XIV

370 34 29
                                    

Zayn'in gözleri Dorothea'nın ağabeyi Tim'deydi.
Fazlasıyla zayıf görünüyordu. Bedeni pislik içindeydi, yüzünde kurumuş kan lekeleri vardı.

Onun için açılmış toprak yolda yürüyor ve platforma gidiyordu.
Babasının da idam edildiği platformdu bu.
İnsanlar ona küfür ediyor ve daha başka bir sürü kötü şey söylüyorlardı. Platformun en ortasında tam dört tane Cane Carso Italiano cinsi köpek vardı ve günlerdir aç oldukları belliydi.
Genç adama tıpkı babasına sordukları soruları sordular. Aynı cevapları vermişti. En sonunda onun da diz çökmeyeceği anlaşılınca genç adamı köpeklerin olduğu kafese ittiler.

Tim'in sesleri hepsinin kulağında yankılandı. Günlerdir aç olan köpekler onun derisini koparıyorlardı.
Zayn bu sesi hayatı boyunca unutmayacak, kendine hep hatırlatacaktı.

Dakikalar sonra Tim'in acı çığlıkları kesildi. Askerler onun belinde bağlı olan halatını yukarı doğru çekip köpeklerin arasından çıkardılar. Kalan şey artık bir beden gibi görünmüyordu. Onu şimdi de yaban domuzlarının önüne atmaya götürüyorlardı.

Kalabalık olay çıkaramadan Zayn oradan ayrılmayı planladı. Belki birazdan Louis'in meyhanesinde onun yanına gider yeni şeyler öğrenirdi ya da planlarının bir kısmından bahsedebilirdi. "Zayn Malik!"
Bu deli diye bilinen Bao An'dan başkası değildi. İnsanların gelecekleriyle ilgili tahminlerde bulunurdu. Eskiden her ne kadar iyi bir kahin olduğu söylense de yaşlandıkça bu yeteneğini kaybettiği tahmin edilirdi. Artık kimse ona gitmez olmuştu fakat o her gün başka birine yeni kehanetler sunardı. Deliydi.
Hiçbiri de doğru çıkmazdı.
Zayn ona dönmeden yoluna devam etti.

"Zayn Malik. Kaç buradan. Git. Sevdiğin herkesi al ve git."
Zayn adımlarını atını bağladığı meyhaneye doğru çevirdi.

"Hiç iyi şeyler olmayacak Zayn Malik. Sevdiğin herkesi kaybedeceksin. Her şeyin yok olacak. Bir an önce git buradan!"

"Siktir git." Zayn atının iplerini çözdü. Boa An hemen arkasında kulaklarını sağır edercesine bağırıyordu. "Çok pişman olacaksın Zayn Malik. Eğer şimdi gitmezsen elinden hiçbir şey gelmeyecek!"

Zayn atın önündeki samandan biraz daha yemesini bekledi. Bu sırada Boa An tabii ki konuşmaya devam ediyordu.

"Herkesi kaybedeceksin. Genç leydiyi de kaybedeceksin Zayn Malik."
Zayn onun Dorothea'yı bildiğini fark ettiği anda ona döndü ve yaşlı adamı sertçe itti. "Sana siktir git dedim."

"Herkesi kaybediyorsun." yaşlı adam yerdeydi fakat başını iki yana salladı. Gözlerinde endişe vardı.
"Bize, halkına şifa olacaksın fakat kendinden geriye kalan her şeyi kaybedeceksin Zayn Malik."
Zayn onun karnına sert bir tekme geçirdi.

"Duymuyor musun beni?" yaşlı adam iki büklüm oldu. "Siktir git buradan. Bir daha asla benim adımı ağzına alma." yaşlı Boa An zorla ayağa kalktı ve karnını tutarak ondan uzaklaştı. Fısıltı şeklinde kendi kendine bir şeyler söylüyor, gözleri hala Zayn'e bakarken ondan uzaklaşıyordu. Zayn gözlerini ondan çekti ve yaşlı adama birkaç küfür daha savurdu.

Atının üzerine bindi ve yine küfürler ederek merkezden ayrıldı. Konağa gidene kadar da her ne kadar istemese de dediklerini düşünüyordu.
Halkına şifa olacaksın.

Meena'yı at sırtında gördüğünde kendi atını dizginledi. "Nereye gidiyorsun?"

"Bianca'yı getireceğim."

"Geçen gece gitmemiş miydin?" dedi Zayn bakışlarını Meena'dan çekmeden. "Amcasının yanında kalması gerektiğini, birkaç gün orada geçirmek istediğini söylemişti. Bir şey demedim bende."

"Pekala." dedi Zayn. Bu sırada gözlerini atına çevirdi. "Dikkat et kendine."

"Her zaman dikkatliyimdir." Meena onu gülerek yanıtladı ve atını hareketlendirdi.
Zayn atını ahıra bağlamış ve eve girmişti. Kimsenin yanına uğramadan önce kuzgunlarla gönderilen mektuplara baktı, onları okudu ve daha sonra hepsini yaktı. En sonunda odasının kapısı çalınmış ve içeriye Dorothea gelmişti.
"Gelebilir miyim?"

"Gel." Zayn onu içeriye davet etti. Dorothea kapıyı kapattı ve yüzünde büyük bir gülümsemeyle yanına geldi.

"Bir şey mi oldu?" Zayn'in aklında yaşlı kahinin söyledikleri vardı, bir de az önce ağabeyi öldürülen bu kadın.

"Doniya vişneli turta yapmama izin verdi."

"Öyle mi?" Zayn'in yüzünde pek hoşnut olmayan gülümseme vardı. Omzunda o kadar çok yük vardı ki önce hangisiyle başa çıkacağını bilmiyordu. "Yoksa vişneli turta sevmiyor musun?" Dorothea onun dizlerinin üstüne oturdu. Zayn onun bacağını okşamıştı.
"Seviyorum."
Zayn aslında vişne yemezdi.

"Zayn?" diye sordu Dorothea onun sakallarında ellerini gezdirip. "Sana bir şey sormak istiyorum fakat bana tüm dürüstlüğünle cevap vermelisin."
Zayn soruyu sormasını bekledi.
"Bundan sonra ne yapacağız?"

"Bu çok kapsamlı bir soru." Zayn süre kazanmak için konuştu.

"O zaman şöyle soracağım. Ben ne yapacağım?"

"Burada kalmaya devam edeceksin. Şimdilik başka bir şey yapmana gerek yok."

"Peki beni arıyorlar mı?"

"Hayır."
Zayn yalan söyledi.
Askerler onu bulduğu anda diz çökmesini isteyecekler çökmezse onu idam edeceklerdi. Bu seçeneğin varlığı bile Zayn'i deli ediyordu.

"Peki ağabeyim Tim."
İşte Zayn'in duymak istemediği soru geldi. "Onu bulamadılar değil mi? Tim kaçabilmiş, öyle değil mi Zayn?"

"Evet. Kaçabilmiş."
Zayn tekrar yalan söyledi. Genç kadının dalgalı sarı saçlarını geriye itti.

"Şükürler olsun." Dorothea derin bir nefes verdi. "Belki bir gün tekrardan onu görebilirim."

"Belki." Zayn dudağını onun boynuna bastırdı. Genç kadın elini onun göğsüne koymuştu.

O sırada kapı son hızla açıldı. Dorothea korkuyla yerinde zıplamıştı. Zayn'in kucağından kalktı ve kapıyı açan kişiye döndü.
"Kapı böyle açılmayacak demiştim."

Niall nefes nefeseydi. "Görmen gereken bir şey var." Zayn kaşlarını çattı ve büyük adımlarla odadan çıktı. Dorothea'da hemen onun arkasındaydı.

Evin giriş kapısına gittiler. Zayn kapının önünde gördüğü şeyle adım atamadı. Dorothea korku dolu bir çığlık koparmıştı.

Çünkü kapının önüne koyulmuş şeyler Meena ve Bianca'nın cansız kafalarından başka bir şey değildi.
Öldürülmüşlerdi.

-

HASSİKTİR BENCE

BIANCA'YI ZATEN SEVMEZDİK AMA ÖLMESEYDİ KEŞKE YAV

PEKİ MEENA 😩

ZAYN DOROTHEA'YI EVDE TUTARAK BÜYÜK RİSKE GİRİYOR

#ZAYN

#DOROTHEA

#ZOROTHEA

#NIALL

gunpowder | zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin