Yüksek Gerilim Hattı

722 75 106
                                    

"Ya hayatım, anlamıyorum. 

Biz bize buluşacağız diyoruz. Bu Cem itini niye peşine takıyor Barış?"

Karşında oturan Eylül ve Mert'e gülerek bakıyordu Ege. Cem'i bu kadar sevmemesine anlam veremiyordu. Tamam belki biraz çok yumruk yumruğa kavga etmişlerdi ama artık lise çağlarında değillerdi. Bir şeylerin aşılması gerekiyordu Ege'ye göre.

"Mert yavrum. Ne sorun yaptın alt tarafı beraber oturup bir şeyler konuşacağız. Hem Barış'ın değer verdiği birisi. Sal gitsin niye güzel kafanı yorasın?"

Genç kadın Ege'ye minnet dolu bakıyordu. Bazı zamanlarda Mert'in çenesinden kurtulmak bir hayli zor olabiliyordu. Yine de onun çenesini dinlemek onun için sorun değildi, hoşuna bile gittiğini söyleyebilirdi biraz zorlarsak.

"Tamam, tamam ben bir şey demiyorum. İçimize girsin iyice parazit gibi." "Mert hayatım çok ağır konuşmuyor musun? O da bir insan ve Barış'ın arkadaşı biz arkadaşlarımızın arkadaşlarını kırıyor muyuz?"

(Y/N: Yemin ederim şu grup içindeki en aklı başındaki insan Eylül değilse ben de ben değilim.)

Ege'nin hoşuna da gitmemişti Mert'in böyle söylemesi. Lisede dalga geçmek eğlenceliydi ama şimdi hoşuna gitmiyordu.

"Evet kardeşim nasıl benim grup arkadaşlarım ile oturup sohbet edip bir şeyler paylaşabiliyorsak onunla da paylaşabiliriz."

"Ama en son geldiğinde sorun çıkaran biz değildik." "Mert, onlar bunu Barış ile kendi aralarında hallettikten sonra biz bir şey diyemeyiz ki."

Mert Eylül'ün haklı olduğunu biliyordu. Ama arkadaşının üzülmesini de istemiyordu. Cem çok dengesiz biriydi ne zaman ne yapacağı belli olmuyordu. Arkadaşı için yaptığı bütün düzeni yıkmaya çalışıyor gibi hissediyordu.

"Kötü bir şey yapmak yok, söz mü?" Eylül Mert'e serçe parmağını uzatmıştı.

Mert önce derin bir nefes aldı. Küçük çocuk gibi mızmızlanıyordu ama yapmaması gerektiğini biliyordu. Mert Eylül'ün serçe parmağını kendi serçe parmağı ile kavramıştı.

"Söz."

Ege onları eğlenerek izliyordu atışmaları ve Mert'in Eylül'e karşı yavru kedi gibi olması kendini aile ortamında gibi hissettiriyordu. Ege bunları düşünürken içeri giren Cem ve Barış'ı gördü. Eylül ona dönüp sıkıntıyla baktığında her şey yolunda der gibi göz kırptı.

"Barış'ım gelmiş. Hoş geldin kardeşim." Ege ayağa kalkıp yıllardır görmüyormuş gibi Barış'a sarıldı. Bu sarılmak değildi. Tutundu desek daha doğru olurdu. "Ne bu sevgi gösterisi, ölecek miyim yoksa? Bundan rahatsız oluyor gibi gözükmek istemem ama." İçeridekiler Ege ile Barış'ın bu hâllerine alışmıştı. Eğleniyor gibi duruyordu herkes. Şimdilik. Ege Barış'ı bırakıp elini Cem'e uzattı.

"Sen de hoş geldin Cem."

Cem Ege'nin bu hareketine şaşırmıştı. Buraya gelirken taşlanacağını düşünmüştü. Barış ona bunu teklif ettiği zaman kabul etmemişti başta ama Barış'ın ısrarları sayesinde evet demek zorunda kalmıştı. Evinde kaldığı adamı kırmak istemiyordu. Cem için çabalıyordu sonuçta. 

"Sağ ol, hoş bulduk."

Cem Ege'nin elini alıp sıktı. Ege ve Cem için fena bir başlangıç olmamıştı. Aynı evde yaşamak için biraz samimiyetsiz duruyorlardı fakat zamanla aşılamayacak bir şey değildi.

Mert istemeyerek de olsa Cem'e hoş geldin demişti. Ortalık yüksek gerilim hattı gibiydi. Sınıra basan çarpılırdı. Barış Mert'in bu davranışına şaşırtmıştı ama içten de hoşuna gitmişti. Çocukça hareketleri devam ettirmenin bir anlamı yoktu.

"Karataş'ı buraya zorla getirdim. O yüzden geç kaldık yoksa beni biliyorsunuz." 

"Biliyoruz yavrum bilmez miyiz? En iyi biz biliriz seni."

Eylül ile Barış Mert'in bu tavırlarına gülse de Ege biraz gerilmişti. Cem'in yanına oturmasını geçmişti birbirine temas eden dizleri onu geriyordu. Çekerse kabalık edeceğini düşündüğü için çekemiyordu. Bir taraftan ise onunla temas içerisinde olmak hoşuna gidiyordu. Tabii ki bunu kendisi de bilmiyordu.

Ege gerilince ve heyecan yapınca istemsiz olarak bacağını sallardı. Ne tesadüf ki bu Cem'in sinirini bozan hareketlerden birisiydi. Cem'in sinirini bir çok hareket bozabilirdi. Kıvırcık adam dizini sallamaya başlamıştı. Yeşil gözlü olan dikkatini sallanan bacağa vermek istemiyordu ama olmuyordu.

Geldiği ikinci buluşmada da sorun çıkarmak istemiyordu. Yavaşça elini bacağın üzerindeki ele koydu. Bu temas ikisi için de çok yeniydi ve fazla alışılmadık bir durumdu. Ama ikisinin de hoşuna gitmişti. Ege elinin üzerinde oluşan bu sıcaklıktan rahatsızlık duymamıştı. Cem için de fazlasıyla yeni bir temastı. Yeni olan bir hareket hoşuna gitmişti. 

Cem Ege'nin kulağına eğildiği zaman ikisi içinde fazla gerilimli bir andı. Cem Ege'ye onu öpecek kadar yakındı. Şu an Cem Ege'yi öpse Ege sesini çıkaramayacak kadar yaşanan ana odaklanmıştı. Cem Ege'nin kulağına fısıldadı.

"Rica etsem," Cem sıkılganlık ve bunalım hissi ile cümlesine devam etti. Rica etmek gibi eylemler onun için hep zor olmuştu. Ama Barış'a söz vermişti. Sorun çıkarmak yoktu ve ev arkadaşı ile arasını iyi tutmalıydı.

 ayağını sallamayı bırakır mısın? Rahatsız oluyorum."

Ege için bu fısıldama çok, çok baştan çıkarıcı olabilirdi. Genç adam bir an için zaman kavramını yitirmişti. Tüyleri diken diken olmuştu ve ne yapacağını bilmez bir hâldeydi. Bu yüzden sadece kafasını sallamakla yetindi. 

Yavaş yavaş kendini sakinleştirmeyi başarmıştı ikisi de. Ama Cem'in eli hâlâ Ege'nin elinin üstündeydi. İkili bu temasa o kadar alışmıştı ikisi de karşı hamle yapamıyordu. Cem elini hareket ettirdiği zaman Ege'nin elinin üstündeki sıyrıkları hissetti. Anlam verememişti. Anlam verememişti ama elin üzerinde hareket etmek hoşuna gitmişti.

Ege Cem'in elindeki hareketi ile irkildi sıyrıkları üzerinde gezen parmakları hafif acı bir etki bırakması gerekirken aksine Ege'nin hoşuna giden bir etki yaratıyordu. Gülümseyerek Cem'e döndü.

"Hayrettin'in eseri.

 Üzgünüm Berkecan bulamadım."

İkili Ege'nin bu lafından sonra kahkaha atmıştı. İkisi için de anlamı büyük bir konuşmaydı.

Merhabalar

Özlediniz mi beni? :')

Görüşmeyeli iyisindir umarım.

Nasılsınız? Nasıl gidiyor?

Bir de lütfen yorumlarınızı ve votelerinizi eksik etmeyin.

Öpüyorum hepinizi kalbinden <3


Bizden Olur | BoyxBoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin