𝓸𝓷 𝓫𝓲𝓻𝓲𝓷𝓬𝓲 𝓰𝓾̈𝓷

1K 111 92
                                    

On günlük sevgilimden ayrılmış olmanın aşk acısını çekmem ne kadar mantıklıydı bilmiyordum ama şu an tamamen bununla meşguldüm.

Üstüme giydiğim -ve beni bebek gibi gösteren- pembe şortlu pijama takımımla yatağımda yatıyor, aptal bir gençlik dizisi izleyip somurtuyordum. Bu gün dışarı çıkmak gibi bir niyetim yoktu. Her ne kadar buradaki son on günüm kalmış olsa da bütün gün yatmayı düşünüyordum.

Taehyung'a hala o kadar çok sinirliydim ki dudaklarımı dişleyip duruyordum hatırladıkça. Gerçekten git dediğimde gitmemiş olması gerektiğini bilmiyor muydu? Öylesine demiştim, aklı yerinde bir insan nasıl böyle düşünür takıldığı kızı bırakıp -numaradan- bir kıza yürümeye giderdi.

Gözlerim uyumak için kapanmaya yeltenirken telefonuma gelen bildirimle açıldı. Yukarıda gördüğüm isim bana bugün ilk kez mesaj atmıyordu.

Kimden: Taehyung
evinizin önündeyim
lütfen biraz konuşabilir miyiz?

Derin bir nefes verdim. Üstümü değiştirmeye bile gerek duymadan yatağımdan kalkmış, annemin çoktan sızıp kaldığı salonu geçmek için odamdan çıkmıştım.

Annem beklediğim gibi koltukta uyuya kalmıştı. Onun bu hallerine alışık olduğumdan sadece derin bir nefes çektim. Artık üzülmüyor, sinirlenmiyor sadece boşveriyordum.

Evin dış kapısını açıp dışarıya çıktığımda Taehyung direkt gözüme çarpmıştı.

Evimin karşı kaldırımına oturmuş, öylece kapıya bakıyordu. Beni görmesiyle ise ayaklanması bir oldu.

Altında asker yeşili bir şort, üstünde ise bol beyaz bir tişört vardı. "Jen," dedi bana doğru gelirken. Yüzümdeki hoşnutsuz ifadeyle biraz ilerlediğimde bahçe kapımın önünde konuşuyorduk.

"Özür dilerim." dedi önce bana bakarak "Anlaşmamınız bitmesini istemiyorum. Hadi devam edelim.".

O an aptal bir küçük çocuk gibi omuzumu silktim. Verebileceğim en saçma tepki olduğunu biliyordum ama sinirim geçmemişti ve onu görmek istemiyordum. Belki birkaç gün onu görmesem sakinleşirdim ama bunun için zamanım yoktu ve düşününce çok kötü hissediyordum.

"Hayır." dedim ve arkamı dönmek için yeltendim ama beni tuttu. Çektiğimiz dramatik sahne başka şartlar altında olsaydık beni fazlasıyla güldürürdü bunu biliyordum. Sadece şu an bunu düşünecek modda değildim.

"Bari kendini dışlama." dedi bana bakarken. İçimden ne kadar yakışıklı bir çocuk diye beynimde yankılanan düşünceleri engellemeye çalışıyordum. Yine de akmış mavi saçlarla bile ultra yakışıklı görünen Kim Taehyung dikkatimi dağıtıyordu. "Jimin'in evinde toplanıyoruz sen de gel, beni umursamasan da olur.".

"Niye sürekli bir yerlerde toplanıyoruz?" diye homurdanmıştım.

"Ne bileyim." dedi omuz silkerek. Sonra ise birden ifadesini yumuşattı ve o güzel gözleri beklentiyle bana baktı "Gelecek misin?".

Aslında gitmeyi düşünmüyordum. Jisoo ve Chaeyoung da beni sabahtan beri çağırıp duruyordu ve gitmeyeceğim konusunda kararlıydım. Yine de Kim Taehyung karşısınızda size öyle bakarken ona hayır demek imkansız gibiydi.

"Evet." dedim ilgisizce. "İyi," dedi yüzüne bir gülümseme ilişirken "Ben seni burada bekliyorum. Giyinmeni yani.".

"Seninle gelmeyeceğim ki," dedim somurtkan bir ifadeyle. Muhtemelen biri bana böyle baksa sinirlerim bozulurdu. "Taksiye bineceğim.".

"Ne gerek var Jennie." dedi bana bakan Taehyung. Bıkkın tavrını gizlemeye çalışıyordu. "Seninle gelmek istemiyorum." dedim kollarımı göğsümün altında birleştirirken.

20 days || taennie.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin