Fotoğrafta Duru ve Ulaş var.
İyi okumalar...
Ulaş
Nefesimi dışarıya üfleyip çıkan buharı izlerken iliklerime kadar titriyordum. Hava çok soğuktu, geldiğimi Duru'ya 10 dakika önce söylememe rağmen hâlâ onu bekliyordum ve donmak üzereydim. Soğuk havalarla aram hiç iyi değildi, çok çabuk üşürdüm ve ısınmam saatlerimi alırdı.
Bir aşağı bir yukarı yürüyerek ısınmaya çalışırken arkamda adım seslerini duymamla duraksamıştım. Adım sesleri bana doğru yaklaşırken çok geçmeden onun sesini de duymuştum.
"Ulaş?"
Yüzüme samimi bir gülüş yayılırken arkamı döndüm ve onu inceledim. Evinin hemen önünde buluşmak istememiştim, onu bir alt sokağa çağırmıştım. Maksimum 3 dakikalık bir mesafeydi ve Duru, bu 3 dakikalık mesafede en az benim kadar donmuş görünüyordu. Kızaran burnuna dünya üzerindeki en sevimli şeymiş gibi bakıyordum.
Kendimi bakmaktan alıkoyup da konuşamadığımı ancak fark etmiştim. Bir şey söylememe kalmadan Duru, konuya girdi.
"Konuşmak istediğin konu nedir?"
"Gel, oturalım." dedikten sonra parmaklarımı dirseğine sarmış ve biraz ilerideki banklara oturmuştuk. Duru, üşüyen ellerini bacaklarına sıkıştırıp yanımda tir tir titrerken nedense benim üşümem geçmişti. Soğuk havaya alışmış olabilirdim. Tabii bir de mantıksız bir seçenek de vardı. Duru'nun varlığı...
Kendi kendime güldükten sonra başımı Duru'ya çevirdim. Merakla beni bekliyordu. En son konuşmak istediğimde yaşadıklarımız hem onun hem de benim üzerimde kötü bir etkiye sebep olmuştu. Daha kötü ne konuşabiliriz ki diye düşündüğüne neredeyse emindim.
"Kötü bir fikirdi." diye mırıldandıktan sonra kafamı iki yana salladım. Duru'nun kaşlarını çatıp bakışlarını yüzümde gezdirdiğini hissetmiştim. Gözlerimi gözlerine çevirdiğimde tam da tahmin ettiğim gibi, bakışlarını yakalamıştım.
"Senden uzak durmak kötü bir fikirdi."
"Kendin için yapman gerekeni yaptın."
"Duru, inan bana senin hayatından çıkmak kendim için yapabileceğim en kötü şeymiş." Duru, duraksarken gözlerini gözlerimden çekti ve önüne döndü. Ben de gözlerimi onun yüzünde gezdirmeyi bırakıp uzaktaki kalabalığa gözlerimi dikmiştim. Ellerimi birleştirip konuşmaya devam ettim.
"Olgun değilim ben. Acılarımla yüzleşmek yerine onlardan kaçmayı tercih ederim, onları uzaklaştırabildiğim kadar uzaklaştırırım. Tolga da benim canımı çok yaktı. Onu ve onunla ilgili herkesi uzaklaştırmak en iyi çözüm olur diye düşündüm."
Konuşmayı kesip sessizliğe gömüldüm. Gerçekten o an düşündüğüm en iyi çözüm buydu. Tolga canımı yakmıştı ve bana yaşattıklarını hatırlamak dahi istemiyordum. Duru ise... Bana farklı bir yönümü göstermişti. Bir şeyleri içime atmaya o kadar alışmıştım ki bunca yıldır taşımaktan kaçındığım yük bir anda beni bulmuştu. Artık hiçbir şeyi anlatamıyordum. Anlattıklarım ise hissettiklerimin yanında hiçbir şeydi.
Tolga'yı Duru'nun yanında görmeye, ikisinin konuşmasına hâlâ katlanamıyordum. Ve bu yüzden Duru'nun kalbini kıracak şeyler söylerim diye çok korkmuştum. Ama Tolga onunla konuşurken benim ondan uzak durmaya çalışmam benim için daha katlanılmazdı. Buraya tüm bu saçmalığa son vermeye gelmiştim.
"Meğer senin yokluğun Tolga'nın varlığından daha çok acıtıyormuş."
Tepkisine bakmak için başımı ona doğru çevirdiğimde gözlerimiz buluşmuştu. Hafif açılmış gözleriyle gözlerime bakıyordu. "Uzatmak istemiyorum daha fazla. Yine eskisi gibi olma şansımız var mı? Beni affedebilecek misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAN KARAKTER | Texting
Short StoryUlaş: Hani sen bana ilk mesajında demiştin ya Ulaş: Dizi, film ve kitaplarda herkesin sevdiği yan karakterler gibisin diye Ulaş: O zamanlar bu benim için bir iltifattı Ulaş: Ama şimdi değil Ulaş: Kendime neyi yediremediğimi sormuştun Ulaş: İşte bunu...