Harry bilincini kazandığında kendini küçük bir odada,tek kişilik bir yatakta bulmuştu.Odanın duvarları bordo boyalıydı,kahveengi,küçük giysi dolabı ve kahverengi çalışma masası dışında oda boştu.
Yoldaşlık ya da Bakanlık tarafından yakalanmıştı.Hangisi olduğundan emin değildi ama ister Yoldaşlık tarafından ister Bakanlık tarafından yakalanmış olsun kendisini bulmayı beklediği en son yer sıcak bir odadaydı.Harry daha çok zindanlarda olmayı bekliyordu ya da Azkaban'da Ruh Emicilerin yanında.Bu kötü muameleyle karşılaşmamasının tek nedeni kimliğinin açığa çıkmış olmasıydı muhtemelen.Çoğunluk büyük kurtarıcılarının(!) zarar görmemesini istiyor ve Harry'nin kandırıldığını sanıyor olmalıydı.Harry içlerinde hala beynini kullanan birkaç kişinin buna inanmadıklarını ve onu öldürmek istediklerini biliyordu.Harry onların haksız olduğunu söyleyemezdi.Haklılardı,hemde sonuna kadar.Harry onların sevdiklerini acımasızca katletmiş ve çoğu zaman bundan büyük bir zevk almıştı,Harry'den nefret etmek ve onu yok etmek istemek onların en doğal hakkıydı.Harry'nin de hayatında değer verdiği ve deli gibi bağlı olduğu insanlar vardı ve asla onların zarar görmesine izin vermezdi.Burda olması da buna en büyük kanıt değil miydi zaten?Durum kendi için bile böyleyken sevdikleri acımasızca Harry tarafından ellerinden alınmış olan insanların Harry'e nefret beslemesi,öldürmek istemesi fazlasıyla doğaldı.Elbette onlara hak vermesi,ona zarar vermelerine izin vereceği anlamına gelmiyordu.Buna cesaret edenleri acılı bir ölümle buluşturmaktan zerre çekinmez ya da pişman olmazdı ama onların hissettiği duyguyu anladığını itiraf ediyordu,onları anlıyordu.Harry uzandığı yataktan yavaşça doğrulup beyaz yatak başlığına yaslanarak bulunduğu odanın kapısının açılacağı zamanı ve içeriye kimin ya da kimlerin gireceğini sakin bir şekilde beklemeye başlamıştı.Bu arada üzerini kontrol edip çoktan farkında olduğu gerçeği bir kez daha teyit etmişti.Asasını almışlardı.Harry bu odadan asasız bir şekilde kolayca çıkardı.Hatta birçok kişiyi de etkisiz hale getirebilirdi ama tüm yaptıklarına rağmen buradan kaçamayabilirdi.Çünkü nerede olduğunu bilmiyordu,odanın dışında kaç kişinin kendisine saldırmaya hazır bir şekilde beklediğini bilmiyordu ve bunların dışında asasız büyü yapmakta onu yorgun düşürür ve direncinin azalmasına neden olurdu.Bu yüzden şimdilik sakin bir şekilde bekleyerek bundan sonra neler olacağını gözlemlemeli ve en uygun zamanda da buradan kaçıp evine,ailesine dönmeliydi.
Harry'nin yokluğunda Voldemort'un sakin ve mantıklı olmasını,Lucius ile Bellatrix'in ise çok fazla zarar görmemesini ummaktan başka çaresi yoktu.Ama Harry'de çok iyi biliyordu Voldemort'un Lucius ve Bellatrix'in yanında Harry'i göremeyince vereceği tepkiyi ve Harry'i buluncaya kadar Büyücü Dünyasını gerçek anlamda kan gölüne çevirip herkese cehennemi yaşatacağını.
Yoldaşlık ve Bakanlık bu vahşete hazırlıklı olsa iyi olurdu çünkü Büyücü Dünyasını oldukça kanlı bir savaş beklemekteydi.Harry'i düşüncelerinden ayıran bulunduğu odanın kapısının açılması ve içeri sırayla Sirius Black,Arthur Weasley,turuncu saçlarından dolayı Harry onu nerede görse tanırdı,ve tek göz Moddy'nin girmesi olmuştu.Black ve Weasley Harry'e resmen sevgi dolu gözlerle ve büyük bir merakla bakıyorlardı,Moddy ise hakettiği gibi nefret ve kin dolu bakışlarını dikmişti üzerine.Moddy haklıydı,Harry'nin hak ettiği nefret ve öfkeydi,sevgi değil.Neredeyse Voldemort kadar acımasız ve kötü birine sevgiyle bakarak gerçekten ne yapmaya çalışıyordu Black ve Weasley ikilisi?
Odaya giren 3 kişi bir süre sessiz kalarak karşılarında bulunan genç çocuğu incelemişlerdi.3'lüden sessizliği bozan Moddy olmuş ve sert bir şekilde Harry ile konuşmaya başlamıştı.
"Görüyorum ki sonunda(!) uyanmışsın.Dumbledore uzun bir süredir senin uyanmanı ve seninle konuşmayı bekliyor.Şimdi seni onun yanına götüreceğiz.Sakın kaçmaya,birilerine,özellikle Dumbledore'a zarar vermeye kalkışma yoksa seni öldürmekte bir saniye tereddüt etmem ve seni ait olduğun ve hakettiğin yere cehenneme saniyesinde gönderirim."
Harry Moddy'nin sözlerine karşılık sadece aşağılayıcı bir şekilde gülümsemeyi tercih etmişti,kendine fazlasıyla güvenen,karşı tarafın ona hiçbir şekilde zarar veremeyeceğinin bilincinde olan bir insan gibi gülümsemişti.Bunu fark eden Moddy ise olabilirmiş gibi daha büyük bir nefret ve öfkeyle bakmıştı karşısındaki genç çocuğa.
Sirius ise Moddy'nin kaba tavrına karşılık homurdanarak hala daha yatakta oturmaya devam eden Harry'e dönerek oldukça sevecen ve ılımlı bir şekilde konuşmaya başlamıştı Harry ile,Moddy'nin aksine.James'e fazlasıyla benzeyen,yıllar önce kucağında sevgiyle tuttuğu,oyunlar oynadığı,öldüğünü düşündüğü zaman kahrolduğu küçük Harry'sine karşı sert davranması hiçbir şekilde mümkün değildi zaten."Moddy'i ve kabalığını görmezden gel lütfen,Harry.Bir süredir senin uyanmanı bekliyorduk,Dumbledore sen uyandığın zaman hemen seninle görüşmek istediğinden seni bekliyor.Bu arada yaralarını merak etme,onları iyi bir şifacıya tedavi ettirdik,şükürler olsun ki ciddi bir şeyin yokmuş.Hadi bir an önce gidelim önce Dumbledore ile konuş sonra ise seninle tanışmayı ve konuşmayı sabırsızlıkla bekleyen anne babanla."
Harry Sirius'un sözlerine karşılık olarak yine sessiz kalmıştı ama bu sefer Moddy'e yaptığının aksine oturduğu yataktan kalkarak Sirius'un yanına gitmişti.Moddy çocuğun ve Sirius'un bu hallerine homurdanmakla yetinmişti,Arthur ise hala sessizdi.4'lü önde Moddy olmak üzere odadan hızlı sayılan adımlarla çıkmışlardı.
Harry krem renkli duvar kağıtlarıyla kaplı küçük koridordan geçtikten sonra merdivenlerden aşağıya inmiş ve merdivenin hemen karşısında bulunan büyük kahverengi kapıyı Moddy'nin saygılı bir şekilde çalıp içeri girmesini izlemişti.Moddy'in ardından odaya kendisi,Sirius ve Arthur'da girmişti.Tahmin ettiği gibi odada yalnızca Dumbledore vardı ve ona mavi gözleri ışıldayarak bakıyordu.Harry onun bu hâline homurdanmak istese de ifadesiz kalmayı başarmıştı.Çalışma odası olduğunu tahmin ettiği odaya kahverengi hakimdi,Voldemort'un çalışma odasının aksine.Harry şu an bu oda yerine,Voldemort'un çalışma odasında,onun yanında olabilmek için her şeyini verirdi.Harry Dumledore'un masasının önündeki rahat,kahverengi koltukları eliyle işaret etmesinin üzerine sakince işaret ettiği koltuğa rahatça oturmuş ve karşısındaki yaşlı bunağın ne yumurtlayacağını biraz merak ve itiraf etmekten hiç hoşlanmasa da biraz tedirginlikle beklemeye başlamıştı.
"Öncelikle hoş geldin Harry.Çok uzun bir aradan sonra senin yaşadığını öğrenmek bizi ne denli mutlu etti tahmin dahi edemezsin.Sana ulaşmak için çeşitli planlar yaptık yaşadığını öğrenir öğrenmez ama büyük bir mucize yaşandı ve bu riskli planların hiçbirinin uygulanmasına gerek kalmadan sen bir şekilde buraya,yanımıza geldin."
Dumbledore'un sözlerinin devam etmesine engel olan Harry'nin soğuk ve oldukça kontrollü bir ses tonuyla konuşmaya başlaması olmuştu.Sözleri buz gibi soğuk olmasına rağmen sesi oldukça nazikti.
"Benim karşınızda bulunmamı sağlayan mucize değil,benim için önemli olan insanları sizden koruma ve kurtarma isteğimdir.Bu konuda bir anlaşalım önce.Burada olmamın nedeni benden bir şeyler bekliyor ya da istiyor olmanız haksız mıyım?Aksi takdirde çoktan en iyi ihtimalle Azkaban'da Ruh Emicilerin yanında olurdum ya da çoktan ölmüş olurdum.Bu gereksiz ve benim için oldukça sıkıcı olan konuşmayı daha fazla uzatmayın ve benden ne istediğinizi bir an söyleyin.Ve böylelikle bende bir an önce sizi reddedeyim ve asıl kaderimle yüzleşeyim.Ama söylemeliyim ki beni alarak çok büyük bir hata yaptınız,Büyücü Dünyasını gerçekten çok karanlık ve kanlı günler bekliyor,bunları büyük ihtimalle göremeyeceğim ama umarım,hiç sanmıyorum ama buna hazırlıklıdır Yoldaşlığın ve Bakanlık Dumbledore."
•Sonunda yeni bölümle karşınızdayım.Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur?
Harry'nin Dumbledore karşı olan tavrı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Harry ve anne babası nihayet diğer bölümde karşılaşacaklar,bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?Karşılaşmaları nasıl olmalı sizce?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark Prince/Askıda
Fanfiction•Oyunun başlaması için gece bekleniyordu getireceklerinden habersiz. •Kehanetler yok sayılmamalı. ☆Hikaye askıdadır,yeni bölümlerin ne zaman geleceği belli değildir.