V

462 46 39
                                    

Zayn ve Dorothea tekrardan yola koyulmuşlardı. Kahvaltı olarak birkaç parça ekmek ve Doniya'nın koyduğu tavşan eti vardı. Zayn tavşan etini yaktığı ateşte ısıtarak yemiş Dorothea ise bu öğünü ekmekle geçiştirmişti. Midesi bir şeyler almıyordu.

At sırtında düne göre daha konuşkanlardı. Dorothea konu başlatmak adına sordu.
"İkizler senin çocukların mı?"

"Sayılır." Zayn konyaktan aldığı bir yudumdan sonra konuştu. Dudaklarını diliyle ıslatmıştı. "Anneleri kim?"

"Bilmiyorum."
Zayn gözlerini ormanın derinliklerinde bir şeyin olup olmadığını anlamak için o tarafa odakladı. Dorothea ise kafasını yana çevirmiş arkasındaki Zayn'e bakıyordu.
"Bilmiyor musun? Yoksa anneleri o kadınlardan mı?"

"Fahişelerden mi bahsediyorsun?"
Fahişe kelimesi Dorothea'ya hep çok ayıp bir kelime gibi gelmişti, o ve annesi bu kelimeyi asla kullanmamışlardı.
Dorothea yine de başını salladı.

"Hayır annelerini de babalarını da bilmiyorum. İkizleri ben yapmadım ama babaları benim."

"Anladım." Dorothea anlamamıştı.
Eğer bebekler için anne karnına tohum bırakan kişi Zayn değilse nasıl onların babaları oluyordu?

"Evli misin?" diye başka bir soru yöneltti.

"Değilim." dedi Zayn, sorularına anlam veremiyordu ama sessizlik içinde yola devam etmektense onun sesini duymak daha iyi geliyordu.

"Öyle mi?" dedi Dorothea, bakışları yine Zayn'in yüzündeydi. Şaşırmıştı doğrusu. Onun evli olduğunu hatta karısının Bianca olduğunu düşünmüştü.

"Sen evli misin?" Dorothea'nın bakışları tekrardan önüne döndü. "Evlenecektim."
Bu gayet normaldi. O bir leydiydi ve onu evlendireceklerdi.

Zayn bir şey hissetmedi, zaten tahmin etmişti.

"Styles hanedanını biliyor musun?" Zayn onaylayan bir ses çıkardı. "Harry Styles ile, Kraliçe Elizabeth henüz son nefesini vermemişken annem ile Leydi Anne konuşmuşlardı. Babamın da haberi vardı."

"Neden evlenmedin?"

"Kral Jatish tahta geçti ve Styles'lar onu destekledi. Babam kraldan tahta geçmeden önce de hep nefret etmiştir. Yani onları desteklediği için düğünü iptal etti."

"Seviyor muydun onu?"
Bu soru karşısında Dorothea birkaç saniye sessiz kaldı.

"Sevgi gerçekten var mı sence?"

"Neden sordun?"

"Bilmiyorum." Dorothea gözlerini onun atın yularını tutan eldivenli ellerine çevirdi.
"Bana hiç gerçek gelmiyor."
Zayn bir şey söylemediğinde devam etti. "Onunla evlenecek olmam bana hiçbir şey hissettirmedi. Sanki olması gereken buydu. Karşı çıkma hakkım yoktu. Bunu sen sorana kadar hiç düşünmemişim bile biliyor musun? Evleneceğim adamı sevip sevmemem sanki söz konusu bile değilmiş gibi."
Zayn yine sessiz kaldığında Dorothea da başka hiçbir şey söylemedi.

Yaklaşık üç saat kadar daha sessizlik içinde at üstünde ilerlemişlerdi. Dorothea'nın bacakları acıdığı için yine yolun bir kısmı yürümüş, bir kısmı tekrardan ata binmiş ve Zayn'in göğsüne yaslanarak gözlerini kapatmıştı. En sonunda hava kararmaya başlarken Dorothea yine kar üstünde gökyüzünün altında uyumaktan korkuyordu.

Fakat korktuğu şey gerçekleşmedi, Zayn'in dün yaptığı planı işlemişti. Yollarının üstündeki bu handa bir gece geçirebilirlerdi. Zayn atını sayısız gaz lambasıyla aydınlatılan hana doğru götürdü ve en sonunda oraya geldiklerinde yaver Zayn'in ve Dorothea'nın indiği atı ahıra götürdü. Zayn içeriye girmeden önce botlarındaki karları adımlarını zemine sertçe birkaç kez vurarak temizledi ve içeriye girdi. Şömine içeriyi sıcak bir hale getirmişti. Bu sıcaklığa kimse Dorothea'dan daha fazla mutlu olmuş olamazdı.

gunpowder | zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin