Multi= Sarp
Ağzıma kapanan elle bir an irkildim. Ama duyduğum sesle sinirim çıtayı aşmaya başlamıştı. " ben sana arkanı kolla ensendeyim demedim mi?" kulağıma fısıldanan bu cümleyle ağzımdaki eli ısırdım. Aras homurdanmaya başlayınca da ayağa kalktım ve yürümeye başladım. Aras bileğimden tutup beni engellemeye çalışınca bileğimi kurtarmak için debelenmeye başladım. Ancak sonucu hiçte istediğim gibi olmamıştı. Debelenme sırasında ayağım yerdeki dala takılınca dengemi kaybettim ve Arasın üzerine düştüm.Benimle birlikte yeri boylarken bir yandan da belimi sıkıca tutmuştu. Gözlerimi öyle sıkı kapatmıştım ki açtığımda bir anlığına gözümün önü kararmaya başladı. Kafamı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Arasın saçlarıma üflemesiyle alkol kokusu gelmişti. Bu sarhoş muydu? Of Allahım ya bir sarhoşumuz eksikti. Kafamı Arası net görmek için biraz kaldırmıştım. Pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. Üstünden kalkmaya çalışınca belimi sıkmaya başladı. Sabır çekerek " oğlum bıraksana." dedim. Yüzünü ekşitti ve " cık cık cık. hiç yakıştıramadım. bir kız böyle konuşmamalı." dedi ve işaret parmağını kaldırıp suratıma doğru sallamaya kalkıştı. Ama salak suratım yerine boşluğa sallıyordu. Elini indirdim ve " daha doğru düzgün elini bile sallayamıyorsun gelmiş burada bana ahkam kesiyosun ya" dedim ve üstünden kalkmaya çalıştım. Yine beceremedim. Aras" sen niye böylesin. niye diğer kızlar gibi bana yapışmıyorsun. niye kaçmaya çalışıyorsun. bide şey... neydi lan" deyip saçını karıştırdı. Hatırlamaya çalışıyordu. Tam ağzımı açmış bir şey söyleyecekken konuşmaya başladı " buldum. niye sen kızılsın." dedi ve cevap beklercesine suratıma baktı. Alayla cevap verdim ve " sen benden uzak dur diye" dedim. Kafasını salladı ve " senden uzak duracağımı nerden biliyorsun?"dedi. Ne? ne alaka ya. bu ne demeye çalışıyordu. Şaşırmıştım. Patlayan ışıkla kendime geldim. Fotoğrafı mı çekmişti pislik. Suratıma baktı ve sinirli bir şekilde " beni okulda herkesin içinde rezil etmek neymiş sana göstericem. sırf senden intikam almak için sürekli dibinde olucam." dedi. Suratına baktım ve nefretle " emin ol sen benden intikam alana kadar ben senden almış olucam." dedim ve üstünden kalkıp parkın çıkışına doğru ilerledim. Ondan nefret ediyorum. Kimseden nefret etmediğim kadar nefret ediyorum. Ama bu anı hiçbir zaman unutmayacağım. O sözleri tek tek ona yedireceğim. İki elim kanda da olsa sırf ondan intikam almak için her şeyi yapacağım. Bu anı asla unutma Aras Sargın. O kadar sinirlenmiştim ki bir an önce buradan ayrılmak istiyordum. Rahatlamam gerekiyordu. Hemen Recep amcanın mekanına gitmek için yönümü değiştirdim. Sahilde yürüye yürüye sonunda balıkçıların olduğu bölüme geldiğimde hemen Recep amcanın teknesi olan Ekimin yanına geldim. Tam tahmin ettiğim gibi Recep amca yine ağlarını düzeltiyordu. Tekneye atladım ve " müsaade var mı kaptan"dedim. Recep amca arkasını dönmeden " tanrının misafirini geri çevirmek yoktur kitabımızda Alev hanım" dedi ve bana döndü. Hemen yanına koştum ve çizmelerimi giyip yanında ağları düzenlemeye başladım. Recep amca bir sıkıntım olduğunu anlamıştı ve bana " nedir seni bu denli düşündüren" demişti. Buruk bir tebessüm yolladım ve " ne olacak be kaptan. dengesiz biri yüzünden sinirim bozuldu." dedim ve tekrar ağlara odaklandım. Recep amcanın " dikkat et bu dengesizlik sana hata yaptırmasın" dedi. Ona döndüm ve " hata yapma şansım yok ki" dedim. Bana döndü ve " her insan hata yapar miço. hata olmazsa insan olmazdı. Ademin yaptığı hata sonucunda yeryüzüne insan diye bir varlık inmedi mi.hata insanı insan yapar." dedi. Recep amcanın bu tür konuşmaları hep içimi ısıtırdı. Ona döndüm ve " peki ya nefret. sırf bu nefret için intikam istemek doğal mı kaptan " dedim. Bana baktı ve gülümseyerek " nefret" dedi. sonra devam ederek " nefret içinde hiç dinmeyen bir ateştir. bu ateşi ancak sen kontrol edebilirsin. o nefreti kullanmak senin elindedir miço" dedi. lafını devam ettirdi ve " bir zamanlar benim bir dostum vardı. birinden o kadar çok nefret etmişti ki sonrasında onun canı yanmıştı. çünkü o kişiye duyduğu nefret giderek başka bir duyguya dönüşmüştü. ama hala farkında değildi ve o duyguyu nefret sanarak çok büyük bir hata yapıp her şeyini kaybetmişti" dedi. Recep amcaya bakmadan " neymiş ki o duygu" dedim. Denize baktı ve " onu da sen bulacaksın miço. çünkü o çok iyi saklanır. öyle bir saklanır ki sen neyin ne olduğunu anlayamazsın. o yüzden onu bulmak sadece senin elinde. sen bugün konuştuklarımızı unutma ve bulduğunda gelip bana da söyle. şimdi hadi işinin başına daha çok işin var. ilk önce ağları bitir sonra tekneyi iyice bir toparla ondan sonra da gel bana haber ver." dedi ve ayağa kalktı. Omuzuma vurdu ve tekneden çıkıp kulübeye doğru ilerledi. Recep amcayla konuşmak iyi gelmişti bana. Onunla ilk annem sayesinde tanışmıştık. Beni buraya annem getirmişti. Recep amcayla ilk annem sayesinde tanışmıştık. Annem her canı sıkıldığında buraya gelirmiş. Evlendiğinde bile buraya gelip sıkıntılarını Recep amcaya dökermiş. Beni ilk buraya getirdiğinde bana ' kızım. alevim. ben seni buraya eğer bir gün bana bir şey olursa bir sığınağın olsun diye getirdim. sakın unutma sen benim kızımsın. sen annenin kızısın. eğer canın bir şeye sıkılırsa, düşünmen gereken bir konu olursa annen gibi buraya geleceksin ve recep amcana içini dökeceksin. çünkü o seni her zaman dinleyecek.annecim her zaman güçlü ol tamam mı' demişti. O gün bana bunları söyleyen kadın o konuşmadan 10 gün sonra ölmüştü. O zamanlar daha 10 yaşındaydım. Annemin ölüsünü toprağa verirlerken ben cenazeden kaçıp buraya gelmiştim. İşte o zaman anneme bir söz vermiştim. Ne olursa olsun asla ama asla sorunlardan kaçmayacaktım.Recep amcanın dediklerini düşününce hangi duygudan bahsettiğini anlamamıştım doğrusu. Şimdi sizler diyeceksiniz ki daha 17 yaşındasın senin ne gibi bir derdin olabilir ki? Ama öyle değil işte. Annemi kaybettiğimden beri bir yanım hep boştu. O boşluğu sadece üvey annem doldurmuştu. Annem buraya ilk geldiğinde herhalde 9 yaşındaymış.Dedemi ve anneannemi bir trafik kazasında kaybetmiş. Ağlayarak ilerlerken Recep amcaya rastlamış. O günden sonra Recep amcayı babası olarak bilmiş.Ağları düzeltip tekneyi toparladıktan sonra Recep amcanın yanına uğrayıp' ben çıkıyorum' dedikten sonra telefonumu alıp saate baktım saate bakarken gözüme takılan 116 cevapsız aramayla kısa bir şok geçirdim.Hemen aramalara girdim ve Güneşi aradım. Telefonda dıt dıt sesi geldikten sonra telefon açıldı ve Güneş konuşmaya başladı. " Alev. sensin dimi. nerdesin sen ya. ben nasıl korktum haberin var mı. polise haber verecektik az kalsın." dedi. Sesi çok kötüydü. " özür dilerim. düşünemedim bu kadar korkacağınızı. sadece biraz kafamı dinlemem gerekiyordu.ayrıca sen ağladın mı?"dedim. Güneş sinirli bir şekilde " yok ağlamadım. sesim çiğ yumurta içtiğim için böyle çıkıyor. aptal korktum diyorum sana herkes ortaya çıktıktan sonra seni aradık ama bulamadık. neler yaşadık senin haberin var mı?" dedi. "özür dilerim. siz neredesiniz şimdi. parkta mısınız?" " evet. çabuk buraya gel. sana 20 dk veriyorum Alev eğer 20 dakika içinde burada olmazsan olacaklardan asla sorumlu olmam"dedi ve telefonu kapattı. Ben ne düşüncesiz bir insanım ya off!! Hemen kendimi toparladım ve koşmaya başladım. Yoldaki insanlar bana deliymişim gibi bakarlarken ben sadece 20 dakika dolmadan önce parka yetişmeyi amaçlıyordum. Arabaların arasından kıvrak hareketlerle geçtikten sonra kaldırımlara çıkıp koşmaya devam ettim. Parka geldiğimi anlayınca hemen bizimkilerin olduğu tarafa koştum ve önlerinde durdum. Hepsi bana döndüklerinde sırıttım ve sonrada kendimi karanlığa bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİDOLU (ESKİ ADIYLA SOĞUK SAVAŞLAR)
Teen FictionAlev, okuduğu kolejde yanında yandaşları ile hocaların kabusu haline gelmiştir. Yaptığı oyunbazlıklar ile herkesi kendine düşman eden Alev için artık etme bulma dünyası durumu başlamıştır. Onca yaptığı şeyden sonra okulun sahibinin oğlunun okula gel...