5.Bölüm

26 4 3
                                    

  Multi= Özlem teyzemiz...

Alev

Dün gece yaşanan olaydan sonra eve gelir gelmez başımda bir ağrı hissettim. Ağrı kesici aldıktan sonra kendimi koltuğa atıp uzandım. Tuğçe ayağımın dibine oturdu ve " Alev. bir şey dicem" dedi.Bu aralar gerçekten çok dalgındı. Oturur pozisyona geçtim ve " ne oldu Tuğçe bu aralar çok dalgınsın" dedim. Gözleri dolmaya başladı ve bana dönüp " annem. evleniyormuş. hemde babamın ölüm yıl dönümü yaklaşırken. düşünsene Alev babam nasıl hissederdi. annemi asla affetmicem. ben babamı kaybettiğim gün çocukluğum da elimden alındı sanki. ben o boşluğu sizlerle yavaş yavaş doldurmaya başlamışken annem şimdi de beni başka bir savaşa sokuyor. dayanamam ben buna Alev. ben o kadar da güçlü değilim. babamın beni bırakıp gitmesinden sonra yaşadığım acıları ben tekrar yaşayamam. kaldıramam ben bunu. "dedi ve gözünden bir damla yaş geldi. Hemen boynuna sarıldım ve " sizler benim en değerli varlıklarımsınız. birinizin gözünden bir damla yaş aktığında sanki canımdan bir parça alıyorlar. ben bu zamana kadar senin yanındaydım ve yine öyle olucak. sen o yaşadıklarını bir daha yaşamayacaksın. sana söz veriyorum asla seni yalnız bırakmıycam." dedim. Tuğçe gerçekten de çok kötü zamanlar geçirmişti. Ve yaşadıkları onu bir yandan güçlü yaparken bir yandan da kırılgan hale getirmişti. Tuğçeyi hepimiz ayrı tutardık. Babasıyla o kadar birbirlerine bağlılardı ki. Cenaze töreninden bir gün önce Tuğçeyi hastaneye yatırmışlardı. Çıldırmış gibiydi. Her yerde babasını görüyordu. Cenaze günü Tuğçeyi hastanede bırakıp katılmıştık. Çünkü eğer Tuğçe gelseydi her şey sarpa sarıcaktı. Ama düşündüğümüz gibi olmadı. Biz cenazeye vardığımızda Tuğçe babasının  tabutuna sarılmış bir vaziyetteydi. Babasını toprağın altına gömdükten sonra Tuğçe sabaha kadar orada babasına sarılıyormuş gibi toprağa sarılıp sürekli onunla olan anılarını anlatıyordu. Arada kahkaha bile atıyordu ama sonra tekrar ağlamaya başlıyordu. O günden sonra Tuğçe yalnız kalamamaya başlamıştı. Her gece kabuslar görüp babam ölmedi diye uyanıyordu. Aslında Akif amcanın ölümü çok trajedikti. Bir yangında ölmüştü. Yangında hiç kimse tanınmayacak haldeydi. Kimin kim olduğu belli değildi.Ama doktorlar Akif amcanın öldüğünü söylemişlerdi. Akif amcanın bazı düşmanları vardı. Zaten Tuğçe sırf bunlardan uzak dursun diye onu uzun bir süre saklamışlardı. İşte şimdi Tuğçe zar zor toparlanmaya başlamıştı. Annesinin yapacağı bu şey aslında onu çıkmaza sürükleyecekti ama annesi bunun farkında bile değildi. Zaten babası öldükten sonra Tuğçeyi pek umursamamaya başlamıştı. Neymiş ona bakınca aşkı aklına geliyormuş. Kaybettiği kocası aklına geldiği için yaşamakta zorluk çekiyormuş. Tuğçe ağlamaktan yorulmuş olacak ki artık iç çekiyordu. Kısa bir süre sonra uyumuştu. Barış o sırada salona girmişti. Çünkü diğerleri gelir gelmez uyumaya gitmişlerdi. Anlaşılan Barış su içmeye kalkmıştı. Barış bizi fark edince " anlattı mı sana?" dedi. Kafamı olumlu anlamda salladım. Barış ve Tuğçe arasındaki ilişkiyi kimse bilmiyordu. Çok bağlılardı birbirlerine. Barış yanımıza yaklaştı ve ilk önce Tuğçenin saçlarını okşayıp sonra kucağına alıp odasına çıkarmıştı. Bende artık uyumanın vakti olduğunu düşünüp odama çıkmıştım. 

Sabah Tuğçenin çığlıklarıyla uyanmıştım. Hemen kalkıp onu uyandırmaya çalıştım ama uyanmıyordu. "Baba ne olur beni bırakma. Gitme baba. gitme lütfen" diye bağırıyordu. Kendinden geçmiş gibiydi. Herkes başımıza toplanmaya başlamıştı. Barış hemen " Tuğçe. güzelim hadi uyan. uyan güzelim. bak yapma bunu bize. Tuğçe uyan" Tuğçe hiç bir tepki vermiyordu sadece "baba gitme. bırakma beni" diyip duruyordu. Aniden sesler kesilmişti. Tuğçe hareketsiz bir şekilde öylece uzanıyordu. Hemen " Tuğçe. kalk. kalksana Tuğçe" diyip omuzlarından sarsmaya başladım. Hayır hayır. Tuğçe bunu bana yapma. Aç gözlerini. Hemen " ya biriniz ambulansı arasın çabuk." dedim ve tekrar Tuğçeyi sarsmaya başladım. Merve öylece bakıyordu. Kilitlenmişti. Sadece bakıyordu ama tepki falan vermiyordu. Güneş ağlamaya başlamıştı. Barış " bırak ambulansı Oğuz senin araba hala kapının önünde mi?" dedi. Oğuz başını sallayıp anahtarı almak için odasına geçti. Barış Tuğçeyi kucakladığı gibi arabaya doğru ilerledi. Oğuz arabayı açınca hemen arabaya bindik ve en yakın hastaneye sürmeye başladık. Oğuzun ehliyeti olduğu için arabayı o kullanıyordu. Barış öne oturmuştu. Bizde arkadaydık. Tuğçenin kafasını dizlerimin üstüne koymuştum. Araba durduğunda Barış " sedye getirin. Sedye getirin." diye bağırmaya başladı. Ne olduğunu anlamadan Tuğçeyi kucağımdan almışlardı. Doktorların arkasından ilerlerken aniden bir kapıdan içeri girdiler. Hemşire " bundan sonrasına giremezsiniz" deyip. Kapıları kapattı. Birden dizlerimin üstüne çöktüm. Gözyaşlarım benden habersiz akmaya başlamıştı bile. Oğuz ve Barış ta yanıma çökmüşlerdi. Oğuz beni kolları arasına alıp saçlarımı okşamaya başlamıştı. Kendi kendime konuşmaya başlamıştım. " eğer ona bir  şey olursa yemin ederim burayı yakıp küle çeviririm. Oğuz lütfen ona bir şey olmasın." deyip hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Oğuz saçlarımı okşayıp " ona bir şey olmayacak. o bizim kızımız ya o bizim kardeşimiz. " dedi. Ben ağlamaya devam ederken Barışın duvara yumruk vurmasıyla kendime geldim. Ayağa kalktığımda Barış kendinden geçmişti. Sürekli yumruklarını ve tekmelerini duvara geçiriyordu. Bir kez daha yumruk atacağı sırada kolunu tuttum ve hemen ona sarıldım. Hiç bir tepki vermiyordu sadece kızarmış gözleriyle yoğun bakım yazan kapıya bakıyordu. Kapı açılınca hemen çıkan kişiye durumunu sormuştuk. Hemşire sadece sakin olmamız gerektiğini ve doktorun bize haber vereceğini söyleyip gitti. Duvara yaslanıp gözlerimi kapattım ve kendime gelmeye başladım. Barışın telefonu çalınca dikkatimi oraya verdim. Barış " Güneş arıyor" deyince elinden telefonu alıp açtım. Güneş hemen " Barış, Tuğçe nasıl. durumu iyi mi. ne olmuş" diye sorular sormaya başladı. " Güneş öncelikle sakin ol. daha bir haber yok. sizde durumlar nasıl. okula geçtiniz mi?" " evet şuan okula gidiyoruz. hocalara durumu açıklayıp yok yazmamaları için yalvarmaya çalışıcaz. siz de bir durum olursa hemen haber verin." dedi ve telefonu kapattı. Telefonu Barışa verdim ve eski konumuma geri döndüm. Tuğçe hadi be kızım...

DELİDOLU (ESKİ ADIYLA SOĞUK SAVAŞLAR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin