Önümdeki sınav kağıdıyla bir süredir bakışıyorduk. Evet sınavdayız. Ve ben sınav olacağından habersizdim. Ne güzel!
Önümde soruları çözmeye çalışan Oğuz'un sırtına kalemi vurdum. Omzunun üstünden bana baktı. Gözlerimle soruları gösterdiğimde kafasını bezmişçesine iki yana salladı ve önüne döndü. Hoca tahtaya bir şeyler yazmaya başlayınca sıranın altındaki defterinden pir parça kopardı ve hızla dikkatli bir şekilde cevapları yazmaya başladı. Hoca duyuru yazıyordu sanırım tahtaya. Oğuz sıranın üstüne kağıdı koyunca hızla elime aldım ve cevapları yazmaya başladım. Bir yandan da hocaya bakıp kontrol etmeyi unutmuyordum.
Oğuz'un verdiği cevapları geçirdikten sonra kalan iki soruyu allah ne verdiyse sayılarla çözmeye çalıştım. İşin garip yanı ise bu sınav COĞRAFYA sınavıydı. Artık allaha havale ediyorum sonrasını."Sınavınız nasıl geçti?"diye soran ve yanımıza geldiğinden bile haberim olmayan Mine'ye Oğuz meleğe bakar gibi bakıyordu.
"İyiydi. Ama tabi coğrafya olması benim için biraz kötü oldu ama olsun. Zekamı konuşturdum. Üstün zekam sayesinde bu sınavında üstesinden geldik evelallah! Zor olan hayat sınavı. Bunlar ne ki? Fasafiso bunlar. Sen hayat sınavından kalırsan o kötü işte. E tabi kimse bir Barış Demir değil nihayetinde. Zor iş yenge. Senin için daha zor. Yanımda duran insani görünen ama ne olduğu bilinmeyen varlığı hayatına aldın. Allah senin yar ve yardımcın olsun. Vallahi kötü niyetimden değil ama..." Barış'ın lafını ensesine çarpan bir el susturdu. Ve o el Oğuz'un mübarek eliydi. Barış ensesini ovarken
"Ne vuruyorsun çocuğa?"dedi Mine. Oğuz Mine'ye baktı. Sanki dediği şey bir nevi uzaylılarla sevişmeye başladım gibi olmuştu.
"Neden mi?"
"Evet neden? Çocuk ne güzel anlatıyordu." Bize baktı ve kafasını eğip gülerek iki yana salladı.
"Sevgilim ne kadar da yumuşak kalpli görüyor musunuz?" Kafamı salladım ve Mine'nin elini tutup sıktım. Mine anlamayarak bana baktığında kafamı salladım.
"Tebrik ediyorum. En içten saygılarımı ve sevgilerimi iletiyorum. Barış için hele ki saçmalaması için bu denli sabırlı olduğun için. Melek kalpli arkadaşım benim"dedim. Mine gülmeye başladığında Oğuz mal gibi bakakaldı. Oğuz ayağa kalkıp Mine'nin ağzını kapattı eliyle. Neden yaptı ki?
"Böyle güzel gülme. Etrafındaki herkesin ilgi odağı oluyorsun ve ben sadece bana böyle gülmeni istiyorum." dediğinde masada bir tezahürat koptu. Mine kızaran yanaklarıyla yutkunduğunda Oğuz elini çekti. Kantinde bunu yapmadı onlar için çok tehlikeliydi. Çünkü buradaki herkes Aras'a her boku söyleyecek tipten ergenlerdi.
"Bırak kızı artık. Biri gidip fişinizi çekecek yoksa. Dikkat çekmeyin."dediğimde Mine hızla ayrıldı kantinden. Bu hali beni gülümsetmişti.
"Bu zil ne zaman çalacak ya! Ders matematik. Bir an önce çalsa da derse girsek." Güneş ofladı ve ayağa kalktı.
"Ben bu derse belki girmem kanka. Hocaya tuvalette klozete sıkışmış ölüyor dersin. Hiç giresim yok derse." Kafamı salladığımda kantinden çıktı.
"Neyi var bunun? Bu son günlerde biraz durgun. Berk iti mi rahatsız ediyor hala?"diye sordu Savaş. Kafamı iki yana salladım. Tabi ki onlara her boku söylemeyecektim. Kızlarla aramızda bir sır olarak kalacaktı bu da.
"Bilmiyorum. Ailevi sorunları vardır belki. Biliyorsunuz bu aralar biraz gerginler." Savaş kafasını salladıktan sonra zil çalınca yakalandık ve kantinden çıkıp sınıfa doğru ilerledik. Geliyorum matematik aşkom! Bekle beni.Güneş Alagaş
Babamla aramda olan sorunlar yüzünden hiç keyfim yoktu. Öyle ki edebiyat dersinden bile zevk almamaya başladım. Bir an önce babamla barışmalıyım. Yoksa işler daha da kötü olacakmış gibi görünüyor. Ayağımı önümdeki taşa hızla vurduğumda taş birine gelmiş olacak ki ses geldi.
"Hassiktir." Kafamı kaldırıp baktığımda Sarp alnını tutuyordu. Yanına telaşla gittim ve alnına dokundum.
"İyi misin? Ya kusura bakma. Ben öylesine vurdum taşa. Fark etmedim seni." Alnı kanıyordu. Bu kadar büyük bir taş mıydı attığım? Sarp alnındaki kani elinin tersiyle sildi ve ilerlemeye başladı.
"Hey. Yaran enfeksiyon kapar. Pansuman yapman lazım. Kötü görünüyor!"diyip arkasından seslensem de durmadı. Adımlarımı hızlandırdım ve kolunu tutup kendime çevirdim. Kaşları çatık bir şekilde kolunu elimden kurtardı ve tekrar yürümeye devam etti. Ketum ya!
"Sana diyorum sağır mısın? Bak gerçekten kötü görünüyor. Bu kadar kanaması garip de. Her neyse işte! Durabilir misin artık? Sana diyorum. Yavaşla! Off" Sarp ben yokmuşum gibi ilerlemeye devam edince yapacak bir şeyim olmadığı için onu takip ettim. Giydiği deri ceketinin cebinde bir şey çıkardı. Bir çeşit sigara paketiydi. Tekrar elini cebine attı ve metal bir şey çıkardı. Çakmak olsa gerek. Sarp duvarın kenarına yaslandığında okulda olduğumuzu unutmuşa benziyordu. Yanına gittim ve dudağına götürecek olduğu elini tuttum
"Okuldayız. Bunu yaptığını görmelerini istemezsin" Sarp elini yavaşça dudaklarına götürdü ve sigarasını içine çekti. Sigarayı içine çekerken çukurlaşan yanaklarından gözlerimi alamadım. Dumanı özgür bıraktı. Tekrar çekti içine. Bu sefer ona biraz yaklaşmıştım. Sarp gözlerini kıstı ve dumanı yüzüme üfledi. İçime çektiğim sigara dumanıyla gözlerimi yavaşça kapattım. Yüzüme tekrar gelen dumanla gözlerimi açtım. Sarp sigarasını yarılamıştı. Biraz gerilediğimde kısa bir an yüzüme baktı. Ne derdi vardı? Derdi olduğu çok belliydi. Sigarasını yere attı ve ayağıyla söndürdü. Sonra ellerini ceplerine yerleştirdi ve okul çıkışına doğru yürüdü. Okuldan mı çıkacaktı? Arkasından bende ilerledim. Güvenlik
"Gençler nereye?" dediğinde Sarp sadece baktı. Güvenlik uzatmak yerine kulübesine dönünce Sarp okuldan çıktı. Acaba bende yapsam izin verir mi? Ya da boş ver ya. Çık gitsin işte!
Okuldan çıktığımda kaldırımda yürüyen Sarp'ın peşine takıldım. Bir kaç adım gerisindeydim. Arka arkaya yürümeye devam ederken aniden durunca kafam sırtına çarptı. Kaya mübarek!
"Neden beni takip ediyorsun?" yüzüne bir süre baktım. Ne diyecektim? Sen okuldan çıkınca nereye gideceğini çok merak ettim ve peşine takıldım mı? Yok o olmaz. Seni ispiyonlamak için? Kızım saçmalama. En doğrusu gerçeği söylemek.
"Bilmiyorum" gözlerini kıstı ve bir süre yüzüme baktı. Çok güzel Güneş. Harika bir cevaptı! Tekrar yürümeye başladığında bu sefer yanında yürümeye başladım. Ellerimi montumun cebine soktum ve konuşmaya başladım.
"Nereye gidiyoruz?"
"Sen nereye gideceksen git benim uğramam gereken bir yer var."
"Neresi?"
"Seni ilgilendirdiğini düşünmediğim bir yer Sarı."
"Neden ki? Çok mu önemli? Kız arkadaşına mı gidiyorsun?" Yüzüme baktı.
"Seni ilgilendirmez. Soru sormayı kes!"
"Ama neden? Yani soru sormadan konuşmuyorsun. O yüzden sormam lazım. Mesela bana soru sormasan da ben konuşurum. Konuşmak güzeldir hem. Bence sende denemelisin. Anlatabilirsin yani. Ama anlatmak istemezsen de sorun değil. Aslında sorun. Yani çok merak ediyorum. Neden söylemiyorsun ki? Bence söyle ve kurtul. Rahatlarsın bir kere. Mesela ben rahatlamak istersem resim çizerim. Sen ne yapıyorsun?" Beni umursamadan devam edince konuşmaya devam ettim.
"Bence sen daha çok rahatlamak istediğinde basketbol oynayan tiplerdensin. Ya da dur. Rahatlamak için sessizliği seçenlerden. Ama hiç rahatlatmaz sessizlik. Aksine kendi kendine kalınca sürekli düşünürsün ve bu da seni daha çok yorar. Bence benimle konuşabilirsin. Mesela şu an nereye gidiyoruz? Ya da aklında ne var? Neden bu kadar düşüncelisin? Aslında seni takip etmeyi düşünmüyordum. Kendi kendime okulu turlayacaktım. Tabi kafanı yarmasaydım. Pansuman yapmalısın yalnız. Hala kanıyor. Enfeksiyon kapabilir? Her neyse. Nerede kalmıştım. Hah! Sen böyle beni umursamadan ilerleyince merak ettim. Ama çok merak ettim. Yani şu an da merak ediyorum. Nereye gidiyoruz mesela? Ya da kız arkadaşına mı gidiyoruz? Ya da dur. Sen bara falan gitmeyeceksin değil mi gündüz gündüz?" Sarp bıkkınca nefesini verdi ve durdu. Ona döndüm ve yüzüne baktım.
"Bak neden beni takip ettiğin hakkında bir fikrim yok ve emin ol sikimde bile değil! Ama eğer takip etmeye devam edeceksen sus ve takip et. Gideceğimiz yere gittiğimizde zaten göreceksin. Ayrıca çok konuşuyorsun!" Yutkundum. Sinirli olduğunu anladığım için konuşmam zaten. Sarp tekrar yürümeye devam edince bende sessizce onu takip ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİDOLU (ESKİ ADIYLA SOĞUK SAVAŞLAR)
Teen FictionAlev, okuduğu kolejde yanında yandaşları ile hocaların kabusu haline gelmiştir. Yaptığı oyunbazlıklar ile herkesi kendine düşman eden Alev için artık etme bulma dünyası durumu başlamıştır. Onca yaptığı şeyden sonra okulun sahibinin oğlunun okula gel...