VIII

386 45 48
                                    

Niall Horan, Zayn ve Dorothea handan ayrılmışlardı. Zayn dün odadan çıkmış ve handa bulunan üstadın yanına gitmişti. Üstat Niall'ın çıkmış parmağını sertçe yerine tekrar oturtmuştu ama birkaç gün boyunca ağrı çekeceğini ve moraracağını söylemişti. Bunun için özel bir karışım hazırlamış ve Niall'a gün doğumuna kadar tam üç kez sürmesini söylemişti. İki parça odunu da parmağının etrafına bir kumaş parçasıyla bağlamıştı.

Zayn'in yarası için de ayrı bir karışımı hazırlayıp sürmüştü. Zayn bundan sonra odaya dönmüş, şöminenin ateşini alevlendirmiş ve genç kadına çevirmişti gözlerini. Huzursuz görünüyordu genç kadın. Sarı saçları yastığın üzerine dağılmıştı, ellerini göğsüne kadar çekmişti.

Zayn üzerindeki yorganın yere doğru kaymış olduğunu fark edince onu genç kadının üzerine daha doğru bir şekilde örttü. Dorothea'nın gözleri kocaman açılmıştı. "Benim." dedi Zayn, saatlerdir tek kelime etmediği için sesi boğuk çıkmıştı. "Benim. Korkma."

Dorothea güçsüz bir nefes vermişti.
Zayn ise ondan bir adım uzaklaşmış ve divanın üstündeki tüm eşyaları yere bırakmıştı. En sonunda kendini oraya atmış ve günün ilk saatlerinde yeniden uyanmıştı.

Şimdi ise yürüyorlardı, hava düne göre çok daha iyiydi. Sanki dün fırtına kimseye zarar vermemiş gibi sakin ve rahatlatıcıydı. Yine rüzgar tüm sertliği ile esiyordu ama Dorothea dün gözlerine bıçak saplanmış gibi hissederken şimdi sadece yüzüne soğuk hava geliyordu.
Her şeye rağmen bugün hava çok daha güzeldi.

Niall ise dün ki fırtınada hatırladığı her bir detayı abartılı bir dille anlatıyordu. Dorothea ise onun sözlerinden etkileniyor sanki o korkunç anları tekrar ve tekrar yaşıyordu. En sonunda aklına Zayn ile öpüşmesi geliyor ve heyecanını bastıramıyordu.

"Dün han çok iyi geldi." dedi Niall teşekkür konuşmasına geçer gibi. "Sana nasıl teşekkür etsem bilemiyorum. Hayatımı kurtardın. Benim için çok güzel bir dost oldun."

Zayn kılıcının kabzasını tutarak ilerlemeye devam etti. Teşekkür konuşmalarını pek sevmezdi.

Dorothea biraz geride kalıyordu fakat elinden geldiğince hızla yürüyordu. "Sana minnet borcum var. Neye ihtiyacın varsa onu yapacağım."

"Bir şeye ihtiyacım yok."

"Hayır güzel dostum. Gerçekten."

"Gerek yok."

"Yapmam gerek dostum, ben onurlu bir adamım."

Zayn yürümeyi bıraktı. "Bir ihtiyacım olduğunda senden isteyeceğim. Ne pahasına olursa olsun yapacak mısın?"

"Tabii ki dostum. Yapacağım. Dediğim gibi ben onurlu bir adamım." Zayn onun omzunu sıvazladı ve adımlarına devam etti.

Dorothea ve Niall konuşmalarına devam etti.
"İkiniz evli misiniz yoksa değil misiniz? Sizi ilk gördüğümde bundan neredeyse emindim güzel leydim, şimdi ise o kadar uzaksınız ki birbirinizden..."
Niall'ın sözleri üzerine Dorothea ve Zayn birbirlerine baktı. Dorothea gözlerini hızla kaçırdığında Zayn'de önüne döndü.

"Yoksa tartıştınız mı dostlarım? Bu beni üzer, böyle şeyler yapmamalısınız."

"Biz evli değiliz." Zayn Niall'ın biraz daha uzatmasını engelledi.

"O zaman neden birliktesiniz? Yoksa sizde benim gibi kaçak mısınız?"

"Hayır." Zayn bakışlarını gökyüzüne çevirdi. Havanın dün yaşattığı gibi kötü bir sürprizi tekrardan yaşatmasını istemiyordu.

"Evlenmeden kaçmanıza babanız bir şey demiyor mu leydim? Zavallı adam ne de çok üzülmüştür..."
Dorothea'nın aklına babası yeniden geldiğinde ağlamamak için dudaklarını ısırdı.
"Neden babanızı üzdünüz?" Niall Dorothea'nın üzüldüğünü görünce onun üstüne gitti.

gunpowder | zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin