Hani bazen gökyüzüne bakarsın ve sadece bulutları görürsün. Sonra aniden bir karabulut gökyüzündeki tüm maviliği esir alır. Şuan işte o durumdaydım. İçimdeki tüm renkler o cümleyi duyduktan sonra yavaş yavaş siyaha bulandı. İçimde öyle bir fırtına koptu ki yerle yeksan oldum. Sınıfta yankılanan cümle sadece beni değil tüm arkadaşlarımı yıktı. Sınıfa bir kız gelip bugün sahilde bizim okuldan bir genç kızın boğulduğunu söylemişti. O an aklımda sadece Tuğçenin yazdığı sabah ki not vardı. ' sahilde dolandıktan sonra okula geçicem. merak etmeyin. hepinizi seviyorum' Mertin yakasını nasıl bıraktığımı bile hatırlamıyorum. Güneş , Merve ve ben koşarak okuldan çıkmıştık. Arkama baktığımda sınıftaki herkesin peşimizden geldiğini gördüm. Barış boş boş bakıyordu etrafa. Sanki ruhu çekilmiş gibi. Savaş sadece olayı anlamaya çalışıyordu. Önüne gelene çarparak yürüyordu. Oğuz desen tıpkı Savaş gibiydi. Ben, Merve ve Güneş sadece gerçek olmamasını istiyorduk. Müdürün sesi okulda yankılanırken aniden yerimde durdum. " Bugün sahil kenarında bizim okulumuzdan bir öğrencinin cansız bedeni bulunduğu için dersler sona ermiştir. Bugün okula gelmeyen öğrencilerin arkadaşları yanıma uğrasınlar. Herkese iyi günler" Bizimkilerle koşarak müdürün odasına çıktık. Kapıyı çalmadan girdiğimiz için odadaki herkes şaşırmıştı. Bizim dışımızda bir çok kişi vardı. Müdüre dönüp " hocam Tuğçe bu sabah sahilde olacağına dair bir not bırakmıştı. Lütfen oradakilere haber verir misiniz? " dedim. Gözümden akan yaşı durduramamıştım. Güneş ve Merve bana sarılarak destek oldular. Müdür " hemen haber veriyorum öncelikle hepiniz bir sakin olun. Şimdi hepiniz bana arkadaşlarınızın kafalarına taktıkları onları etkileyen sorunlardan bahsedeceksiniz. Öncelikle sen başla Sedef." Adının Sedef olduğunu öğrendiğim kız ağlayarak konuşmaya başladı." Selinin Ailesi iflas eşiğinde oldukları için evde bir tartışma çıkmış. Babası Annesine tokat atınca da Selin evden kaçmış. Onunla sadece dün gece konuştuk. Bana okula gelmeyeceğini söylemişti." dedi ve daha çok ağlamaya başladı. Müdür ona bir su verip devam etti. Bir tane çocuk " Alyanın öyle çok bir sorunu yoktu. Ama bu sabah evlerine gittiğimde annesi gözleri kızarmış bir şekilde Alyanın evde olmadığını söyledi. Defalarca aradım ancak açmadı." dedi. Müdür bize döndüğünde Barış " Tuğçe son günlerde çok fazla şey yaşadı. ve artık dayanmadığını söyledi. Bu sabah bize sahilde olduğuna dair bir not bırakıp çıkmış. Oradan da okula geleceğini söylemişti. Ama hala gelmedi." dedi. Müdür kafasını sıkıntılı bir şekilde salladı ve " peki çocuklar siz çıkabilirsiniz" dedi. Odadan çıktığımızda Barış " yapmaz benim kelebeğim. söz vermişti bize. Alev bir şey desenize niye böyle sessizsiniz. Minik bebek yapmaz desenize. " dedi ve güldü. Aras ve arkadaşları yanımıza gelip pişkince sırıtmaya başladılar. Aras " niye bu kadar uysalsın Kızıl kafa. üzülme sizlerden biri gitmiş oldu eğer doğruysa." Suratına sadece baktım. Benim bakışlarımdan rahatsız olmuş olacak ki gülerek yanımızdan uzaklaştı. Aralarından sadece Mine kalmıştı " ne kadar sizden nefret etsemde bir candan bahsediyoruz. Eğer o kişi arkadaşınızsa şimdiden geçmiş olsun" dedi. Ona baktım ve mesafeli bir sesle " sağol" dedim. Hepimize gülümsedi ve gitti. Oğuz arkasından " minik. sağol" dedi. Mine arkasını dönüp " Ne demek. ama bu sizden nefret ettiğim gerçeğini değiştirmiyor. ve beni her gördüğünde minik demeyi kes" dedi ve Arkasını dönüp arkadaşlarının yanına gitti. Güneş " en azından içlerinde insan namına biri var" dedi. Merve " en azından" dedi. Savaş " hadi sahile gidelim. bir haber var mı diye bakalım." dedi. Koşarak okuldan çıkıp sahile geldik. Sahilde o kadar insan vardı ki. İğne atsan yere düşmez. Aralarından zorda olsa sıyrılarak geçtik. Olay yerini çevrelemişlerdi. Göz yaşlarım akmaya başlamıştı bile. Ya oysa ben ne yapardım. Ya benim minik bebeğimse. Hayır o değildi. Çünkü benim bebeğim böyle bir şey yapmayacak kadar güçlü. Olay yerine girmek için hareketlendiğimde kollarımdan tuttular. " bırakın ya beni. Lan bıraksanıza." deyip kurtulmaya çalıştım. Cesedi alıp hastaneye götürmek için bir torbanın içine soktular. Fermuarı çekip arabaya bindiler. Herkes yavaş yavaş dağılıyordu. Ayaklanıp hastaneye gitmek için koşmaya başladığımda duyduğum sesle yerimde çivilendim. Arkamı döndüğümde dünyalar benim olmuştu. Koşarak Tuğçeye sarıldım. Bana aynı şekilde karşılık verdi. Diğerleride sarılmaya başlayınca derin bir nefes aldım. Sonra aklıma gelen şeyle hızla ayrıldım. Sinirli bir ifadeyle " kızım senin amacın beni öldürmek mi? Dünyam yıkıldı be duyunca. hem sen nerdeydin." dedim. Tuğçe hepimize sırayla baktı ve " ilk önce hepinizden özür diliyorum. Ben sadece biraz yalnız kalmak istemiştim. sahilde biraz yürüdükten sonra okula geliyordum. Ama okula vardığımda kimse olmayınca bende tekrar buraya geldim. Zaten olayı da burada öğrendim. Kızın adını bilmiyorum ama çok üzüldüm. " dedi. Hep beraber eve geçtik. Tuğçe biraz dinleneceğini söyleyip yanımızdan ayrıldı. Bizde biraz sohbet ettikten sonra dağıldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİDOLU (ESKİ ADIYLA SOĞUK SAVAŞLAR)
Teen FictionAlev, okuduğu kolejde yanında yandaşları ile hocaların kabusu haline gelmiştir. Yaptığı oyunbazlıklar ile herkesi kendine düşman eden Alev için artık etme bulma dünyası durumu başlamıştır. Onca yaptığı şeyden sonra okulun sahibinin oğlunun okula gel...