Zilin çalınması yüzünden oturduğu yerden kalktı Bayan Jung. Kocası yanında olmasa bile yinede onun soyadını kullanıyordu. Elini kulpa atıp yavaşça kapıyı araladı, gördüğü kişiyle birkaç adım geriledi. Onunla görüşmeyeli kaç yıl olmuştu hatırlamıyordu...
Bayan Lim daha fazla dışarda durmayarak içeriye girdi, Bayan Jung'un şaşkın halini es geçerek gelme amacını açıkladı.
"Çocuklarımız..."
Göz ucuyla Bayan Jung'a bakıp, tepkisini ölçmeye çalıştı. Bayan Jung daha fazla ayakta durmak istemediği için, koltuğu işaret etti. İkili koltuklarda ki yerlerini alınca, Bayan Lim, kol çantasını kucağına alarak konuşmaya başladı.
"Geçmişte yaşadıklarımızın çocuklarımızın mutluluğunu bozmasını istemiyorum. O yüzden tekrar baştan başlayalım."
Bayan Lim, elini Bayan Jung'a uzattığında, Bayan Jung biraz duraksadıktan sonra, onun elini tutup gülümsemişti.
"Olur başlayalım."
"Sejun hyung!"
"Hyung deme küçük sevgilim, mesela bana şey diyebilirsin..."
Subin'e arkadan sarılarak kulağına eğilip fısıldadı. Bunu yapması Subin için yeterince zorken, ne yapacağını bilmiyordu.
"Sevgilim de."
Subin ne zaman tuttuğunu bilmediği nefesini dışarıya bırakırken, hızlı atan kalbinin üstüne elini koydu. Bu yaşadıklarını küçücük kalbi kaldırabilecek miydi bilmiyordu. Etrafına hızlıca bakınıp Sejun'dan ayrıldı. Özellikle de yolun ortasında böyle davranması ne kadar doğruydu ki...
Sejun'un kolları boşlukta kalınca bozulmuştu, ama bozulduğunu farkettirmeden Subin'in yanına koştu. Ellerini onun eline kenetleyerek yanyana dolaşmaya başladılar. Kendilerine elma şekeri alarak banka oturdular. Subin ayaklarını boşlukta sallarken Sejun ise sadece onu izliyordu. Her şeyi şuan onun karşısındaydı... Subin gülümseyerek ona döndüğünde, Sejun'un duygulu bakışları yüzünden gülümsemesinin yerini utanç aldı.
"Eunha şu domatesleri uzatsana."
"Tamam Min Ji."
Bayan Lim, domatesleri temizcene yıkayarak Bayan Jung'a uzattı. Bayan Jung, yaptığı yemeğe odaklanarak hiçbir şey düşünmüyordu. Bayan Lim işlerini hallederek tezgaha yaslanıp ellerini göğsünde birleştirdi, gözlerini kırpmadan Min Ji'yi izliyordu. Yıllar onu değiştirmemişti, hâlâ güzelliğiyle herkesi büyüleyecek gibi duruyordu.
Aklına doluşan eski anılar yüzünden iç çekti. İşlerini bitiren Min Ji, Eunha'nın koluna dokundu, koluna dokunulmasıyla düşüncelerinden sıyrıldı.
"Ha."
Eunha'nın bu şaşkın hali Min Ji'nin gülmesini sağlamıştı. Saate baktıklarında zamanın hızlı geçtiğini farketmişti.
"Sen salona geç ben kahve hazırlayıp yanına gelirim."
Min Ji'nin önerisiyle, Eunha kafasını sallayarak mutfaktan çıktı ve koltuğa oturarak arkasına yaslandı. Kaderin bu ikiliyi karışılaştırması tesadüf müydü bilmiyordu, ama bildiği bir şey varsa da o da iyi ki karşılaşmalarıydı. Elinde tepsiyle salona giren Min Ji'nin bakışları, kafasını geriye atıp gözlerini kapatan Eunha'ya odaklandı. Varlığını belirtirmişçesine sahte bir şekilde öksürdüğünde, Eunha toparlanarak gülümsedi.
İki yakın arkadaş tekrar birleşmişti ya da onlar sadece arkadaş olduklarını düşünüyorlardı. Kahve eşliğinde ilerleyen hasret giderici sohbet, bu ikilinin kalbini tekrardan ısıtmıştı. Sessizce onları izleyen çocuklarından bir haberlerdi. Sejun Subin'in kulağına eğilerek fısıldadığında, Subin'den aldığı cevap sadece karnına yediği hafif bir yumruktu.
"Annelerimiz bile şimdiden anlaşmışlar baksana, ağızlarından bi bal damlamadığı kaldı."
Subin gülerek kafasını salladıktan sonra, Sejun'un elini tutup sessiz olmalarına özen göstererek odasına gitti. İkili yatağa oturarak boş boş duvara bakıyorlardı. Aklına fikir gelince gülümsedi ve Sejun'a baktı.
"Among us oynayalım mı sevgilim?"
Sesinin şirin çıkmasına özen göstererek sevimli bir şekilde Sejun'a baktı. Onun bu sevimli haline gülümsedi Sejun. Dudaklarını onun yanağına oradan da dudağına bastırdıktan sonra geri çekilerek olur dedi. Telefonlarını ellerine alıp yatakta yüzüstü uzandılar, Sejun'un açtığı odaya girip kendine yeşil rengi seçti. Sejun'da siyahı almıştı, oda yavaş yavaş dolarken 10/10 kişi oldukları için oyunu başlattı. İkiside impostor olmadıkları için, yanaklarını şişirmiştiler.
Oyunda bile Sejun, Subin'in yanından ayrılmıyordu, birbirlerini kollayarak görevlerini yapıyorlardı. Oyun böyle sakin ilerliyordu, ne katil onları öldürmüştü nede onlar katili bulabilmişlerdi.
Bir bölümün daha sonuna geldik. Umarım beğenmişsinizdir :)
Diğer bölüm biraz hareketli :))
Bu yazar among us oynamayı özledi, 4-5 aydır oynamıyorum🤧