16|gerçekler

1.7K 122 29
                                    

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

"Bekle, bekle, bekle! Siz severek evlenmediniz öyle değil mi? Tanrım! Hangi akılda teklifini kabul edersin ki?"

Jennie duyduğu hikaye sonrasın da çıldıracağını hissetmişti. Jimin'in ağzından çıkan her kelime kendini kötü hissetmesine sebep oluyordu. Sebebi basitti ; arkadaşı acı çekerken o hiçbir şey yapmamıştı.

Jimin kaldığı yerden devam etti anlatmaya. Öğle yemeğinden sonra Jennie ile konuşmaya karar vermişti ve şimdi akşam saatlerine yaklaşıyorlardı. Jimin hiçbir anıyı kaçırmadan anlatıyordu Jennie ve Lisa'ya.

Jennie onun ailesiydi. Ondan bir şeyler saklamak, bunu yapamazdı. Ona yalan söylemek veya gerçekleri saklamak ona göre çok zordu. Bu yüzden Jennie'den hiçbir anını saklamazdı.

"Bu cidden-"

Doğru kelimeyi bulmak o an için çok zordu
Ne söylese bu arkadaşının kalbisini daha fazla kıracaktı. Ama bir şeyler söylemese içi içini yiyecekti.

"Sinirlendiğini biliyorum." Jimin kollarını açıp ona sarıldığında mırıldanmıştı.

"Ama bize kızma olur mu? Yakında bitecek ve eski günlere geri döneceğiz." Jimin arkadaşının saçını okşayıp onu rahatlatmaya çalışıyordu. Çünkü biliyordu, onun için bir alfayı bile öldürebilirdi.

Aralarında ki bağın basit bir arkadaşlık olduğunu düşünmüyordu Jimin. Gerçek dost, ruh eşi gibi onlara uymayan sıfatlarda söylemek istemiyordu. Onlar iki kişilik bir aileydi. Birbirlerinin annesi, babası ve kardeşiydi. Onlar için uygun sıfat buydu. Aile.

"Sen üzülme istiyorum Jimin."

"Beni üzerse onu üzerim Jen, biliyorsun."

"Yapmayacağını ikimizde biliyoruz. Kandırma kendini." Diye sahte bir sinirle kızıp arkadaşından ayrılmıştı.

"Dün gece ki kabus hakkında konuşalım şimdi. O gerçekten Jungkook muydu?"

"Ah! Aklım çok karışık. O çok değişmiş, büyümüş ve olgunlaşmış. Ama benim tanıdığım alfa bir bebekten farkı yoktu. Hep okul hakkında mızmızlanarak dert yandığını hatırlıyorum. Ama şimdi ki Jungkook... Çok farklı. "

"Jimin." Diye seslendi Lisa ilgiyi kendine çekmek için. Jimin ona döndüğünde konuşmaya başladı.

"Jungkook lise sona geçtikten beş ay sonra ailesini kaybetti. Onu olgunlaştıran bu oldu. Anlattıklarına bakılırsa o alfa Jungkook olma ihtimali çok yüksek. Onunla en kısa zaman da konuşup gerçekleri açığa çıkarın. İkinizin de üzülmesini istemiyorum."
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Jungkook şirkette ki toplantılara odaklanamıyordu. Aklı hâlâ evde olmadığını bildiği Jimin'deydi. Onu özlemiş miydi? Bilmiyordu, sadece onu görmek ve iyi olduğu bilmek istiyordu. Jimin'i o hâle getirenin ne olduğunu bilmek istiyordu.

Açıkçası Jungkook, Jimin'e olan hislerini kaybetmemişti. Belki bu yüzden kendisinden defalarca kez nefret etmişti ama kalbine söz geçiremiyordu. Yoksa geçirebilir miydi?

Eğer Jimin burada olsaydı bu aptal söze koca bir kahkaha atardı. Ne demek kalbine söz geçiremezdi. Bu saçmalıktan ibaretti. Aşık olacağımız insanları kendimiz seçerdik. Yanlış yada doğru kişi olsun,onu biz seçerdik. Kalbe söz geçirmek belki sanıldığı kadar zor değildi. Belki de sadece insanlar bununla uğraşmayacak kadar kendini kaybetmişti. Doğru cevabı vermek zordu. İnsanlar zoru sevmez ,ondan kaçmayı düşünürdü.

"Bay Jeon?"

"Evet?"

"Efendim birkaç imza lazım yeni belgeler için."

Love A StrangerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin