Bir annenin sevgisizliği ile büyüdüm ben, her odaya kilitlenişimde biraz daha sustum,sustum, sustum. Konuşmayı unuttum. Sevgiyi,annesizliği, hayatın tüm güzelliğini unuttum. Kendi hayal dünyamda mutlu olmaya çalıştım, orda beni her zaman koruyup kollayan, seven bir adam vardı. Ben hayal dünyamda özgür bir kızdım.boyun eğmeyen hep mutlu olan bir kız...
......
Yine karanlık, kitlenmiş soğuk bir odadayım. Duvara yaslandım ve gözlerimi kapattım, milyonlarca kez karanlık bir odaya kapatılsam yine de korkacaktım, tıpkı şu an korktuğum için titrememin başladığı gibi. 24 yaşındayım ama hiçbir şey yapamıyorum, çünkü ben dışarıya bile çıkamıyordum. Telefonum, hayatım bana yardım edebilecek tek bir kişi bile yok. Aklımda bu evden kaçmak için planlar yapıyordum ama kapıdaki korumalar bana engel oluyordu, onlar olmasaydı şimdi burada bu halde olmazdım. Üvey annemin telefonunu birkaç kez almıştım ama her seferinde yakalandığım için tam 4 gün aç ve susuz karanlık odada kilitli kalmıştım. Şimdi kaç saat veya gün kilitli kalacağımı bilmiyordum ama her zamanki gibi güzel hayaller kurmaya başladım. Benim de hayata tutunma yolum buydu..
"İri bir el bana elini uzatıp tebessüm ediyordu,çok güzel bir gülüşü vardı ve bana gülüyordu
-"hadi gel gidelim" dediğinde sesindeki merhametlik kalbimi okşadı. Elimi uzattım , sıcak elleriyle soğuk elimi tutup beni kaldırdı
-nereye gideceğiz? Dediğimde yürümeyi bıraktı ve bana döndü, gözlerime baktı. Uzun,uzun...
-"senin mutlu olacağın her yere gideceğiz" deyip elimi bırakmadan yürümeye başladı. Benim mutlu olmam için üvey annemden uzak olmam yetecekti. Onsuz her yer çok huzurlu olacağı için mutlu da olacaktım."
"haydi çık, oğluma yemek hazırla" o kadının sesini duymamla hemen gözlerimi açtım, kadın hayalimi kurmama bile izin vermiyordu. Yavaşça yerimden kalktım ve tamam dercesine başımı salladım. Ona bakmadan odadan çıktım, önce salona geldim ve üvey kardeşimin önünde durdum, o da 20 yaşındaydı, babam zamanında iki kişiyi birden idare ediyordu kısacası.
Ellerimi kaldırıp ne yemek istediğini sordum, işaret dili çok az biliyordu benimle öğrenmişti o da. Bana da eve gelen özel bir hoca öğretmişti, kağıtlara her ne kadar bana yardım etmesini söylesem de içinde vicdan olmadığı için bana sadece ders verip gidiyordu
-"seni yemek isterim fıstık" ima ettiği şeyle ondan bir adım uzaklaştım. Kendisi eğer onunla birlikte olursam bana bolca para verip bu evden gitmemi sağlayacağını söylüyordu, ben bu evde ölecek dahi olsam asla onunla birlikte olmazdım. Başımı sabır dercesine sallayıp salondan çıktım. Evde yemek yapmak için bir çalışan vardı ama üvey annem bu eve girip çıkan herkesi kendisi gibi kalpsiz,merhametsiz setçiği için kimse bana yardım etmiyordu. Bugün çalışan olmadığı için yemekleri ben yapacaktım. Babam bir holding sahibi, kısacası onlar çok zengin ben değil.
Ben hiçbir şeye sahip değildim, annem öldüğü zaman 7 yaşındaydım 7 yaşımdan beri şunu anlamıştım aslında aile anneydi, anne olmayınca saçında bir el, başını yaslayacağın bir omuz, o aile sıcaklığı, alıştığın o anne yemeği olmuyordu.Arkamda hissettiğim nefesle korkarak başımı çevirdim, Ali yani üvey kardeşim ellerini tezgaha yaslayıp bana doğru eğildi.
-"gerçekten buradan kurtulmak istemiyor musun fıstığım? Bir gece tek... sonra özgür olacaksın. Sana her konuda yardımcı olacağım kimse seni bulamaya-"
Yüzüne tokat attım ve onu ittim, elimi kaldırıp hırsla hareket ettirdim
-"bir daha bu konuyu açarsan,çok kötü olur"
Anlamayan bir şekilde elime baktığını gördüğümde çekmeceden bıçak çıkardım ve ona doğru tuttum, babalarımız aynıydı bunu bile düşünmüyordu,o kadar ahlaksız biriydi ki öz kardeşi olsa bile bunları söyleyeceğini düşünüyordum.