"ellerim susabilir, bir gün gelir de.
ölümüm belki de kendi elimden olur.
bir şiir yarım kalır, turuncu bir güz günü bölünür.
bir şeyler hep tamamlanmamış olarak durur."
--Ahmet Erhan—————————
Ay sonu buluşmasının ertesi günü uyandığında Jungkook kendine hiç olmadığı kadar sinirliydi.
Sinirliydi çünkü kontrolü tamamen kaybetmişti. Arkadaşlarının yanında Jimin'e karşı kaba davranmış, yine onların yanında Jaesung'la tartışmış ve gecenin devamında eski arkadaşıyla arasında geçen konuşma esnasında ona nasıl da hiçbir şeyin umduğu gibi gitmeyip tüm yaşananların onu ne kadar kırdığını belli etmişti. Halbuki en başından beri planı onu hiç tanımıyor gibi davranmaktı ve şimdi zihni biraz daha berrakken düşündüğünde bu planın kusurlarını apaçık görebiliyordu. Jimin'i daha önce görmemiş ve onunla ilk defa karşılaşıyormuş gibi yapması demek, devamında onunla arasında bir tanışıklığın, ileride belki de basit dahi olsa bir arkadaşlığın oluşabileceğinin kapısını da aralık bırakması demekti -ki bu hiçbir zaman istediği bir şey olmamıştı, ileride olacak da değildi. O gece planlarının suya düşüp onu savunmasız bırakmasıyla elinde kalan tek seçeneği uygulamak zorunda kalmış, ona olan negatif duygularını saklamadan hareket etmişti.
Jimin'e olan, özellikle de belirgin bir şekilde düşmanlık içeren o davranışından sonra ona yönelik uyarıyı veren Yoongi olsa dahi sadece onun değil, diğerlerinin de gözlerindeki hayal kırıklığı ve kafa karışıklığı ile dolu ifadeleri fark edebilmişti az çok. Bu onun normal hali değildi, daha önce birçok yabancı ile Jungkook'un ilk etkileşimini görme imkanları olmuşken bu davranışının akıllarda soru işareti yaratacağından ve kaçınmaya çalıştığı meseleleri açılmaya zorlayacağından emindi. Dün gece tek sorununun Taehyung olduğunu düşünmüşse dahi şimdi tüm arkadaşlarının Taehyung'la aynı cephede olduğundan şüphesi yoktu.
Böyle durumlarda hep yaptığı şeyi yaptı o da. Tatil gününü arkadaşlarıyla iletişim halinde değil, ailesinin yanına gidip gündüzünü ve gecesini orada kalarak geçirdi. Telefonunu kapatarak dış dünyayı etkisiz hale getirmek kolaydı, açtıktan sonra nerede olduğunu merak eden mesajlarla bir şekilde başa çıkmak da. Zor olan onlarla yüz yüze geldiğinde ne olacağını, ertesi gün stüdyoya gittiğinde onu neyin bekleyeceğini bilmeden gününü geçirmekti.
Ailesinin yanına gelmek ve onlarla vakit geçirmek Jungkook'a iyi gelmişti başlangıçta. Çocukluk evinin henüz girişinden etrafını dört bir yandan saran çiçek kokuları, annesinin ve babasının gövdesini kaplayan kolları ve her yerden yayılan tanıdıklık hissi temiz, ferah bir nefes gibiydi onun için. Birkaç sene önce taşındığı evin statikliği, hiçbir şeyin değişmeyip bıraktığı gibi duruyor olması, dinamik hayatının, devamlı elinden gidenlerin yanında varlığını korumaya devam ederek onu kısa bir süreliğine dahi olsa gerçeklikten soyutlayan minik bir balon oluşturmuş, onu da içine alarak kulaklarını ve gözlerini rahatsızlık verici şeylere karşı kapatmıştı sanki.
Anne ve babasıyla sohbet etmiş, onların tatlı atışmalarını gülerek izlemişti gün boyu. Busan'ın basketbol takımı olan Busan KT Sonicboom'un büyük taraftarlarından biri olan babası, annesi yemek hazırlarken onu yanına oturtmuş, o sırada televizyonda gösterilen maçlardan birini onunla beraber izlemeye zorlamıştı. Takımın hiçbir zaman çok iyi olduğunu hatırlamıyordu Jungkook, sadece o henüz yedi yaşlarındayken Kore Basketbol Ligi'ni birinci bitirdiğini ve o maçı babasıyla beraber basketbol sahasında izlediklerini hatırlıyordu çok net bir şekilde. Üzerinde üstüne oldukça büyük gelen siyah, beyaz ve kırmızı renkli forması vardı ve kendi aynı renklerdeki formasını giyen babasıyla oldukça uyumlulardı. Maç sonrasında kalabalıktan sıyrılarak birlikte en sevdikleri noodle mekanına gitmiş, annelerine de onun favori yemeğini alarak evde kendi çaplarında küçük bir kutlama yapmışlardı. Basketbol veya herhangi bir spor umrunda olmasa dahi Jungkook'un, babasıyla vakit geçirmeyi sevdiği için hoşuna giden ve aklında kalan bir gün olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paint me , jikook
FanfictionHayatında yolunda gitmeyen her şeyi silip yeni, temiz bir sayfa açmak için çok zaman harcamıştı Jungkook, çok çabalamıştı. Kendini baştan yaratmış, yepyeni bir insan olup çıkmıştı. Şimdiyse bunlara sebep olan, hikayesinin ana kahramanı gelip açtığı...