Marinette Dupain-Cheng
Kimsenin olmadığı kuytu bir köşeye geldim.
"Benekler kapan!"
Tikki'ye cebimdeki makarondan verdikten sonra Marinette olarak yoluma devam ettim.
Karakedi benimle Eyfel Kulesi'nde buluşmak istiyordu. Anlamıyorum... Yıllar geçse de bu her şeyi zamanını beklemeden bir an önce yapma isteğini kaybedemez sanırım.
Her neyse, bugün onunla buluşmaya gidemem çünkü Adrien'ı okulda bırakıp oracıktan ayrıldım. İlk önce Adrien'ı bulmalıyım. Karakedi ile sonra görüşürüm.
Adrien Agreste
Akumalıyı yendikten sonra Uğurböceği'ne bir randevu teklif ettim. Aslında planda bu yoktu. Doğrusu bu teklifi kabul ederse Marinette ile daha az görüşmem gerekecek.
Marinette demişken... Eğer Karakedi olup Uğurböceği ile Eyfel Kulesi'nde buluşursam Marinette meraklanıp beni aramaya çalışacak ama ne var ki bulamayacak.
Bunu yapmamam gerekirdi. Uğurböceği yine eskisi gibi beni reddedebilir ama Marinette
-arkadaşım olarak- benim için meraklanacaktır. Sanırım önceliklerim için biraz düşünmem gerek...Akşam olmasına bir saat kadar zaman vardı. Bu sırada hem Marinette ile hem de Uğurböceği ile görüşebilirdim.
Hemen Marinette'i aradım.
Çalıyor...
"Alo?"
"Alo Marinette, neredesin?"
"Ben kampüsteyim. Asıl sen neredesin? Yaklaşık iki saattir seni bekliyorum!"
Sesi oldukça sinirli ve sitemkârdı. Aferin Adrien. Sen de anca Uğurböceği ile buluşma ayarla.
"A şey... Nathalie annem beni merak etmiş... Akuma saldırısı olunca telaşlanmış olmalı. Onu yanına gitmiştim. Az sonra da yanındayım."
"Peki."
Deyip telefonu suratıma kapatıverdi. Ah bu kızlar!
Marinette Dupain-Cheng
Saçmalık bu! Hem beni burada bırakıp gidiyor, hem de haber verme zahmetine bile girmiyor.
Ah bu erkekler!Üç dakika kadar sonra arkamda bir el hissettim.
"Adrien nerede kal..."
Deyip arkama döndüğümde karşımdaki kişi Adrien değil, Mark'tı.
"A üzgünüm. Ben onu beklediğini bilmiyordum."
Deyip döndü ve tam adımını atacaktı ki
"Dur"
Deyiverdim.
Arkasını dönüp tekrardan benimle göz teması kurdu.
"Ben... Aslında onu beklemiyordum. Bir anlık refleks olmalı."
Gülümsedi.
"Biraz konuşabilir miyiz?"
Diye sorduğunda bugün olanlardan dolayı konuşmak istediğini düşündüm.
Beraber bir banka oturduk ve onun söze başlamasını bekledim.
"Şey... Ben bugün olanlardan dolayı... Özür dilerim."
"Lütfen Mark... Özür dilemene hiç gerek yok. Özür dilemesi gereken benim."
"Neden öyle dedin?"
"Çünkü... Çünkü Adrien ile ben sadece arkadaşız. Ben... Eğer Adrien'ın rol yapmasına izin vermeseydim bunlar olmayacaktı."
"Yani... Sizin aranızda sandığım şey yok mu?"
"Hayır, sen de Adrien da benim arkadaşımsınız."
Mark'ın gözleri bir anda başka bir yöne kayıverdi. Bunu fark etmem yalnızca iki saniyemi almıştı ve ben de onun baktığı yöne bakmak isterken bir anda bana yaklaşmaya başladı ve
"Özür dilerim, lütfen beni affet."
Deyip dudaklarıma yapışıverdi. Üç saniye sürmeden onu ittim ve yüzüne oldukça sert bir tokat indirdim.
"Senden nefret ediyorum!"
Deyip oradan uzaklaştım ve nereye olduğunu bilmeden yürümeye başladım.
Arkamdan biri geliyordu bunu çok iyi biliyordum çünkü oldukça yakınımdaydı.
"Kesin Mark'tır." diye düşündüm ve arkamı dönüp elimi tekrar kaldırdım ama indiremedim.
Arkamdan gelen kişi Adrien'dı.
Ağlayarak ona sarıldım.
"Tamam, geçti." diyerek beni sakinleştirmeye çalıştı.
Üzgün olsamda her zaman aklı başında biriydim. Bu nedenle olayı hemen kafamda çözdüm.
Mark hâlâ Adrien ile arasındaki nefreti -ya da her neyse- bitirmemişti ve gözlerini benden ayırıp baktığı yerde Adrien durmaktaydı. O nedenle beni kullandı.
Daha sonra Adrien'ın göğsünde duran başımı hızla kaldırdım. Sonuçta bu olanların sebebi o ve bendim. Oysa neden beni sakinleştirmesine izin veriyorum?
Az önce başımı üzerinden kaldırdığım göğsüne bu sefer yumruklar vurmaya başladım.
"Neden beni bir rol için kullandın? Neden?"
Diyip duruyordum. O ise hiçbir tepki vermiyordu.
O tepki vermedikçe ben sinirleniyordum ve daha çok vuruyordum.
En sonunda durdum ve birkaç saniye ona baktım. Hiçbir şey demiyor, hiçbir tepki vermiyordu. Öylece duruyordu sadece.
"Verecek bir cevabın yok mu? Peki."
Deyip arkama dönüp yürümeye başladım. Ama daha 5 adım bile atmadan beni durmaya zorlayan kelimelerle durdum.
"Çünkü rol yapmıyorum. Ben... Ben seni seviyorum Marinette."
Zorlansa da söylemişti. Beni sevdiğini söylemişti. Oysa... Oysa onu çok beklemiştim ben. Tam onu unutacakken kader yollarımızı tekrar birleştirdi ve şimdi sevdiğim beni sevdiğini söylüyor.
.
.
.
Marinette'in, Adrien'dan gelen bu zamansız ve âni aşk itirafına tepkisini bir sonraki bölümde görelim, ne dersiniz?
.
.
Oylamayı, yorum bırakmayı ve arkadaşlarınızı etiketlemeyi unutmayın🤗
.
.
Sizleri seviyorum❤️
.
.
~01.02.2020~
~16.40~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK MEYDANI
General FictionUğurböceği ve Karakedi süper kötü Hawkmoth'u bir kere yenmişlerdir. Ama bu onların kelebek mucizesinin yeni sahibi ile karşı karşıya gelmeyeceğini kanıtlamıyordur. Bakalım neler olacak? Uğurböceği ve Karakedi tekrar bu süper kötüyü yenebilecekler mi...