7

136 16 156
                                    

Jeonghan, dördünü de cehenneme kısacık tek bir büyüyü söyleyerek bir parmak şıklatmayla getirdiğinde, Mingyu ve Wonwoo bu adamdan korkmaya başlamıştı. Dino bile, sadece ikisi için iksir hazırlamak zorunda kalmıştı. Ama Jeonghan tek bir hamleyle dördünü de cehennemin derinliklerine getirebilmişti.

"Çok güçlü olmalı."

Wonwoo, Mingyu'ya gözlerini kocaman büyütmüş bakarken, dudaklarını öne uzatarak konuştu. Biraz ürkmüştü ve bir açıklama bekliyordu.

"İyi hissediyor musun?"

Mingyu gözlerini Wonwoo'nun gözlerinden ayırmadan konuştu. Ondan başka bir şeye bakamıyordu.

"İyiyim Mingyu. Başım bile ağrımıyor artık. Gerçekten iyiyim. İndir beni."

Wonwoo Mingyu'nun kucağında o kadar tatlı görünüyordu ki, Mingyu güldüğünü farketmedi bile. Başını biraz eğip Wonwoo'nun alt dudağını dudakları arasına aldı. Wonwoo, öpüşüne karşılık verirken, ortamda iki kişinin daha olması ikisinin de yanaklarını pembeleştirmişti. Sadece ufak bir temas olsa da Minghao ve Dino dışında hiçkimsenin yanında bu tarz yakınlıklarını ortaya dökmemişlerdi. Ama kaybetme korkusu Mingyu'nun Wonwoo'yu yere ayaklarının üstüne bırakmasına bile engel oluyordu şuan da.

"Kendinize gelin. Bu oda sadece Seungcheol ve benim. Tahtlarımıza bakın! Burası bize ait! Tanrım! Kime diyorum ben?"

Seungcheol gülüşüne engel olamadı. Jeonghan'ın odalarını sahiplenmiş olması, ona çok sevimli gelmişti.

Mingyu ve Wonwoo'nun dudakları ayrıldı, Mingyu Wonwoo'yu yere indirdi. İkisi de az önce bir suç işlemiş gibi utanarak başlarını eğdiler.

Jeonghan artık açıklama yapması gerektiğini hissetti. Yaptığı şeyi duyduklarında, onu öldürebilme ihtimallerine karşılık Seungcheol'ün yanına yaklaştı.

"Wonwoo'ydu değil mi? Sende Mingyu'sun. Şöyle bir durum oldu ki çocuklar, ben Wonwoo'ya dönüştürme büyüsü yaptım az önce. Başka bir çözüm yolu yoktu. O an yapabileceğim tek şey buydu."

Mingyu, Wonwoo ve Seungcheol aynı anda şaşkınlıkla Jeonghan'a döndüler. Jeonghan tatlı olmaya çalışarak ve gülümseyerek Seungcheol'ün elini tuttu. Onu bu ikisine yem etmeyecekti heralde. Gerekirse güçlü Seungcheol'ü ikisini de pataklardı. Ya da kendisi büyülerine başvurmak zorunda kalacaktı.

Mingyu söylenilen şeylere bir müddet anlam veremedi. Wonwoo'yu kurtarmak için neye dönüşmesine mi izin vermişti? Cennette dönüştürme büyüleri yasaklı büyüler olarak geçiyordu. Sebebi için birçok meleğin, insana dönüşme büyüsü yaptığından ötürü şeklinde dedikodular vardı.

O sırada Wonwoo, aklına gelen şeyle korkarak kanatlarını açtı. Çoğu yaratığın kanadı yoktu ve olan olsa bile meleklerden çok daha farklı şekilde oluyordu. Ama kendi kanatları hala aynıydı.

"Kanatların aynı görünüyor. Çünkü henüz dönüşümün tamamlanmadı. Dönüşüm için sana büyünün devamını da uygulamam gerekiyor. Tabi hemen değil, hemen yaparsam ölürsün. Ama ayaklarının üstünde durabildiğine göre yarın sabah yapabiliriz gibi duruyor. "

Jeonghan sanki az önce ölme ihtimali ile ilgili konuşmamış gibi tekrar gülümsemeye başladı. Bir yandan da gözlerini hızlıca kırpıyordu.

"Tam olarak ne tür bir canlıya dönüşmesini sağlayacaksın?"

Mingyu öfkeyle söylendi. Wonwoo kanatlarını kontrol etmeyi bıraktı. Onları kaybetme korkusu neredeyse nefessiz bırakmıştı Wonwoo'yu.

"Başka bir yolu yok muydu? Ben melek olmayı bile beceremiyorum."

ESSENCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin