Önceki bölümün ikinci partı gibi düşünün ve sonlarda yine dikkat edin. 😄😅
İyi okumalar...
...
"Hayır ya. Olacak iş mi bu!? Salaksın woo salak!"
San gittikten sonra kendi kendine mırıldanmıştı wooyoung. O güzel anı mahvettiği için çok üzülmüştü ama yine de gururluydu. Sonuçta burnunun öcünü alabilmişti.
Birkaç dakika sonra kendini toparlayarak san'ın gittiği odayı aramaya başlamıştı. İlk odaya baktığında boş olduğunu görüp hızla diğer odaya girmişti ki gördüğü manzara oldukça baştan çıkartıcıydı.
"B-ben yardım... Etmek için.."
=)Devamı diğer bölümde (=
"Hasiktir..."
Wooyoung duyduğu ses ile san'ı hızla ittiğinde ikisi de bakışlarını kapıda şaşkınlıkla onlara bakan seonghwa'ya döndürmüşlerdi.
Wooyoung hızla odadan kaçarken seonghwa şok içinde san'a bakıyordu. San ise hiç bir şey olmamış gibi kalan düğmeleri iliklemiş ve gömleğini düzeltmişti.
"San? Az önce ne oldu? "
San kendinden emin bir şekilde ona doğru yürüdüğünde karşısına gelerek durdu.
"Ne gördüysen o hyung."
Seonghwa'nın yüzünde alaylı bir gülüş doğarken san bu gülüşün nedenini tabiki tahmin ediyordu.
"Ben sana..."
"Ben sana dememdim mi? 'Belki senin için geliyordur' diye?"
San seonghwa yerine konuştuğında seonghwa bilmiş bir edaya bürünmüştü.
"Ne oldu choi san?"
San ellerini pantolonun cebine sokarak seonghwa'nın devam etmesini bekledi.
"Yoksa?"
"Yok öyle birşey."
San bir anda ciddi moduna bürünüp seonghwa'yı geçerek kolidora geçtiğinde seonghwa'da peşine takılmıştı.
"O zaman gördüklerim?"
"Bir anlıktı."
San ne kadar 'gelmeseydin iyi olacaktı.' diye düşünse de şu an kimseye bir şey diyemezdi, dememeliydi. Duygularından emin olmadan harekete geçmek istemiyordu ki en doğru yol da buydu.
O andan sonra parti alanını san ve wooyoung'un öpüştüğü dedikodusu yayılmıştı. Nasıl mı? İkisinin dudakları da kızarık olması ve wooyoung'un san'ın peşine gitmesi bu dedikodunun yayılmasına neden olmuştu.
Partinin sonuna kadar gerekli olmadığı sürece asla konuşmamışlardı wooyoung ve san. Aralarındaki çekimin farkındaydı ikiside ki parti boyunca bakışmışlardı.
"Seni eve bırakayım young-ah."
Wooyoung diğerlerine el sallayarak san'ın yanına gelirken diğerleri de oldukça şüphelenmeye başlamışlardı bu ikiliden. Onlar gittikten sonra wooyoung da san'ın arabasına binerek onlarda orayı terk etmişlerdi.
Arabadaki sessizlik öyle derin ve öyle rahatsız ediciydi ki ikisi de bir konuşma başlatmaya çalışıyorlardı ama pek de başarabildikleri söylenemezdi.
"Neden yunho ile böyle bir oyuna girdiniz?"
San sonunda partinin başından beridir merak ettiği soruyu sorarak derin bir nefes vermişti. Wooyoung ise gelen soru karşısında bir süre duraksamış sonunda aklına, diline gelen cevabı söylemişti.
"Ben istedim. Böyle olmasını."
San biraz şaşkınlıkla 'neden?' diye sorduğunda wooyoung bu sorunun cevabını uzun uzun düşümmeye başladı.
Gerçekten neden onun partneri olmak istemişti ki?
"Bilmiyorum. Sadece o günki davranışının bedelini ödetecektim sana ama iş planladığım gibi gitmedi doğrusu."
San wooyoung'un bu cevabına kahkaha ile gülmeye başladığında wooyoung başını ona çevirip ona baktı.
İçki yüzünden hafif kızarmış yüzü, gömleğinin yakasındaki ilk iki düğmenin açık olması ve hafif dağılmış saçlarıyla oldukça baştan çıkartıcı görünüyordu.
Wooyoung bu görüntü karşısında derin bir şekilde yutkunduktan sonra gülüşünü izlemeye devam etti. Tam o anda gözü gamzesine takılmıştı.
"Çok güzel"
Mırıldandığı şeyi san duyduğunda gülmeyi keserek wooyoung'a baktığında göz göze geldiler. San hemen gözlerini kaçırıp yola baktığında gözlerini birkaç kez kapatıp açmıştı. Kalbinin bu kadar hızlanması ve onu tekrardan öpme isteği normal miydi?
Uzun bir yolculuğun sonunda san wooyoung'un istediği yerde arabayı durdurmuş ve ona dönmüştü.
"Teşekkür ederim bu gün için. Okulda soran olursa felan ayrıldık dersin."
Wooyoung başını olumlu anlamda sallarken san hafif bir tebessüm ederek önüne dönmüştü.
"San."
San bakışlarını wooyoung'a çevirdiğinde yine ve yeniden göz göze gelmişlerdi.
"Son bir şey yapabilirmiyim?"
San başını olumlu anlamda salladıktan sonra wooyoung hemen ona yaklaşarak dudaklarını dudaklarına bastırmıştı. San da bunu bekliyormuş gibi karşılık verdiğinde derin bir öpüşmenin ortasında bulmuşlardı kendilerini.
San, bu dudakları bugün den sonra nasıl bulabileceğini düşünürken, wooyoung da, duygularında emin olmanın ilk adımını atmış ve ondan etkilendiğini kabul etmişti.
Wooyoung sonunda ayrıldığında hemen arabadan inmiş 'bu günü unutalım.' dedikten sonra koşarak binasına girmişti. San ise koltuğunda geri yaslanmış elini kalbinin üzerine koymuş ve wooyoung'un eşsiz dudaklarını düşünüyordu.
"O eşsiz dudaklarını nasıl unutabilirim ki jung wooyoung."
...
Ben geldim. 😄😄
Umarım beğenmişsinizdir...
Aslında şuan kitabın gidişatı hakkında bir fikrim yok 😅 yakın bi zamanda gidişatı belirleyeceğim ama merak etmeyin 😊
Gidişat ve kurgu ile ilgili yorumlarda bulunursanız bana çok yardımcı olmuş olursunuz. 😄😄
Neyse uzatmadan kaçıyorum.
Okuyanlara teşekkür ediyorum. 😚
İyiki varsınız 😘
30.01.21