"Yani geçmiş yaşantınla ilgili hiçbir şey hatırlamıyor musun?"
"Tek bir şey bile."
Felix ve Chris, bir salı akşamında Felix'in yatağında uzanıyor ve sadece tavanı izleyerek konuşuyorlardı. Konuşmaya başladıklarından beri her şey iyiydi. Felix çoğunlukla Chris'i bir arkadaşı olarak çağırırdı. Bu hafta onun ağlamasına neden olmamıştı. Ve Felix bunun için ona bir teşekkür borçluydu.
"Sadece sen mi, yoksa, diğer hayaletler de mi yaşadığı günleri hatırlamıyor?"
"Hiçbir fikrim yok. Daha önce benden başka bir hayalet görmedim ve onlarla konuşup konuşamayacağımı da bilmiyorum. Ben de senin kadar bilgisizim."
"Ya dünyadaki tek hayalet sensen ve Tanrılar tarafından insanlığı korumak için seçilmişsen ama onun yerine zamanını insanları korkutmakla harcıyorsan? Tanrılara karşı çıkıyorsun Chris."
Chris kafasını arkaya atarak güldü. "Tanrıların bana öyle önemli bir görev vereceğini sanmıyorum."
"Hiç neden burada olduğunu düşündün mü? Ya hayaletler için bir cennet varsa. Sen oraya dünyada tamamlanmamış bir işin olduğu için mi gidemedin?"
Chris kıkırdadı ve başını döndürüp hala tavanı izlemekte olan Felix'e baktı. "Bilmem ki. Ama eğer oldukça küçük bir yaşta ölürsen zaten dünyada tamamlanmamış bir sürü işin kalır, o yüzden pek sanmıyorum."
"Evet... Sanırım haklısın."
Aniden Chris fark ettiği şeyle birlikte gülümsedi. Sarışın çocukla ölü olduğu gerçeği hakkında konuşmayı seviyordu, bu onu farklı hissettiriyordu.
"Seninle vakit geçirmeyi seviyorum."
"Hm?" Felix kafasını çevirdiğinde gülümseyen Chris'le karlılaştı. "Biliyor musun, ben de seninle vakit geçirmeyi seviyorum."
"Biliyorum. Kim sevmez ki?"
Felix güldü ve arkasından bir yastık alıp Chris'in yüzüne bastırdı.
"Felix, kalk üstümden!"
"Asla." Felix kahkaha atarak yastığı bastırmaya devam ederken Chris'in üstüne oturdu.
Şimdi, Chris her zaman kalçalara ilgi duymuştu. Kendine kalça adamı -ya da hayaleti??- diyebilirdi. Bazen hayaletken, oldukça sıkılırdınız, yani o da arada sırada sevişen çiftleri izlemişti. Ve kendi hakkında bir sürü şeyi fark etmişti. Özellikle de kalçaları sevdiğini.
Felix'in kadınların kalçalarından bile daha güzel kalçaları vardı, gördüğü en güzel kalça felix'e aitti.
Ve şimdi de sarışının onun üstüne oturmasıyla erekte olmamak için tüm iradesini kullanıyordu.
Ve evet, hayaletler de erekte olabilir.
"Felix cidden kalk üstümden, canımı acıtıyorsun." Aslında problemi o değildi, ama bir bahane bulmak zorunda kalmıştı.
"Oh, özür dilerim." Felix onun üstünden kalktı ve az önceki hallerine geri döndüler.
Tamam bu Chris için oldukça iyi olmuştu.
"Önemli değil."
Chris bu sıkıcı sessizlikten sıkılana kadar bir süre öylece durup tavanı izlediler.
"Okul nasıldı?"
"İyi sanırım. Yeni bir şey yok."
"Arkadaş,ya da bir kız arkadaş..."
"Uh... Bir kız arkadaşım olamaz. Eşcinselim. Bunca zamandır biliyorsun sanıyordum."
"Erkek arkadaşın?"
"Hayır yok." Felix kafasını salladı ve dudağını ısırdı.
"Saçmalık."
Felix kıkırdadı. "Ne demek istiyorsun?"
"Herkesin aşık olacağı birine benziyorsun. Sen sınıftayken senden gözlerini alamayan bir çocuk var. Aslınsa bu biraz sinir bozucu."
"Beni okulda da mı takip ediyorsun?"
"Sadece sıkıldığımda."
"Bu stalklamaya girer."
"Bence bir hayaletsen, hayır girmez."
"Evet girer."
"Oh kes sesini, saat geç oldu. Yarın okulun var, sanırım uyumalısın."
"Tamam peki. Üstümü değiştireceğim."
Yataktan kalkıp dolabına yürüdü ve soyunup üstüne başka bir şeyler geçirdi.
Chris tüm gece uyuyan Felix'i izledi.
*****
Üç bölüm sonra falan smut ehehehehehnie vote vermionuz yaw üzülürm sonra bakn nxlzmxnzk
Yazım yanlısı varsa se yapmayın kontrol ettim ama gözmden kaçmıstır belkim
Klasik laflarımı sölip gidiorum
Vote verip yorum yapmayı unutmayın
Sizi seviyorumm
~♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Challenge | ChanLix
Fanfiction"jisung, kalem hareket etti" "Görebiliyorum aptal, hadi ona bir şey sor"