Omzuna dokunan elle, kafasını dizlerinden kaldırarak, elin sahibine bakmıştı Sejun. Ona sıcak gülümsemeyle bakan çocuk, Sejun'un yanına çömelmişti.
"Hey! Neden ağlıyorsun?"
Sejun burnunu çekerek, ifadesiz bir yüzle karşısında ki çocuğa baktı. Sürekli gülümsüyordu, onun yüzünden Sejun'da gülümsemişti.
"Çocuklar beni aralarına almıyor."
Sesi kısık çıktığında, Subin küçük elleriyle Sejun'un gözyaşlarını sildi ve kaşlarını çatarak konuşmaya başladı.
"Onlar aptalsa biz ne yapalım, hem ağlama benimle oynayabilirsin. Hem..."
Subin lafını tamamlamadan, kafasını eğerek yere bakıyordu. Buraya taşınalı birkaç gün olmuştu, o yüzden hiç arkadaş edinememişti...
"Hem ne?"
Sejun dilini şaklatıp adını dahi bilmediği çocuğun, çenesini tutarak kafasını kaldırtmıştı. Subin gözlerini Sejun'un gözlerine sabitleyerek iç çekmişti.
"Hiç arkadaşım yok ve nasıl arkadaş edineceğimide bilmiyorum..."
Sejun gamzeleri gözükecek kadar gülümsediğinde, karşısındakinide gülümsetmişti.
"İstersen arkadaşın olabilirim."
Subin'in gözlerinin içi parladığında ayağa kalkarak yerinde zıplamaya başladı ve sevimli çıkan sesiyle küçük çığlıklar atıyordu. Sejun onun bu haline gülerek ayağa kalktı ve Subin'in elini tutmasıyla, küçüğü zıplamayı keserek, şaşkın bir şekilde bir Sejun'a birde birleşen ellerine bakıyordu.
Subin'in bu tatlı halleri, karşısında ki kişiyi mesh ederken yüzünde güzel bir gülümseme oluşturuyordu.
"O halde sen benim ilk arkadaşımsın."
Subin'in heyecanlı çıkan sesine, sadece baş sallayarak cevap vermişti Sejun.
"Ama..."
Gözlerini kısarak kendisinden büyük olan çocuğa baktığında, Sejun onun aniden değişen ruh haline şaşırmıştı ve ne diyeceğini beklemeye başlamıştı.
"Ben senin adını bilmiyorum."
Dudak büzerek konuşmasını tamamladığında, Sejun'dan alnına bir fiske yemişti. Subin gerileyerek alnını ovaladığında, kaşlarını çatarak 'acıttı' diye söylenmeye başladı. Sejun onun bu söylenmelerine sadece omuz silkmişti.
"Adımı söyleyecektim ama bir yerinde durmadın ki. Tam bir bebek gibisin."
Subin hemen savunma mooduna geçtiğinde, sadece aldığı şey güzel bir kıkırdamaydı.
"Tamam tamam dur artık."
Sejun gülmekten ağrayan karnını ovaladığında, karşısında ki sevimliliği en sonunda susturmuştu. Kendini toparlayarak elini Subin'e uzattı.
"Ben Lim Sejun ama Sejun ve ya hyung de."
Subin Sejun'un uzattığı elini tutarak konuşmuştu.
"Memnun oldum Sejun hyung, ben Jung Subin ama kısaca Subin diyebilirsin."
Konuşmasını bitirip yüzüne gülümseme eklediğinde, Sejun'da gülümsemişti.
"Memnun oldum tatlı bebek."
"Ya..."
Subin sitem ederek konuşarak, Sejun'un göğsüne vurmuştu. Sejun sahte bir şekilde yüzünü buruşturup, eliyle göğsünü tuttu.
"Acıttın."
"İyi olsun."
Kollarını göğsünde birleştirerek Sejun'a bakmaya devam ediyordu. Sejun yarattığı sahte dramanın işe yaramadığını anlayınca, düzelerek birkaç adımda Subin'in yanına geldi.
"Daha ilk günden küsecek misin? Biliyor musun bebekler küser."
Subin bıkkın bir şekilde nefesini dışarı bıraktığında, kafasını olumsuz halde sallayarak Sejun'un koluna girdi.
"Hayır küsmedim bir kere ve küsmemde çünkü bir bebek değilim."
Sejun olumlu anlamda kafa sallayarak, yerde ki topu eline aldı.
"Maça ne dersin?"
Subin ellerini birbirine vurarak olur dedi ve Sejun'un koluna vurarak koşmaya başladı. Bir taraftan da bağırıyordu.
"Sona kalan 1/0 geride başlayacak."
Gülerek sahaya doğru koştuğunda, Sejun topu sıkarak kendi kendine söylendi.
"Haksızlık ama bu..."
Topu düşmemesi için sıkıca kavrayıp, Subin'in peşinden koşmaya başladı. Sahaya girdiği zaman Subin'i yerde ki çimenlerin üstünde uzanırken bulmuştu. Sinsi bir şekilde gülerek topu yere bırakıp, Subin'in üstüne atlamıştı. Subin altta tepinerek üstünde ki hyungunu itmeye çalıştığında, Sejun onun ellerini tutmuştu. İkili birbirlerinin gözlerine baktığında, Subin hareket etmeyi kesmişti.
"Bu arada yaşın kaç?"
Sejun'un aniden gelen sorusuyla, Subin boşluğa düştüğünü hissetti ama soruyu geciktirmeden cevapladı.
"12."
"Hiç göstermiyorsun, bende 16."
Oluşan sessizlik ikilinin de hoşuna gitmemişti, Sejun ayağa kalkarak Subin'inde ayağa kalkmasını sağlamıştı. Subin yerde ki topu eline alarak Sejun'a rekabetçi bir bakış attı.
"Bu maçı ben kazanacağım."
Kendinden emin bir şekilde konuştuğunda, aldığı cevap sadece göreceğiz olduğuydu.
İlk ficim hayırlı uğurlu olsun diyelim. Bu biraz soft olacak çünkü neden olmasın değil mi?
Umarım bu kitap güzel bir şey olur :)