9. Bölüm

21 5 1
                                    

Her şey bir film şeridi gibi geçti gözümüzün önünden. Ne yaşadık, neler yaptık, nasıl savaştık... Tüm yaşananlar. Evet belki çok karmaşık bir hikayemiz var ama biz dostlarımızla,yaşadığımız aşklarımızla, savaştığımız duygularımızla bugüne kadar bağlılıkla gelen insanlarız. Grubumuz toplanmaya başladığında henüz liseye yeni başlamıştık. Yavaş yavaş artıyordu sayımız. Biz bu grubu öylesine kurmadık. Biz bu grupla hayatımızı geçireceğimize söz verdik. Hiçbirimiz ayrılmayacaktık. Ne yaşarsak yaşayalım tekrar dostlarımıza dönecektik...

Tuğçe şu an odasında uyuyordu. Verdiğimiz sözü hiçe saymıştı. Ona çok sinirliydim. Herkese rağmen savaşması gerektiği yerde kaçmayı seçmişti. Biz kaçamayan insanlardık. Ama o bizi ardında bırakıp kaçmaya çalıştı. Bunu kolay kolay affedemezdim. Ne olursa olsun sözümüzün bir değerinin olması gerekirdi. Bu söz bizim bağlığımızın göstergesiydi. Eğer kimse bu söze bağlı kalmayacaksa neden toplanmıştık ki?

Suya atladığında Barış da ardından atlayıp geç olmadan kurtarmıştı. İyi ki fazla su yutmamıştı.

Barış elindeki bira şişesini kafasına diktiğinde "Yeter artık Barış!" Dedim. Altıncı şişeyi bitirmişti. Bana boş boş baktı ve tekrar bir şişe aldı. Tuğçeye aramızda en çok bağlı olan Barıştı. Eğer Tuğçeye bir şey olsaydı Barış toparlanabilir miydi emin değilim.
Güneş "Şu üzerinizdeki ölü toprağı atın! O iyi"dediğinde ayağa fırladım. Sinirliydim. Güneşin karşısına geçtim ve "İyi öyle mi?!"diye bağırdım. Güneş bana yaklaştı ve "Evet!"diye bağırdı. Sinirle güldüm. Arkamı döndüm ve "Siktiri boktan biri için kendini ateşe atması gücüme gidiyor tamam mı? O kadın için bizi terk etmeye çalışması gücüme gidiyor! Ya biz her şeye rağmen yanındayken onun bizi düşünmemesi zoruma gidiyor! Ben onun için korkarken onun kendini düşünmemesi zoruma gidiyor! KENDİNE ZARAR VERMESİ GÜCÜME GİDİYOR!!"dedim ve hiçbirini dinlemeden çantamı da alıp evden çıktım. Eğer daha fazla kalsaydım kalplerini kıracaktım.
Karanlık yolda yürürken telefonumun çalmasıyla cebimden çıkardım. 'Bilinmeyen numara arıyor' yazısını gördüğümde kaşlarımı çattım. Kimdi ki bu? Telefonu açıp kulağıma götürdüm ve "Alo"dedim. "Kızıl kafa?"dedi karşıdaki ses. Aras? Bu niye beni aradı ki? "Aras?"dedim. "Duydum ki arkadaşın intihar etmeye çalışmış"dediğinde dalga geçeceğini anladım. Neden yapıyordu bunu? "Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum. Ayrıca bir daha bana bulaşma ve arama!"dedim ve telefonu kapattım. Yolda yürümeye devam ettim. Kulaklığımı kulağıma taktım ve 'Alec Benjamin- let me down slowly' şarkısını açıp son sese verdim. Kafamdakileri boşaltmam lazımdı. Evimiz okula yakın olduğu için rahatça yolda yürümeye devam ettim.
Okulun önüne geldiğimde durdum. Ellerimi ceplerime koydum ve okula baktım. Bu okula ilk geldiğimiz anı hatırladım.

"Of beee"dedi Oğuz. Yeni okulumuzun önünde durmuş ve etrafı inceliyorduk. Lisenin ilk yılını bu okulda geçirecektik. "Ben bir daha buradan çıkacağımı düşünmüyorum gençler"dedi Barış. Güldük hepimiz bir anda. "Neyse hadi daha fazla oyalanmadan sınıfa çıkalım"dedim ve okulun içine ilerledim. Herkes bize bakınca biraz tedirgin olsamda kendimden emin yürümeye devam ettim. Tuğçe hepimizden daha çok endişeliydi. Koluna dokundum ve "Korkma. Hepimiz burada daha iyi olacağız"dedim ve gülümsedim. Bana gülümsedi ve derin bir nefes aldı. "Umarım 4 senemiz güzel geçer..." dediğinde hepimiz yan yana dizildik. Bu grup bu okuldan mezun olmadan ayrılmayacaktı. Ve asla birbirlerinden kopmayacaklardı...

Yanağıma süzülen yaşı sildim. Birbirimizden ayrılmayacaktık. Ama sözümüzü tutamadık. Okulun önünden yürümeye devam ettim. Şu an ihtiyacım olan tek şey evdeydi. Onun beni sarmasına ihtiyacım vardı.
Kapıyı kapattıktan sonra eve baktım. Her yer karanlıktı. Cebimden telefonumu çıkardım ve saate baktım. Baya geç olmuştu. Kendi odama geçtim ve üzerimi değiştirdim . Yatağıma oturduğumda aklıma bugün olanlar geldi. Onu kaybetme korkusunu iliklerime kadar hissetmiştim. Gözyaşlarımı sildim elimle.
Kapım açılınca uzandığım yerden kalktım. Özlem sultan kafasını içeri uzatmış sıcak bir gülümsemeyle bana bakıyordu. "Kızım..."dediğinde ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. "Anne!"diye bağırdım. Koşarak yanıma geldi ve beni kollarının arasına aldı. Kollarımı ona sıkıca sardım. Onu da kaybetmek istemiyordum. Saçlarımı okşayıp öpmeye başladı ve "Kızım. Ne oldu?"dedi. Gözyaşlarımı akıtırken bir yandan da kokusunu içime çekiyordum. "Anne... beni sakın bırakma olur mu? Sende gitme.."dedim. "Ah! Alev..."dedi ve başımı kaldırıp ellerinin arasına aldı. Gözyaşlarımı sildi ve yanaklarımdan öptü. Gözlerimi kapatıp gülümsedim. "Seni asla bırakmayacağıma söz veriyorum birtanem. Asla seni yalnız bırakmayacağım"dedi ve tekrar sarıldı. Başımı göğsüne yasladım. "Hadi gel biraz uyuyalım."dediğinde kafamı salladım ve yatağa geçtim. Annem yanıma uzandığında kollarımı ona sardım ve başımı göğsüne yaslayıp uyumaya başladım.
"Ha bu akan dereler
Denizlere dolacak
Söylesena güzelum
Sonumuz ne olacak
Ha bu akan dereler
Denizlere dolacak
Söylesena güzelum
Sonumuz ne olacak
Ah duman kara duman
Sardi dört yanımizi
Ander kalsun sevdaluk
Alacak canımızi
Ah duman kara duman
Sardi dört yanımizi
Ha bu ander sevdaluk
Alacak canımızi
Dere akar taş ile
Gözüm doldi yaş ile
Nerelera gideyim
Ha bu garip baş ile
Dere akar taş ile
Gözüm doldi yaş ile
Gurbete mi gideyim
Bu sevdali baş ile
Oy gidi Karadeniz
Sardi dört yanımızi
Ander kalsun sevdaluk
Alacak canımızi
Oy gidi Karadeniz
Sardi dört yanımızi
Ha bu ander sevdaluk
Alacak canımızi
Oy gidi Karadeniz
Sardi dört yanımızi
Ander kalsun sevdaluk
Oy alacak canımızi
Ha bu ander sevdaluk
Oy alacak canımızi"
"İyi ki varsın anne..."dedim ve daha çok sokuldum anneme. Saçlarımdan öptü ve "İyi ki sen varsın..."dedi. Gözlerimi kapattım ve uyumaya çalıştım.

DELİDOLU (ESKİ ADIYLA SOĞUK SAVAŞLAR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin