11|oyun

1.6K 123 33
                                    

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Güneş dün gecenin soğukluğunu rağmen parıldayarak açmıştı yeni güne kendini. Jeon evi kötü havasını koruyordu. Güneş bile bu saatten sonra onları ısıtamazdı. Birilerinin fedakarlık yapması gerekiyordu eskiye dönmek için. Peki bu kim olacaktı?

Jimin belirsizliğe açtı gözlerini. Kötü hissediyordu kendini. Vücudu tutulmuştu ve bu hareket etmesini zorlaştırıyordu. Yattığı yerden doğruldu ve gözlerini etrafta gezdirdi.

Jungkook'u camın ardından kendisine bakarken yakaladı. Elinde olan , acı olduğunu tahmin ettiği, kahvesiyle duygusuzca kendisine bakıyordu.

Jimin bu bakışı hak edecek ne yaptığını bilmiyordu. Bildiği tek şey ona güvenmek ve yıllardır gömdüğü duyguları ortaya çıkardığı için ona olan kızgınlığıydı.

Ama bu kızgınlığı birkaç gün sürerdi. Jimin nefret beslemek nedir bilmezdi. Yapamazdı o kötü kötü bakmayı yada aklından intikam planları geçiremezdi. O sadece sessiz kalarak yaşardı sinirini ve belki de ağlayarak.

Ama bu siniri hepsinden farklıydı. Hayatını altüst eden bir adam vardı şimdi karşısında. Jimin ona boyun eğemezdi. Ondan nefret etmek istemiyordu ama sevemiyordu da. Kalmıştı arafta, çıkamıyordu.

Jimin daha fazla bakmadı ona. Ayağa kalktı ve yattığı yeri topladı. Bir eş gibi davranması gerekiyordu. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Annesi ve halası ona öğretmemişti ki! Yemek yapmayı bilmezdi, temizlik yapmayı bilmezdi, ev insanı olmayı ise hiç bilmezdi. Onun hayatı çalışarak geçmişti. Şimdi kendini bir boşlukta gibi hissediyordu.

Elinde ki eşyalar ile kapıyı açıp içeriye girdi. Elindekileri yatağa koyup banyo olduğunu düşündüğü odaya ilerledi. Kendine gelmesi için elini yüzünü yıkadı. Soğuk suyu defalarca kez yüzüne vurmuştu. Sonra yüzünü kurulayıp odaya tekrar döndü.

Jungkook'u bir arama yaparken bulmuştu. Saate baktı, öğlen saati çoktan yaklaşmıştı. Jungkook bu saatten sonra işe gitmez diye düşündü Jimin. Onu boşverek odanın ortasında bulunan tekli koltuğa oturdu. Kendini yeni kalkmasına rağmen yorgun hissediyordu.

"Kalk hadi. Aşağıya inmemiz gerek." Dedi alfa.

Jimin onu onaylamış ve ayağa kalkarak onu takip etmişti. Jungkook telefonla konuşmaya devam ediyordu. Varlığı umrunda bile değildi. Dün akşam hiç yaşanmamış gibi eskiye dönmüştü alfa. Tek odağı ablası olan hayatına...

Aşağıya indiklerinde hoş bir karşılama olmamıştı onlar için. Aile üyeleri onlar geldiğinde susmuş ve kendi işleriyle uğraşmaya başlamıştı.

Jimin gözleriyle abisini aramıştı. Ama yoktu. Hamile olan abisi mutfakta olmalıydı. Bu evin bir omegası olarak işini yapıyordu. Aile üyelerine hizmet ediyordu.

"Ben abimin yanına gidiyorum." Diye fısıldadı Jimin. Bir onay beklemiyordu sadece alfanın haberi olması gerektiğini düşünmüştü.

Arkasına dönüp seslerin geldiği mutfağa gitti. Tahmin ettiği gibi abisi kahvaltıyı hazırlıyordu.

Hiç düşünmeden abisinin yanına gidip elinde olan işi almıştı.

"Hyung, senin dinlenmen gerekiyordu.", Dedi hafif azarlar tonda.

"Ne o? Umrunda mıyım yoksa?"

"Elbette Hyung, o nasıl söz? Sen umrunda olan tek kişisin."

"Bu yüzden mi bir alfayı ailene karşı daha üstün tuttun?"

"Hyung-"

"Gösterin bittiyse eğer gidebilirsin. Yemek bekleyen insanlar var bu evde. Dün bir açıklama gereği bile duymadığınız insanlar, hatırladın mı?"

Love A StrangerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin