Jeongin
"Baba, ne kadar kaldı köye?"
"Tam iki köy kaldı nerdeyse geldik."
Arabanın camını açtım ve başımı oraya çevirerek mutlulukla baktım dışarıya. Yüzümde gülücükler açıyordu çünkü bugün Hyunjin hyungla buluşacaktık! Artık 8.sınıfa geçiyordum. Onunla son görüşmemiz üzerinden 8 ay falan geçmişti ve ben onu çok özlemiştim.. 8 ay kulağa az gelse bile gelişmiştim, saç stilimi değiştirmiştim. Uzatıyordum artık. Ve bu sene geçen seneden farklı olarak abim de bizimle geliyordu.
Aslında en başından beri hiç gelmiyordu çünkü burada sıkılacağını düşünüyordu. Yani en azından böyle söylemişti ama ben onun sevgilisiyle ayrı kalmak istemediği için evde kaldığını biliyordum! Ama ne oldu da bu sene bizimle geldi hiç bilmiyordum. Ve açıkçası umrumda da değildi. Şu an düşünmek istediğim tek şey Hyunjin hyungumu görmekti!
"Baba, ne kadar kaldı?"
" bakıyorum da çok sabırsızsın küçük bey," dedi annem.
Geldiğimizden beri sessiz olan abim, "o fotoğraflardaki çocukla görüşüceksin dimi cimcime" diye şakıyınca utançla yerimde cam kenarına daha da yaklaştım.
Annem ve babam kıkırdarken, abim beni kollarının arasına alıp saçımı karıştırmaya başlamıştı.
"Eve varınca unutturma da taktik vereyim,"
Babam,"Joon!" Diye uyardı.
"Ne var, ben bişey demiyorum."
"gerçekten mi?" Diye sordum.
"Gerçekten! Ama..."
"karşılığında?" Diyerek yaklaştım abime doğru, "Üç günlük bulaşık sende" demesiyle birlikte uzaklaştım hemen.
"ciddi misin, istemiyorum. Unut gitsin."
"Görüşürüz bakalım."
•••
Arabadan indiğimizde koşa koşa eve girdim, anahtarla kapıyi açıp direk odama girdim ve bu evdeki kıyafetlerimden giydim. Üzerimdeki yolda dondurma yerken bulaşmıştı çünkü. Daha sonra banyoya gidip dişlerimi fırçalamıştım ve çıkışa yöneldim, annemler daha hala eşyaları taşıyorlardı ama benim bikaç kıyafetim zaten burda durduğundan benim beklememe gerek yoktu.
"Anne çıktım ben!"
"Geç kalma!!"
"Tamam~"
-
Koşa koşa hyunjinlerin evine gidiyordum. Çoook heyecanlıydım. Yokuşta koşarken yere düşmüş ve dizimin sıyrılmasına sebep olmuştum ama önemli değildi! Onu gerçekten çok özlemiştim.
Evleri görüş alanıma girdiğinde kapıyı çalmıştım ama açan olmamıştı. Tekrar çaldım, yine açmadı. Biraz hayal kırıklığına uğramıştım. Bugün geleceğimi bilmesi gerekiyordu çünkü her yıl aynı tarihte gelirdik. Bu kadar heves edip evde bulamayınca hayal kırıklığına uğramıştım ve geri eve gitmeye karar verdim.
Tam köşeyi dönerken Hyunjin hyungu gördüm! Üzerinde siyah bi kapri ve turuncu kökten kollu tişört vardı, ellerinde de poşetler vardı anlaşılan pazardan geliyordu. Onu öyle görünce koşa koşa gittim. Beni görünce önce şaşırdı,
"Jeongin?"
sonra elindekileri yere koydu ve koşa koşa bana geldi. En sonunda sarıldık! Ona göğsünden sımsıkı sarıldım, o da beni kolları arasına aldı.
Birkaç saniye sarıldıktan sonra ayrıldık.
Hyunjin,"Jeongin, geldin mi bile? Ben akşam üstü gelirsiniz diye düşünüyordum!"
"Hayır hyung, bugün erken geldik! Ah, seni çok özlemişim, seni gördüğüme gerçekten çok memnun oldum, saçların uzamış hyung! Perçem olarak mı kullanmaya başladın?"
Hyunjin,ellerini küçüğün saçlarına daldırdı ve, "demek ki aynı kararı vermişiz ufaklık~"
"Aish, hyung yapma! Karıştırma saçlarımı çok çabuk karışıyor, ayrıca seni çok özledim. Gerçekten!"
Hyunjin,"ben de seni özledim. Gerçekten Jeong. Aah sen yokken günlerim nasıl sıkıcı geçti bir bilsen!" Dedi ellerimi tutarken. Heyecanlanmıştım.
"Hyung, bunları oturup da konuşalım lütfen. Eşyaları evinize yerleştirmek istemez misin?"
Hyunjin,"haklısın tamam."
Eşyaları yerden almak için geriye doğru adımladı ve eve doğru yürüdük. Yolda çok bişey konuşmadık, beni eve davet etti ve o sebzeleri yerine yerleştirirken ben de oturdum.
"Sınavın nasıl geçti hyung? Çok kötü müydü, ama ben öyle düşünmüyorum eminim yapmışsındır!"
Hyunjin biraz kıkırdadı,"evet Jeong, sınavım güzel geçti. Güzel geçmesine ama..."
"Annenler... bu konu hakkında ne yapacaksın? Sana dediğim gibi bizde kalabilirsin!"
Hyunjin,"anlıyorum Jeongin ama bu kadar basit değil. Köyde kalamam. Sizde de kalamam. Annenler sorun etmese bile. Gerçekten. Sadece annemler izin verse, her şey daha iyi olabilirdi. Her şeyi daha zor hale getiriyorlar. Busan'da büyükannem yaşıyor. Ona gidebilirim ama dediğim gibi önce annemlerle tekrar konuşmayı denemem lazım."
"Her zaman senin arkandayım. Yardıma ihtiyacın olursa çekinme asla, hem şey, annenler izin verse bile büyükannende kalmak zorundasın dimi? Sadece annenlerin desteğine ihtiyacın var. Hyung, biliyosun fazla tanımıyorum onları ama huylarına gidebilirsen belki, daha iyi olacak."
Hyunjin,"farkındayım. Ama işte yine de korkuyorum. Mecbur konuşacağım. Şimdilik bu konuyu kapatalım! Akşam bizde kalicaksın dimi?"
"Şey, sanırım. Annemlere söylemem lazım.ama eğer kalacaksam şimdi gideyim gece geleyim, arka evde kalıcaz dimi?"
Hyunjin,"evet, nasıl olursa olsun. Seninle şöyle bir hasret gidermek istiyorum."
Gülümsedim ve koltuğa yaslandım. O da yanıma oturdu be kolunu omzuma atarak kendine çekti ve başını omzuma koydu. Keşke sonsuza kadar böyle kalabilseydik. Acaba daha ne kadar bu keşkeyi söyleyebilecektim?