7

592 119 71
                                        

hyunjin ile buluşmamızdan bir hafta geçtikten sonra evde öylece pencereden dışarıyı seyrederken telefonum çaldı.

"seungmin!" arayan beklediğim gibi hyunjin'di, fakat telefonu açar açmaz heyecanlı sesini duymayı beklemiyordum.

"hey, bir sorun mu var?"

"sana bir şey anlatmam gerek, müsait misin?"

sesindeki sabırsızlığı alabiliyordum, ona müsait olmadığımı söylesem bile kabul etmeyip anlatacağından emindim.

"evet müsaitim."

"pekala, beş dakikaya geliyorum."

telefonu kapatıp pencerenin önünde beş dakika boyunca onu bekledim, altıncı dakikada evin önünde belirdi.

"eve altı dakikada geldin bu arada," odama geçerken onu omzundan hafifçe ittirerek odama girmesini sağladım. "uyum sağlayamayacaksan sayılar hakkında kesin konuşmamalısın."

yatağıma oturup bana baktı ve güldü.
"sen de bu uyumsuzluğuma uyum sağla o hâlde, çünkü bunu hep yapacağım."

hafifçe gülüp yanına oturdum ve bir şey demeyerek onun anlatmasını bekledim, ne anlatacağını gerçekten merak etmiştim. bunu anladı ve konuşmaya başladı.

"pekala, öncelikle şunu söylemeliyim ki bunu ilk defa yaşadım ve gerçekten çok garip hissettim, ama hoşuma gitmediğini de söyleyemem."

meraklı gözlerle ona bakmaya devam ettim, ne yaşamış olabilirdi ki?
bunun üzerine hafif kızarmış yanaklarıyla bana baktı.

"seungmin, ben, rüyamda bir çocukla öpüştüğümü gördüm."

duyduklarım anında içimdeki her bir hücreyi döverken ne diyeceğimi bilemiyordum. böyle bir şey söyleyeceği aklımın ucundan bile geçmezdi. ama söylemişti bir kere, üstelik hoşuna gittiğini de.

"seungmin?"

tepki vermeyişim üzerine endişeli gözlerini yüzümde gezdirdi.

"seungmin bir şey söyler misin lütfen.."

"kimi öpüyordun?"

sorabildiğim tek soru, dudaklarımdan çıkabilen tek kelimeler buydu. beynim başka bir şey düşünmeme izin vermiyordu sanki.

hyunjin bu soru üzerine hafifçe geri çekildi, bir elini ensesine attı ve başını hafifçe eğdi.

"b-bilmiyorum, yüzünü hatırlamıyorum."

bu his de neydi böyle? niye tüm kitaplarım yanmış gibi, tüm güzel şeyler bana bir anda zıtlaşmış gibi hissediyordum? niye karşımda duran hyunjin'e baktığımda acı bir tat beliriyordu ağzımda ve niye önceden yüzünü saatlerce incelemek isterken şimdi bir saniye bakmak bile bana zarar veriyordu?

diyecek bir şey yoktu dilimde, ya da hiçbiri kullanılmak istemiyordu, bilmiyordum. ama bu halim hyunjin'in dikkatini çekmişti.

"seungmin, bu kötü bir şey mi?"

başımı hafifçe sallarken gözümü kapattım. gerçekten konuşamıyordum sanki, hiçbir şey görmek istemiyordum.

ama görüyordum, ayrıca duyuyordum da.

"buna kötü bir gözle bakmayacağını düşünmüştüm. s-seni farklı sanmıştım seungmin, ama anlaşılan iğreniyorsun şimdi benden, gözünde iğrenç birine dönüştüm değil mi? ama bu iğrenç bir şey d-değil."

hyunjin ayağa kalkmış dolu gözleri hayal kırıklığıyla parlarken ona aksini söylemek istedim, ona kötü gözle bakmadığımı ve onun iğrenç biri olmadığını söylemek istedim. fakat başaramadım, çünkü tam konuşmaya çalışırken hızla odamdan çıktı ve evden ayrıldı. kalbim anlamadığım bir şekilde acıyordu ve bunun geçmesi için küçükken yaptığım şeyi yaptım ve uyudum. o gün rüyamda hyunjin'i görmem ise bana hayatın ironik bir davranışıydı.

lilac | hyunmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin