Pizza

463 53 201
                                    

"Pizza olmak istiyorum."

Kafasının üzerine battaniyesini çekerken Ege'nin istediği iki şey vardı.

1) Pizza olmak.

2) Yok olmak.

İkisinin de aynı anda olmayacağını bildiği için şimdi daha olanaklı olan pizza olmayı tercih ediyordu.

Yüzüne gelen soğuk hava sayesinde üzerindeki battaniyenin çekildiğini hissetmişti. Bedeni yanında olan yeni bir bedenin sıcaklığını hissetmeye başladı. Tekrardan yüzüne battaniyenin çekilmesi fazla zaman almamıştı. Kıvırcık olanın yanına kıvrılan Cem kafasını yanında uzanan adamın boynuna hizaladı. Önce ufak bir öpücük bırakıp sonrasında kollarını yanındaki bedene sardı.

"Tadının her şekilde güzel olacağına eminim."

"Ciddi bir şekilde var oluş formumu sorguluyorum. Sen diyorsun ki tadın."

Cem önce yanında yatan çocuğun boynundaki öpücükler sıklaştırdı sonrasında öpücükleri yavaş yavaş yukarı çıkmaya başladı. En son yanağını öpüp tekrar eski konumunu aldı.

"Hâlâ tadının güzel olacağını savunuyorum. Fazla değişen bir şey olmaz."

"Yok olursam tadım olmaz."

"Sorununu konuşmak ister misin, yoksa hiç yokmuş gibi davranmaya devam mı edeceğiz?

Biliyorsun bana her şeyini anlatabilirsin."

Sorunun ne olduğunu tahmin edebiliyordu az çok ama Ege'nin düşüncelerini dışarı vurup rahatlamasını istiyordu bir taraftan da. İçinde çok fazla düşünce tuttuğu her hâlinden belliydi.

Durum Ege için biraz içseldi, sorunun ne olduğunu biliyordu fakat üstüne gitmeyi istemiyordu. Kendisinin her türlü hatalı çıkacağından emindi sadece şu sıralar içsel hesaplaşma için kendisini biraz zayıf hissediyordu. 

Derin bir iç çekip kendisini saran kolların üzerinde parmağı ile daire çizmeye başladı.

"Biliyorum, biliyorum teşekkür ederim gerçekten. 

Ne? 

Bakma bana öyle, teşekkür edemez miyim? Kibar insanlar teşekkür ederler, sen ne anlarsın."

Teşekkür ettiği zaman Cem'in "Teşekküre gerek var mı şimdi?" bakışını üzerinde hissedebiliyordu, hissetmesi için görmesine gerek yoktu. Tıpkı sorunlarını her ne kadar görmezden gelse de orada olduğunu hissetmesi gibi.

Karşısındaki adamın bu tepkisine karşı küçük bir kahkaha attıktan sonra boynuna tekrar küçük bir öpücük bıraktı.

"Tüm gün böyle durabilirim." 

Ege de durabilirdi ama düşünceleri durmuyordu. Tüm gün battaniye altında Cem ile kalmak çok cezbedici, harika ve sayamayacağı bir çok güzel kelimeydi fakat zihni ona işkence ederken fazla tadını çıkaramıyordu.

Ne yapacağına karar vermişti Ege, önce yanında kendisine sarılmış olan adama bir öpücük verdi. Daha sonra battaniyenin dışarısına çıkıp ciddi bir şekilde oturdu. Cem ne olduğunu anlamayan bir şekilde karşısındaki kıvırcık adama bakıyordu.

"Şimdi konuşacağım, şimdi konuşmazsam muhtemelen hiç konuşamayacağım o yüzden çok konuşacağım. Lütfen bölmemeye çalış.

Öncellikle kendimi çok suçlu hissediyorum, gerçekten sanki Eylül'e tüm olanlar benim suçummuş gibi. 

Biliyorum, biliyorum diyeceksin ki sen ne alakasın ama şu var ki ben yanında olup ne olduğunu sorabilirdim. Kendim ile o kadar meşguldüm ki karşımdaki insana neler olduğunu bile fark edemedim. Olanlar o kadar gözümün önündeydi ki. Resmen arkadaşım gözümün önünde yavaş yavaş yok oluyordu. 

Bilmiyorum böyle olmamalıydı. Bu kadar göz önünde olanları görmemek için kör olmak gerekiyor. Yorgun, mutsuz, suçlu, hatalı, gergin ne kadar kötü hissetme şekli varsa hepsini hissediyorum. Sanki birisi ben pizza olurken acımı fazla kaçırmış gibi.

Pizza olmaktan başka ne yapacağımı ya da ne hissedeceğimi bilmiyorum. Gerçekten çok suçlu ve gergin his-"

Konuşmasını Cem'in dudakları bölmeseydi belki daha fazla konuşabilirdi Ege. Dudaklarında hissettiği sıcaklık ve baskıdan sonra ne yapacağını bilememişti resmen eli ayağına dolanmıştı. Hiç beklenmedik anda gelen bu öpücük bütün düşüncelerinden sıyrılmasında yardımcı olmuştu. Şu an hissedebildiği tek şey dudakları üzerinde olan Cem'in dudaklarıydı.

Küçük bir nefes alma arasından sonra Ege karşısındaki adamın dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı.

"Hazırlan, gidiyoruz."

"Bu saatte nereye gideceğiz?"

"Önce pizza yiyeceğiz, sonra Eylül'ün yanına. Yapamadıkların için üzülmemelisin. Belki sana göre yanında olamadın ama şimdi yanında olabilirsin. Önemli olan anı değerlendirmek değil mi zaten hayatım?

Hadi, hadi kalk, gidiyoruz."

Az önce yaşadıklarının etkisinden çıkamamıştı hâlâ Ege, bir de üzerine Cem'in onu bu kadar düşünmesi kendisi için fazlaydı ama dediklerinde haklı olan bir Cem vardı. Önemli olan şimdi ne yapması gerektiği ne yaptığı değildi. 

Cem'e anlatmadığı ve anlatamayacağı ufak bir nokta vardı. Fazla ufak bir nokta değildi ama şu an onu ötelemeye karar vermişti Ege. Şimdi biraz mutlu olmasa bile huzurlu hissetmek istiyordu.

Üzerini değiştirdikten sonra adımlarını salona yönlendirdi. Hayrettin ile oynayan Cem görüntüsünü her ne kadar uzun bir süre izlemek istese de Cem'in kendisini beklediğini biliyordu. 

"Ben hazırım."

"Montumu alıp geliyorum ben."

Olumlu anlamda kafasını salladı Ege, ayakkabılığın önüne gidip uzunca bir süre düşündü. Spor ayakkabı mı yoksa botları mı diye. En sonunda spor ayakkabılarında karar vermişti.

Boynuna dolanan kumaş ile irkilmişti Ege. Kumaş parçasını incelediğinde Cem'in Slytherin atkısı olduğunu anlamıştı. Cem'in olduğunu Slytherin armasından değil de daha çok gelen kokudan çıkarmıştı ama önemli olan ne olduğunu çıkarabilmesiydi.

"Hasta olmanı istemeyiz. Şuna baksana çok ince giyinmişsin."

Cem bunları söylerken aklının bir köşesinde yeşil renginin Ege'nin gözleri ile ne kadar güzel durduğu vardı.







EVET, MERHABA, SELAMLAR.

ÖZLEDİNİZ Mİ BENİİİ

Uzun bir ara oldu farkındayım, hayatlarımız nasıl gidiyor, neler yaptınız, 2. Karantina nasıl geçti?

Bu arada ufak bir geçiş bölümü normalde daha uzun yazardım biliyorsunuz. Bu hem sizi beklememek adına hem de olayların ilerlemesi için birkaç bölüm böyle olacak.

Öptüm sizi dikkat edin kendinize.

Vote ve yorum atmayı unutmazsanız çol memnunum <3

Bizden Olur | BoyxBoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin