"45,46,47,48,49,50! Sağım solum sobe saklanmayan ebe."
Subin hızlıca arkasına dönerek, koltuğun ve perdenin arkasına hızlıca baktı. Acaba nereye saklanmıştılar... Düşünmeyi bırakarak salondan çıktı ve karşısına çıkan odaya girdi. Odaya da bakındıktan sonra, eli boş bir şekilde oradan ayrıldı. Diğer odalara da sırayla bakındıktan sonra, Bayan Lim'i sehpanın arkasında görerek çığlık attı.
"Sobe!"
Koşarak yumduğu yere gittiğinde, Bayan Lim'de onun peşinden koşuyordu. Öne atılarak elini duvara vurduğunda, heyecanlı bir şekilde yerinde sıçradı. Biri gitti kaldı iki kişi. Gülerek mutfağa gittiğinde, Bayan Lim'de surat asmıştı. Subin'e yenilmeyi kendine yediremiyordu... Annesini burada bulabileceğini düşünen Subin, etrafını kolaçan ederek her yere bakındı ama yanılmıştı.
"Sobe!"
Annesinin ondan önce sobelediğini görünce gülmüştü, sıra sevgilisindeydi. Girdiği odaları elediğinde birkaç oda tek kalmıştı. Oralarada bakındığında bulamamıştı, koşarak kendi odasına girdiğinde, Sejun'u telefonda oyun oynarken bulmuştu. Yavaş adımlarla onun yanına ilerleyip, yatağa oturdu.
Subin'i görünce telefonunu kapatıp cebine koydu ve sevgilisinin yanına geldi.
"Beni bulmak bu kadar mı zordu."
Sejun'un gülerek konuşması yüzünden, Subin dudak büzmek zorunda kalmıştı. Sejun'un Subin'e yakınlaşma çabaları, Subin'in onu iterek boşa çıkmasına sebep olmuştu. Subin'i iterek yatağa sırt üstü düşmesini sağlamıştı, Subin'in üstünde ki yerini alarak onu gıdıklamaya başladı. Her ne kadar da dur lütfen desede, Sejun onu umursamadı. Aklıca Subin'e ceza veriyordu. Birkaç dakikalık gıdıklamadan sonra Sejun ellerini çekmişti, Subin'de derin nefes alarak düzeldi. Gülmekten karnı ağrımıştı. Karnını ovaladıktan sonra kafasını Sejun'un dizleri üstüne koymuştu. Sejun'un eli sevgilisinin saçlarını bulduğunda okşamaya başladı. Mayıştığı için gözlerini kapatan Subin gülümsedi, hayatının en güzel anlarıydı belkide...
Subin'in uyuduğunu gören Sejun, onu kucaklayarak yatağa bıraktı ve yanına kıvrıldı. Sevgilisinin yüzünü izliyordu, bıkmayacağı bir şey varsa da o da saatlerce sevgilisini izlemekti. Başını kaldırıp Subin'in alnını öptükten sonra, tekrardan kafasını yastığa koydu.
"Seni seviyorum."
Mırıldanarak söyledikten sonra kendini uykuya teslim etmişti. İkili böylelikle günlerini tamamlamışlardı, huzurlu ve mutlulukla geçen günlerinden rahatsız değillerdi. Bu zamana kadar tatsız bir olayla karşılaşmamıştılar.
"Eunha, çocuklara bakar mısın?"
"Tabikide."
Oturduğu koltuktan kalkarak çocukların kaldığı odaya ilerledi, kapıyı birkaç kez tıklattıktan sonra beklemeye başladı. Ses seda çıkmadığı için kapıyı açtı, uyuyan çocuklarla karşılaştığında gülümsemişti. Onların yanına ilerleyerek üstlerini örttü ve her ikisinin de saçlarına öpücük bıraktıktan sonra odadan ayrıldı. Min Ji'nin yanına gelerek karşısına oturdu.
"Çocuklar uyumuş."
Bayan Jung, anladım dercesine kafasını salladığında alnını ovaladı. Bayan Lim'in, Bayan Jung için endişelendiği açıkca belliydi. Elini onun bacağına koyarak hafifçe sıktı, bunu yapmasıyla beraber Bayan Jung'un ona dönmesini sağlamıştı.
"Seni rahatsız eden durum ne?"
Bayan Jung iç çekerek, bu derdi daha fazla omzunda taşıyamayacağını anladığı için, içinde tuttuğu her şeyi en yakın arkadaşına dökmeye karar verdi. Birine anlatmadığı sürece patlayacağını hissediyordu, insan bir derdini saklar, iki derdini saklar ama en sonunda o biriken dertleri yüzünden anlatmak zorunda gibi hisseder. Belkide duygusuz diye düşündükleri insanların, her derdini kendisine sakladıklarını bilmiyorlar mıydı? Her insanın yüzünde bir maske vardı, o maske kişinin güçlü mü yoksa zayıf mı olduğunu gösterirdi...
"Subin'in babası yüzünden bu aralar başım ağrıyor, er ya da geç her şeyi Subin öğrenecek ve işte o zaman ne yapacağımı bilmiyorum."
Bayan Lim, Bayan Jung'un çenesinden tutarak kendine çevirdi, böylelikle bakışları buluşmuştu.
"Yaşanan hiçbir şeyde senin hatan yok Min Ji. Ne olduysa o pis adam ve onun bitmek bilmeyen istekleri yüzünden oldu."
Min Ji olumlu anlamda kafasını salladığında, içinde ki kötü his hâlâ tükenmemişti. Her ne kadar onun babası hatalı gözükse de o da hatalıydı. Hatayı en baştan Subin'e anlatmayarak yapmıştı ama oğlunun bu yaşta psikolojisinin bozulmasını istemiyordu... Eunha'ya bakarak gülümsedi.
"Sen harika bir arkadaşsın Eun."
Bir bölümün daha sonuna geldik :)
Olaylar yavaş yavaş yerine oturuyor ve kitabın kontrolü tamamen bende, bu demek oluyor ki final bölümü yaklaştı.
Umarım beğenmişsinizdir...