?"
içeri göstermesiyle adımladım, kapının eşiklerinden kolidora doğru uzanan yolu takip ederken konuştum, "öyle oldu. ben buraya babamla konuşmaya geldim."
salona varıp koltuğa oturdum, çaprazımdaki tekli koltuğa oturarak bana yanıt verdi, "o birazdan gelir herhalde. sen otur burda ben temizlik yapıyordum, bişeye ihtiyacın olursa bakın kendi kendine tamam mı?"
kendi evimde yabancı gibi hissediyordum.
"Tamam anne."
sadece biraz telefonumla zaman geçirmiştim, annem banyoyu temizliyordu ve ev hala aynıydı. kirliydi ve annem temizlemek için didiniyordu. bu hep böyleydi. anneme ne desem bir önemi yoktu.
yaklaşık yarım saatlik telefon ilgimden sonra kapı açıldı ve babam girdi. yine aynı, saç sakal birbirine karışmış tam bir zavallı gibi görünen 40larında bir adam. annem işini bitirmiş olacak ki, -ya da bizi yanlız bırakmak adına- komşuya kadar gideceğini söylemiş ve evden ayrılmıştı. babam benim geldiğime şaşırmamış bile, öylece mutfağa gitmişti. bu tuhaf olay sonrası hiç hareket etmemiştim. babam sonunda dayanamayıp beni çağırmıştı yanına, ne diyeceğimi ben de bilmiyordum.
başına geldim, dikildim öylece. Ardından başını kaldırıp bana baktı, ne dikiliyorsun dercesine. Ben de aynı bakışlarla karşılık verince, "Tut şunu," diyip önüne eğilmemi sağladı ve elime çakmak verdi.
Bir elinde küçük bir cam tüpü vardı, diğer elinde de gaz. Anlaşılan bir eliyle tüpü tutarken diğer eliyle gazı açınca benim de ateşi yakmam gerekecekti. böylece cama şekil verebilecekti. Bu bildiğim kadarıyla uyuşturucu içmekle alakalı bir şeydi fakat tam bilmiyordum. O da farkındaydı bu durumu bildiğimi.
"Yak" dedi ve yaktım, çakmağı gaza yaklaştırmamla beraber ateş büyüdü ve camın ucunun kararmasını sağladı. Bu olurken konuya girdim.
"Buraya seninle konuşmak için geldim baba."
Bakışlarını bana çevirdi, "öyle mi?"
"Öyle." Aynı zamanda camı yakmaya devam ediyorduk.
"O öğretmen çocuğuyla alakalı mı?"
Alaycı bakışlarıyla süzdü beni, cesaretimi kaybetmiş gibi hissettim. Ama cesaretim olmasa bile bunu yapmak zorundaydım.
"Evet."
Tüpe bakışlarını çevirerek konuşmaya devam etti, "onu seçtiğin için bu evden gideceğini mi haber vermek için geldin?"
Bakışlarımı yere çevirdim. Ne diyebilirdim ki? Evet. Hiçbir zaman düzgün bir bağım olmayan ailemi seçmek aptallık olurdu, hayatımın çoğunu onlardan uzak geçirdim. Onlarla olduğum an onları göremedim bile, neleri severler neleri sevmezler hiç bilmiyordum ve muhtemelen onlar da bilmiyordu. Kendi kendime yemek hazırlamayı öğrenen biriydim ben çocukken, bu kadar uzaktık birbirimizden. Şimdiyse onların yokluğuna alışıp kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan biri olarak sevdiğim birini daha fazla üzmeyecektim. Eğer bana seçme zorunluluğu veriyorlarsa seçmek zorundaydım.
"Eğer bunu istiyorsanız giderim."
Yine aynı alaycı tavrını korudu, "o ibneye bu kadar meraklı mıydın, tabii en baştan beri bizden uzaktın zaten. Sevgilin oldu mu olmadı mı onu bile bilmiyoruz. Görüşmeyeli sapıklığa da başlamış olmana şaşmadım."
"Bunu uyuşturucu kullanan birinden duymak da amma ironik."
"En azından annen benim tarafımda. "
"Yokluğumu sırf annemle aramı açmak için kullandığını biliyorum. Bu zamana kadar onı arafta bırakan bendim zaten. İki güzel lafa hemen kanıyor çok çabuk tatmin oluyor. Eğer sen kimin daha haklı olduğunu biliyorsan sorun yok. Bu gerçekle nasıl bi yalanı yaşadığını hem senin hem de benim bilmem yeterince iyi."
"Laf da sokabiliyormuş demek." Güldü, "bu kadar büyümüş olmana seviniyorum. Ama zaten hiçbir zaman birbirimiz için yeterince önemli olmadık. Burda bu şekilde kalıp ailemizin adına leke sürmene gerek yok. Annene anlatırım. Git ve bir daha geri gelme."
"Tamam."
Elimdeki çakmağı koltuğa bırakıp ayağa kalktığım gibi evden çıktım. Açıkçası bu ev benim yuvam olmayı bırakalı çok olmuştu fakat bunu resmiyete bindirmek beni üzdü, hayal kırıklığına uğrattı. Artık onlarla resmen ilişkim bitmişti. Akrabalarım, memleketim, ailem... Hepsi tamamen bitmişti.
Fakat bu onların suçuydu. Hayatlarının üçte birini bile kaplamayacak bi olay yüzünden beni hayatlarından kolayca çıkarabilmeleri beni oldukça hayal kırıklığına uğratmıştı. Otobüs durağına gidene kadar gözlerimin dolmasına engel olamadım. Daha sonra kendimi uzun bir yolculuğa bıraktım. Umarım hayatta daha fazla hayal kırıklığı yaşamam.
Bazi orospcocuklari rahatsiz oldu diye gunes dogmaktan vaz
Gecer mi amkoduklarim herkese hayirli sabahlar(saat 4)