𝓼𝓮𝓴𝓲𝔃𝓲𝓷𝓬𝓲 𝓰𝓾̈𝓷

876 98 207
                                    

bu bölüm hikayenin diğer bölümlerine göre biraz uzun oldu, eğer sıkıldıysanız söyleyin ve ben de bölümleri yine 1,5-2k arasında yazayım

eğer yorum yaparsanız çok çok sevinirim çünkü okurken çok eğleniyorum

iyi okumalarrr

Kim Taehyung'ın bu geçtiğimiz dört yılda bana hissettirdiği duygular listesi bayağı uzundu.

Öncelikle ona ve o sevgililerine ne zaman baksam içim büyük bir kıskançlıkla dolardı. Onun kızlarla gülüşüp durması neden o kızlar değilim ki diye düşünmemi sağlardı hep. O kızlar olmak o kadar çok isterdim ki saatlerce o ve sevgililerini izlemek beni kahrederdi.

Şimdi de Kim Taehyung içimdeki kıskançlık dürtüsünü dışarı çıkartmayı başarmıştı. Fakat bu kıskançlık biraz farklıydı bu sefer. Onunla oldukları için diğer kızları kıskanmıyordum. Resmen Kim Taehyung hayatımda gördüğüm en yakışıklı insan olduğu için onun güzelliğini kıskanıyordum.

Bu akşam bir barda sahne alacaklarından dolayı mekanın açılmasına bir saat kala akor ve sıfır bilgimin olduğu ses kontrol işlerini yapıyorlardı. Biz sadece bir şeyler içip onları bekleriz diye düşünmüştük fakat ben gerçekten gözlerimi bir saniye bile Taehyung'tan çekemiyordum. Üstündeki siyah tişört ve Burberry desenli gömlekle o kadar hoştu ki... Onun gibi esmer birine mavi saçın nasıl yakıştığını da anlamıyordum. Resmen özel bir insandı da her şey üstünde bu kadar iyi duruyordu.

"Hey Jennie! Alo.".

Lisa'nın bana seslendiğini duymamla oraya döndüğümde bunun için bir süredir çabaladığını anlamam uzun sürmedi. Gitarını amfiye bağlayan Taehyung'ı izlemekle o kadar meşguldüm ki duymamış olmalıydım.

"Ne demiştin?" diye sormam diğerlerinin gülmesini sağlarken Lisa "Sence de bu kulüp baya büyük değil mi?" diye tekrarladı sorusunu "Burada çalabilmeleri çok iyi.".

Daha sahneye çıkmamış Jimin hafifçe kıkırdadığında ilgiyi üstüne çekmişti. "Ne oldu?" diyen Jisoo'ya karşı Jimin kafasını iki yana salladı "Bir şey olduğu yok.". Eğer dudaklarını birbirine bastırıp gülmemek için bu kadar çabalamasa belki de ona inanırdık. "Niye kimse bir şey söylemiyor?" diye söylenen Jisoo bunu Chaeyoung'a bir gönderme olarak yaptığında Chae bizi takmıyordu.

Jimin "İyi olduğumuz için değil," dedi hafifçe doğrularak "İyiyiz ama burada çalmamızın nedeni tanıdıklar. Bazıları bazılarını yakından tanıyor da.".

Namjoon ve Seokjin buna kıkırdarken sorarcasına suratlarına bakıyordum çünkü üçü de bana dönmüştü. "Ne?" diye sorduğumda sadece omuz silkmekle yetindiler.

"Park Jimin, buraya teşrif etmeyi düşünüyor musunuz?". Jungkook mikrofondan Jimin'e seslendiğinde Jimin kafasını olumlu anlamda salladı ve masadaki birayı kafasına diktikten sonra yanlarına gitti.

Seokjin, Namjoon ve Jisoo oynadıkları kart oyununa dönerken "Kim kimi yakından tanıyor?" diye sordum tekrardan ama onlar biraz öncekinin aksine bilmemezlikten geldi.

İçeriye giren dört kız şu an burası kapalı olsa da girebildiğine göre önemli birileri olmalıydı. Girişe döndüğümde gözlerim yavaşça ilk en baştakini, sonra ise diğer üçünü süzdü. Güzel kızlardı, neden buradalardı?

En önden yürüyen yani kumral saçlı olan güzel, beyaz bir elbise giymişti. İncecik kız çok hoş gözüküyordu ve onları nedense izliyordum. Kızlar barmene bir poşet uzattıktan sonra masaların olduğu tarafa, yani bize doğru geldiler. Benim dışımda kimse onları seyretmese de kızlardan kırmızı saçlı olan "Selam Chaeyoung," diyerek Chae'ye selam verince herkesin dikkati onlara dönmüştü.

20 days || taennie.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin