2. bembeyaz olacak unutulmuşluğum

3.7K 411 311
                                    

"hava soğudu -kasımın son günleri-
kar yağacak, bembeyaz olacak unutulmuşluğum."
--Edip Cansever

—————————

Duygularını anlamaya çalışmak hiç bu kadar zor olmamıştı Jungkook için daha önce.

Heyecanlanmadığını söylemek düpedüz bir aldatmaca olurdu, dolayısıyla bunu inkar edip kendine dünyanın en bariz yalanını söyleyecek değildi ancak bu heyecan daha önce deneyimlediği hiçbir heyecana, hatta bunu ileri götürürse hiçbir duyguya benzemiyordu. Kalbinde çıktığını hissettiği yangın, hücreleri boyunca yayılıp tüm vücudunda etkisini gösterirken uzuvları hareket etmenin ne olduğunu unutmuş gibi orada dikilip ona bakmasını fısıldıyordu biraz daha. Aradan geçen dört sene tabii ki Jimin'e yaramıştı, bu konuda şaşırmadığını söylemesi de kendine söyleyeceği yalanlardan bir başkası olurdu yalnızca, ancak onun biraz daha güzelleşmesi mümkünmüş gibi gelmemişti Jungkook'a daha önce. Yanıldığını gösteren her şeyse gün gibi karşısında duruyordu şimdi.

Üniversitedeyken boyattığı ve onda hiç kimsede durmadığı kadar doğal duran sarı saçları gitmiş, taktığı şapkaya rağmen kendini belli eden kuzgun siyahı saçları gelmişti tekrar. Soğuk havadan pembeleşmiş olan burnunun ucuna doğru düşen kalın çerçeveli gözlüğünü parmağının ucuyla yukarı itiyor, Yoongi'nin söylediği bir şeye kafasını sallıyordu ciddi bir yüzle.

Üzerinde uzun, siyah bir palto vardı, içine boğazlı, koyu yeşil bir kazak giymiş, ayaklarına ucu sivri olan siyah botlar geçirmişti. Son görüştükleri zamandan bu yana kilo vermiş gibi duruyordu. Yanakları eriyip biraz daha çökmüş, çene çizgisi biraz daha sertleşmişti. Kızarmış dudakları hiç olmadığı kadar tanıdıktı Jungkook'a. Başını iki yana sallarken zorlukla ayırdı gözlerini eskiden sevdiği çocuktan -adamdan. Dikkatini önündeki birkaç gün önce görüştüğü müşterilerinden birinin istediği dövmeyi çizmeye çalıştığı defterine vermeye çalıştı.

Stüdyosunu ilk açtığında insanlar onu önceki çalıştığı stüdyodaki çalışmalarıyla az çok tanıyor sayılırlardı. Üniversitenin birinci sınıfındayken sevdiği bir bilgisayar oyununda aynı takımda olduğu Namjoon isimli biriyle tanışmıştı ve iyi bir ikili olmuşlardı birlikte. Oyun sırasında konuşurlarken Jungkook ne iş yaptığını sorduğunda Namjoon dövme sanatçısı olduğunu söylemişti ona, Jungkook'sa dövme yaptırmanın ve birine dövme yapmanın en büyük isteklerinden biri olduğunu. Namjoon ondan dört yaş büyüktü yalnızca ve Jungkook'un şansına Busan'daki en büyük dövme stüdyosunun sahibi ta kendisiydi, isterse yanına gelebilirdi bir gün ve elbette istediği dövmeyi yapabilirdi Namjoon onun için. Jungkook hemen ertesi gün gelmek üzere sözleşmişti bile konuşmayı bitirdiklerinde. Vakit kaybetmek istemiyordu. Yeni kişiliği bunu yapıyordu artık, ertelemiyordu, tereddüt etmiyordu. Fırsatları kolluyordu ve yakaladığında üzerine atlıyordu anında. Bunun da bir gün meyvelerini toplayacağından emindi.

Ertesi gün stüdyoya gittiğinde Namjoon karşılamıştı onu. Başarılı bir dövme sanatçısı olmasının yanı sıra vücudunda çok dövme taşımıyordu büyük olan, sanatı sevdiğini, ancak henüz vücudunu doldurmak istemediğini söylüyordu. Anlaşılabilir sayılırdı, diğer taraftan Jungkook vücudunda hiçbir boşluk kalmasın istiyordu. Namjoon'dan isteyeceği dövmeye karar vermemişti, merak ettiği başka bir şey vardı aklında aslında. Kendine dövme yapabilir miydi, bunun için neler gerekiyordu ve o kendi kendine hiç dövme yapmış mıydı? Birlikte mutfakta yaptıkları kahvelerinden içerlerken Namjoon ona eğer eline güveniyorsa elbette yapabileceğini söylemişti, çok bir şey gerekiyor da sayılmazdı ancak resimle arası iyi miydi ki böyle bir şeye girişiyordu? Elbette yapacağı dövme sadece bir yazı da olabilirdi fakat konuşma şekline bakılırsa basit bir yazıdan fazlasına niyetlenir gibi bir hali vardı Jungkook'un. Jungkook ona yıllardır resim çizmekte olduğunu söylemişti, eline güveniyordu ve hayal gücüne de.

paint me , jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin