1

105K 3K 585
                                    

Şu an hem çok hevesliyim hem de aşırı heyecanlıyım! 

Tekrar Havacı bir  Asker yazmak beni acayip heyecanlandırdı ve motive etti. 3 bölümü şimdiden hazır. Derinlikte Saklı'dan tanıdığımız Timuçin'in gerçekçi ve kalpsiz abisini (aslında onu tanımadığınız için öyle görüyorsunuz) yazmak beni inanılmaz mutlu etti. 

Umarım siz de çok seversiniz.

Sizden bol bol satır içi yorum okumak istiyorum. Sizlerin tepkisine göre ikinci bölümü yayınlayacağım ve yorumlar benim için hem çok önemli hem de çok değerli.

Oy verdikten sonra hemen okumaya başlayabilirsiniz

Ne diyoruzzzzzz!

Oy ver, hikayene can ver!

Keyifli okumalar !

Başlangıç gününüzü saatinizi buraya bırakabilirsiniz!

BU KİTAPTA GEÇEN TÜM KİŞİ VE KURUMLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR. GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA İLGİSİ YOKTUR.

Tevfik Tuğrul Türkdoğan, önündeki birasına bakarken oldukça düşünceli görünüyordu. Kafasını dağıtmak için en yakın arkadaşı Serdar ve kız arkadaşı Verda ile birlikte, nadir olan izin günlerinden biri olan bu gecede, bir araya gelmişlerdi. Çocukluğundan beri hayalini kurduğu günlere sadece bir adım kalmıştı. Bunun için adı tüm kurumda nam salmış komutanının referansı önemliydi. Son yıllarda akrotimlere gönderilen pilotları bizzat onun önerisiyle seçmişlerdi. Çünkü o uzun yıllar Türk Yıldızlarına lider pilotluk yapmıştı ve kurumda hatrı sayılır bir konumu vardı.

Onun gözüne girmesi önemliydi ama komutanı zor bir adamdı. Onun hedefini duyduğu günden beri hal ve tavırları değişmişti. Mizacı sertleşmiş, kusursuzluğun çıtasını daha da yukarıya çıkarmıştı. Hatta her gün ondan sert bir eleştiri alıyordu. Bazen ona karşı çıkmak için, içinde oluşan isteği dindirmesi hiç kolay olmuyordu. Serdar ve ona olan tavrı arasında büyük bir uçurum vardı.

"Asma şu suratını artık Tuğrul! Gürhan Binbaşı şu halini görse eminim ismini hemen çizer. Zor olacağını biliyordun." Tuğrul zaman kazanmak için masanın üzerindeki bardağı aldı ve büyük bir yudum aldı birasından. Buraya düşünmemek için gelmişti ama aklının onu sıkan tavrına tekrardan yeniliyordu.

"Bence ona bir kız arkadaş lazım," dedi Serdar'ın kız arkadaşı Verda. Tuğrul hafifçe gülümsedi. Bu durumdan olabildiğince kaçıyordu. Özellikle şu sıra aklını karıştıracak her şeyden uzaklaşıyordu. Buna kız arkadaşlar da dâhildi. Hata yapmaması lazımdı. Hata yaptığı an çocukluğundan beri uğrunda çalıştığı hedefini kaybedebilirdi.

"İstese şu an bulur yürüyen karizma. Ona kim hayır diyebilir!" Tuğrul yüzünü kaldırıp ona muzip bir şekilde bakan arkadaşına çevirdi bakışlarını.

"Hayır diyen olmuştu hatırlatırım," dedi eğlenmiş bir şekilde.

"O zaman daha çocuktun. Şimdi öyle değilsin. Hatta şu çaprazdaki kadın sürekli sana bakıp duruyor geldiğimizden beri." Tuğrul bir an bakışlarını Serdar'ın söylediği kadına çevirdiği an kadının bakışlarını kaçırdığını gördü.

"Her zaman gözlerin bir kartal kadar keskin olmak zorunda değil mi!" diyerek arkadaşına takıldı Tuğrul. Serdar ile askeri lisede tanışmış ve ilerleyen yıllar sonrası kardeşi gibi görmeye başlamıştı. Çocukluğundan beri ailesinin kullandığı Tevfik ismi Serdar ile tanıştıktan sonra Tuğrul'a dönmüştü. İkinci adının ona daha yakıştığını söylediğinde askeri hayatındaki kimliği Tuğrul ismi üzerine kurulmuştu ama aile arasındaki ismi hâlâ Tevfik'ti. Serdar her zaman onun için bir ikinci aile olmuştu. Her zorluğa birlikte göğüs gelmişler, kurdukları ortak düşü ikisi de savaş pilotu olarak gerçeğe çevirmişlerdi. Serdar çok iyi bir savaş pilotuydu ama Tuğrul ile bu noktada ayrılıyorlardı. Tuğrul çocukluğundan beri gösteri uçuşu yapan akrobasi timlerinde olmak istemişti. Bu konuda da fena sayılmazdı ve hedefi Türk Yıldızları Filosuna girmekti. O kırmızı tulumları giymek en özel hayaliydi. Bunun için onu zorlayan komutanını etkilemesi gerekiyordu. Düşündükçe içi yine sıkıntıyla kasıldı.

BLACKOUT( Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin