5 yıl önce yıkılmıştı zaten. Şu an bir enkazdan farksızdı. Daha fazla konuşamadı. Seda'lar yanlarına gelince Azer iyi günler dileyerek odasına çıktı.
Azerin bu davranışı Esra'nın gözünden kaçmamıştı misafirlerine belli etmese de bu tavra bozulmuştu.Onlar kalkmaya hazırlanırken kapı çaldı, Yılmaz büyük bir çoşku ile yeğenini görmeye geldiğini söyleyerek içeri girdi.
Karaca'yı görünce olduğu yerde donup kaldı. Bu halini farkeden Esra iyi misin diye sorana kadar istifini bozmamıştı. Koltuğa oturup yeğenine sarıldı. Karaca'ya hiç bakmıyordu.
Gazel'in amcamla tanışın diye ısrar etmesi sonucu bir 10 dk daha kalmışlardı. Seda, Yılmaz'ı daha önce uzaktan görmüştü fakat ilk kez yakından görüp tanışma fırsatı bulmuştu.
Karaca'nın biz kalkalım artık demesi üzerine Seda; "Biz yolu karıştırmayalım diye kendi arabamızla gelmedik, buraya çağırabileceğimiz taksi var mı?" diye sordu.
"Hiç taksiye ihtiyacım olmadı aslında. Bir bilgim yok ama buluruz bir çaresini" Yılmaza dönerek, "Yılmaz misafirlerimizi sen bırakabilir misin?" dedi.
Yılmaz, şaşkınlığını atamamış bir halde; "Olur, tabi bırakırım." dedi.
Evlerine dönerken Seda, "Adama özel şöför muamelesi yapmayalım ben öne oturayım, yolu da tarif ederim." demişti.
Zaten Karaca'nın, Yılmaz'la muhatap olacak durumu yoktu şu an. Arkaya oturup, başı cama yaslı bir halde sessizce yolu izledi.
Bu sırada Esra, Azer'le tartışıyor, tavrının çok yanlış olduğunu anlatma çalışıyordu.
" Azer Sen ne zamandan beri misafirlerini bu şekilde yolcu ediyorsun. Eve gelen hiçbir misafirini kapıdan yolcu etmeden odana çıkmazsın. Az önceki tavrın çok kabaydı. Üstelik gelenler sıradan insanlar değil kızının öğretmenleriydi, gerçekten çok şaşırttın beni. Eğer işinde bir sorun varsa bunu kızının yanında, misafirlerimize yansıtmamalıydın."
Azer, " Esra, çok yorgunum. Haklısın, daha dikkatli olurum." demişti sadece.
Seda, Yılmaz'a yolu tarif ederken bir iki kere kaçırdıkları dönemeç yüzünden dönüş süreleri uzamıştı. Karaca'nın dalgınlığını Yılmaz'ın ısrarla çalan telefonu bozmuştu.
Yılmaz ısrarla meşgule aldıkça, telefon sinir bozucu bir şekilde çalmaya devam ediyordu.
Bu sese daha fazla dayanamayacağını anlayan Karaca ses tonunun sertliğine dikkat etmeksizin; "Yılmaz, ya şu telefonu aç ya da tamamen kapat." dedi.
Arabanın aynasından göz göze gelince, Karaca ses tonunu daha yumuşak tutarak "Lütfen." diye de ekledi.
Tekrar çalan telefonu hopörlere alarak konuşmak zorunda kalmıştı Yılmaz. Telefondaki kişinin konuşmasına fırsat vermeden;
"Canım, yanımda misafirlerim var. Onları bırakıyorum. Sonra arayım mı seni?"
Karşıdan son derece sinirlenmiş bir halde, hızlı hızlı ve neredeyse bağırarak konuşan bir kadın sesi duyuldu.
"Benim telefonlarım neden açılmıyor Yılmaz? Yarım saate burada oluyorsun." deyip genç adamın konuşmasına fırsat vermeden telefonu kapadı.
![](https://img.wattpad.com/cover/252212546-288-k294096.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHTİMAL
Novela JuvenilKurtuluş ve Koçovalı aileleri birbirine düşman iki ailedir. Her iki tarafta da ölümler artınca Sultan Koçovalı çareyi torunu Karaca Koçovalı'yı Kurtuluş ailesinin evine esir olarak göndermekte bulur. Amaç savaşı bitirmektir. Fakat hiçbirinin aklına...