Marinette Dupain-Cheng
Her zamanki gibi bu sabah da boş geçecek bir güne gözlerimi açtım.
Anlamıyorum. Nasıl bu kadar boş yaşayan bir insan olabilirim? Hayatımda hiçbir vasfım yok, geçen yıl annem ve babamdan miras kalan pastaneyi işletmekten başka hiçbir şey yapmıyorum.
Düzenli bir gelirim var, okula haftada iki kez gidiyorum. Zaten üniversite son sınıfım, bu yüzden okusam da okumasam da hayatımda değişen bir şey olmayacak. Yine aynı pastaneyi işletip, aynı müşterilere hizmet edeceğim.
Benim okula gittiğim günler pastaneye en yakın arkadaşım Alya bakıyor. Bugün bakacağı gibi...
Alya demişken... Liseden beri dostuz, kardeşim olsa ancak bu kadar severdim. Alya'nın bir sevgilisi var. Hatta üniversiteyi bitirir bitirmez aileleri izin verdiği için hemen evlilik düşünüyorlar. Ben o konulara çok uzağım.
Lisenin başlarında benim de bir sevgilim vardı. İsmi Luka'ydı. Beni çok seven biriydi ama benim onu sevdiğim söylenemezdi. Onu kırmamak için birkaç ay beraber sevgili rolü oynadım sadece...
Daha sonra bu yalandan sevgililiğimi anlamış olacak ki yollarımızı ayırmak istediğini söyledi ve zaten ilişkiden bunalan ben hemen kabul etmiştim ve yollarımızı ayırmıştık.
Üzerinden üç yıl kadar süre geçtikten sonra sevdiği kız için son sene başka bir okula nakil oldu. Onun yerine biri geldi. İsmi Adrien'dı. Yemyeşil gözleri, altın sarısı saçlarıyla Luka'dan çok daha yakışıklıydı.
Ona ilk görüşte tutulmuştum. Yağmura tutuluşum gibi...
Yağmur... O gün sanki Adrien'ın okulda ilk günü olmasının farkındaymış gibi, yağmurlar belki onun kusursuz cildine nüfuz etmek için gökyüzünden birer birer düşerken onun yaptığı tek şey okul çıkışında şaşkın şaşkın eve nasıl ıslanmadan gideceğini düşünen aptal bana şemsiye uzatmak olmuştu.
O şemsiyeyi bana vermesinden sonra her şey üst üste gelmişti. O gün kalbim hızla göğüs kafesimden çıkacak gibi atıyorken, bir yandan da eve gitmeye çalışırken ve sonunda başarmışken çok garip şeyler olmaya başlamıştı. O gün dün gibi aklımda...
Geçmişe dönüş
Eve geldiğimde kendimi her zamanki gibi yatağımın üzerine fırlatıverdim.
Yorgunluğum geçtikten ve bugün olanları düşünmem bittikten sonra yatağımdan kalktım ve bilgisayarımı açtım. Bilgisayarımı açar açmaz ekranıma yansıyan ve daha önce eşini benzerini görmediğim bir haber ile karşı karşıya geldim.
Haberi gözlerim kocaman açık, şaşkınca izledikten sonra gözlerim o kutuya takıldı...
Daha önce buna benzer bir kutuya sahip olduğumu hatırlamıyorum...
Merakla içindekini görmek isterken parmaklarımı yavaşça kutuya değdirdikten sonra biraz soğuk olduğunu fark ettim. Hâlbuki odam normal sıcaklıktaydı, yani soğuk değildi. Demekki dışarıdan gelmiş ve sadece dakikalardır odamda olan bir kutuydu...
Parmaklarımdan sonra nihayet avucumda yer edinen küçük altıgen şeklindeki kutuyu diğer elimin parmaklarıyla yavaşça açmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK MEYDANI
General FictionUğurböceği ve Karakedi süper kötü Hawkmoth'u bir kere yenmişlerdir. Ama bu onların kelebek mucizesinin yeni sahibi ile karşı karşıya gelmeyeceğini kanıtlamıyordur. Bakalım neler olacak? Uğurböceği ve Karakedi tekrar bu süper kötüyü yenebilecekler mi...