-Timeskip 3 gün sonra yazardan anlatım-
Bakugou; "Anne bir sakin olur mus-"
Mitsuki; "Reşit olmadan sex yaptığınız için mi, Midoriya hamile kaldığı için mi yoksa bize hiçbir şey demediğiniz için mi sinirlensem bilmiyorum!"
Bakugou; "Size söyledim aslında-"
Mitsuki; "Kes. Aptal mısınız? O bebeğe bakabileceğinizi düşünüyor muydunuz? Ha? Ne zaman bize söyleyecektiniz?! Her şeyi geçiyorum. Lan sizin yaşınız 18 ne sexi?!!!"
Masaru; "Hayatım sakin ol, onlar da hatalarının farkındalar-"
Mitsuki; "Hatalarının farkındalarsa neden düzeltmeye çalışmadılar?! Evlenmeden önce çocuk sahibi olmak mı? Ciddi misiniz ya siz?!"
Inko; "İzuku... Seni böyle yetiştirmedim ben."
Midoriya; "Özür dilerim..."
Bakugou; "Anne lütfen iki dakika sus be. Bir dinlesen bizi!"
Mitsuki; "Anlat, anlat. Bakalım neymiş bahaneniz."
Midoriya; "B-bahane falan değil!"
Masaru; "Katsuki. Gidin. Şimdi yeterince konuştuk. Yarın lütfen, 'herkes' sakin olsun. Hepimiz sinirli ve üzgünüz. Ama en çok çocukların özellikle Midoriyanın üzülüp sinirlendiğini biliyorsunuz. Bu kolay bir şey değil. Çocuklar elbet bir şey düşünüp böyle bir şeye karar vermişlerdir. Yarın hepinizden sakin olup bağırmadan konuşmanızı istiyorum. Ya da... Yarın değil, haftaya daha uygun olur sizin için. Illa belirli bir günde gelmek zorunda değilsiniz. Kendinizi ne zaman iyi hissederseniz o zaman gelin."
Masaru da biliyordu, şimdi konuşmaları hiçbir işe yaramayacaktı, çocukların araları iyi değildi. Bu bariz bir şekilde belliydi. Herkesin dinlenmeye ihtiyacı vardı. Herkes yorulmuştu.
Katsuki oturduğu yerden doğruldu, hâlâ ameliyatın acılarını hisseden sevgilisine destek olup kaldırmak istedi, Midoriya onu ret eder gibi hemen ayağa kalktı, annesinin yanına yürüdü. Belli ki Inko bunu beklemiyordu, bir Katsukiye bir oğluna baktı. Katsuki hala havada olan elini kendine çekti Inkoya gülümsedi ve hızlıca evden çıktı. Katsuki de üzülüyordu. Belki de en çok üzülen oydu. Sevgilisi üç gündür kendisinden kaçıyordu, onunla konuşmayı bırakın aynı odada bile olmak istemiyordu. Katsukinin suçu neydi ki?
'Benden nefret ediyor.' düşündü Katsuki, haklıydı belki. Sevgisi nefrete mi dönüşmüştü Midoriyanın?
Midoriya annesinin göğsüne koydu başını, hâlâ Bakugouların evinde olduğunu umursamadı, sessiz sessiz ağladı. Inko elini oğlunun beline yerleştirdi, ona destek olarak hemen yanda olan evlerine götürdü. Onların eve girmesini izleyen Katsukiden habersiz.
Eve adım atar atmaz Izukusu odasına yürüdü, her adımında gözyaşı dökerek. Inko ne yapması gerektiğini bilmiyordu, ne demeliydi? Aralarını ne bozmuştu?
Soracak çok şeyi vardı...'Neden böyle davranıyorum?'
'Ondan nefret ediyor gibi davranıyorum.'
'Neyim var benim...'
İzuku düşünceler arasında boğulurken henüz eve varmış Katsuki sendeleyerek odaya girdi, her yer İzuku gibi kokuyordu, Katsuki uzun zamandan sonra yalnız yatmanın verdiği boşlukla kendini yatağa attı, sağa sola döndü yine de uyuyamadı, sinirle ayağa kalkıp banyoya girdi üç gündür banyo yapmamıştı. Evde hiçbir ses yoktu. Sanki binadaki tek kişi oydu. Katsuki sevgilisini arzuluyordu, onu kolları arasına alıp saçını öpmek istiyordu, kafasını iki yana salladı şimdilik bunları düşünmek istemiyordu, sevgilisinin zamana ihtiyacı vardı. Kısa bir duş alıp çıktı, sıcak suyun verdiği mayışmayla yatağa girdi,
'Bir şeyler eksik...' eksik sevgilisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Guns and Roses •BakuDeku
Roman d'amour⋆Paralel evrenlere inanır mısınız? •smut, angst, marriage, omegaverse •tamamlandı