"4.bölüm"

11.9K 382 82
                                    


Multimedya - denizin bindallısı ve saç modeli 🦋

3 gün sonra...

Karşıda dolaba asılı olan kırmızı bindallıya baktım sadece baktım.
Bu üç gün boyunca bu konakta sadece melikeyle konuşmuştum yemek masasında bile oturmazdım Hoş evdekilerin de pek umrunda değildi açıkcası.
Sadece Mehmet'in eşi zilanla biraz sohbet etme tanışma fırsatı bulmuştum o kadar annemleri sorarsanız annem her saat başı arayıp ağlayıp kapatır.

Cihanla birkaç kere denk gelsekte ikimizde konuşmuyorduk
Daha doğrusu ne konuşacağımızı bile bilmiyorduk.

Üç gün boyunca avluda havinin bana dediklerini düşündüm durdum. Kızın benle ne derdi vardı anlamış değildim.

Yataktan kalkıp mutfağa ilerledim heryerde telaş vardı çünkü akşam kınam olacaktı.
Aman ne güzel!

Mutfaktan sesler geliyordu cihanın sesini ayırt edebilmiştim sadece biraz daha yaklaşıp diğer konuşan kişinin Havin olduğunu anladım. Kapı dinlemek yanlış bişeydi ama merakıma yenik düştüm.

"Cihan ben senin karın olacaktım o sosyete bebesi değil!"

Duyduklarımla birazcık affalladım şimdi kuyruk acısı belli olmuştu işte.

"Ne saçmalıyorsun sen Havin?"

"Ben sana aşığım cihan aşık gönder o kızı ne olursun"

"Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor?"

"Cihan! Ahımı alma"

"Kes sesini"

O an birden mutfağa daldım ikiside bana döndü.
Bir iki adımla havinin önünde durdum.

"Ben kendi isteğimle burda tutulmuyorum bu evlilik benim isteğim dışında oluyor lafını bil de konuş."

Arkamı dönüp çıkacakken Havin hiddetle koluma yapıştı.

"Avluda sana dediğimi unutma besleme!"

"Sabrımı zorlama"

"Bugün konağa yarın cihanın koynuna girecen he? Ben buna izin verecem sanıyorsun?"

Bu bardağı taşıran son damlaydı kolup çekip bir tokat patlattım suratına.

"Sana sabrımı zorlama dedim Havin sana boyun eğecem sanıyorsun? Defol git şimdi burdan"

O mutfaktan çekip giderken cihan sadece dik dik bakıyordu neye bakıyorsa?

"Belalına bana bir daha bulaşmamasını söylersen sevinirim"

Mutfaktan çıkıp mutfağın kapısında toplanan kalabalığa baktım Havin bağıra çağıra birşeyler geveliyordu.
Şükran hanım bana kötü kötü bakmaya başlamıştı bile.

"Sen ne hakla benim kızıma vurursun?" Diye üzerime doğru yürümeye başladı.

"Kızınız hak etti!"

Tam oda elini kaldırmışken eli havada tutuldu.

Cihan...

"Yarın karım olacak kadına el kaldırmak neyin nesidir yenge?"

"Kendine gel cihan havine tokat atmış!"

"Bende ordaydım Havin hak etti şimdi herkesin içerisinde karımdan özür dileyecek"

Ne? ne? ne? ne? ne? ne? ne?
Cihan Karahanlı beni koruyordu ayrıca karım mı demişti o?

"Ne özürü be o özür dileyecek benden"

"Havin" diye gürledi cihan.
Ben bile irkilmiştim.

Havin gelip önümde durdu pis pis bakmayı asla ihmal etmiyordu.

"Özür dilerim deniz" dedi tiz sesiyle.

Kafamı sallayıp odama yöneldim
İlk günden bu konak böyleyse ben nasıl yaşayacağım burada diye düşünmeden edemedim

Odama girdiğimde bindallıya çarptı gözlerim gidip önünde durdum akmak isteyen gözyaşlarıma izin verdim.

Benim böyle evleneceğim aklımın ucundan bile geçmezdi yaka paça buraya getirilişim sonra düğün hazırlıkları evdeki yılan....

"Sevdiğim adamla evlenmek istemiştim ben..."

Çaresizdim oldukça çaresiz.

Bir süre sonra kapı çalınınca yataktan kalkıp yüzümü sildim.

Zilan girdi içeriye.

"Deniz müsaitsen başlayalım mı saçına kuaför geldi de?"

Kafamı sallayıp sandalyeye oturdum kuaförde işine başlamıştı. Çok sade bişey istemiştim.

Zilanla güzel sohbetler etmiştik mehmetle nasıl tanıştıklarını anlattı düğününü kınasını.
Zilanla sohbet ettiğim zaman içim ferahlıyordu.

Kuaför işini bitirip çıkınca Zilan bindallımı giymeme yardım etmişti hiç aynana bakmamıştım Zilan hatırlatmasa unutacaktım yani.

Benim hazırlıklarım bitince Zilan aşağıya yardım etmek için beni yalnız bıraktı.

Ağlamamalıyım ağlamamalıyım ağlarsam makyajım akar!

Zilan oldukça sıkı tembihlemişti şimdi ağlamamam konusunda.

Narin de yanıma gelmiş çok güzel oldun diyerek başımı patlamıştı.

Zaman gelmişti galiba aşağıdan davul zurna sesleri geliyordu.
Acaba beni unuttular mı?

Çok geçmeden kapı tıklandı.

"Narin anladım güzel olmuşum yeter artık!" Diye bağırdım kapıya.

"Hazırsan inelim mi?" Diye seslendi cihan kapının ardından!

Rezil olmuştum rezil olmuştum rezill!

Derin bir nefes alıp kapıyı açtım.
O bana kilitlendi ben ona.

Oldukça yakışıklı olmuştu.
Bende güzel!

Kendimi katmasam olmazdı yani!!

Kolunu uzattığında utanarak koluna girdim.
Merdivenlerden inerken davul zurna sesi yükselmişti.
İnip masaya oturduğumuz da halaylar çekilmeye bile başlanmıştı annem babam ve abimle konuşmuştum annem bile artık mutlu olacağımı söylüyordu.

Ben mutlu olacağımıza inanmıyordum mutlu olamazdık olmamalıydık.

Saatler birbirini kovaladı kına yakıldı içimi boşalttım ağlayarak.
Sonunda herkes yavaş yavaş boşaltıyordu avluyu.

Dirseklerime kadar altın bilezikler vardı şaka yapmıyorum! Dirseklerime kadar bilezik!
Boynumdaki kolyeleri anlatmıyorum bile.

Zilan ve narin bana yardım edip odama geçtim kapı çalınca açtım hemen Meryem hanım kapıda elinde kırmızı bir kutu ile bekliyordu.

"Girebilir miyim kızım?"

"Buyrun tabiki"

Kırmızı kutuyu açtığında yeşil ağırlıklı bir gerdanlık vardı oldukça zarif oldukça göz alıyordu.

"Bu gerdanlık benim annemindi  kızım ben gelin olduğumda vermişti  bana sende kendi gelinine takarsın demişti ben gelinlerime değil ilk torunumun karısına takacağım demiştim oda sana kısmet oldu kızım inşallah beğenirsin ve kullanırsın"

Eğilip elini öptüm oda bana sarıldı.

"Ana kıskanıyorum ama!" Dedi Zilan oradan.

Meryem Ana hepimize sarılıp çıktı odadan.
Kızlarda bana yardım edip gittiler bende banyomu yapıp ayıcıklı eşofmanlarımı giyip yatağa uzandım yarını düşünmemeye çalıştım.

Merhaba🦋

Nasılsınız?🦋

Bölümü nasıl buldunuz?🦋

Sevgiler 🦋

BERDEL MESELESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin