...
Schiller'in bir sözü vardı. "Sevgi birliğe, bencillik yalnızlığa götürür" diye. Aslında haklıymış Schiller. Bunu daha önce bilmesem de dün gece öğrenmiştim. Montumun önünü iliklerken bir yandan da dün geceyi düşünüyordum.
Ne mi olmuştu dün gece? Aslında hiç bir şey ama arka planda çok şey...
"İnci çok pardon çok özür dileriz. Gerçekten bir anda oldu." Elim ayağım birbirine girmişti. Ne İnci'ye bakabiliyordum ne de Asaf'a.
"Sorun yok. Sevgili değil misiniz siz? Hem ben alışkınım." Eliyle mutfağın dışını gösterdi. "İki çocuk nasıl oldu sanıyorsunuz?" dedi gülerek. "Keşke mutfağım bu görüntüye maruz kalmasaydı ama olsun gözü şenlenmiştir. Daha fazlasını gördüğü zamanlarda olmuştu."
Yutkundum.
"Eşinle neden ayrıldınız?" diye sordum. Daha sonra ekledim. "Tabi senin için sorun yaratmayacaksa anlatmayabilirsin."
"Sorun değil." dedi.
O sırada Asaf bana yaklaşmış ve kulağıma doğru eğilmişti. "Yavrum ben içeriye geçiyorum." dedi. Ardından doğrulup İnci'ye baktı. "Hem çocuklar yalnız. Siz burada konuşun ben onların yanında durayım."
Başımla onu onayladım. Hala yüzüne bakamıyordum. Asaf'tan değil de İnci'den utandığım için bir an önce evden kaçarcasına gitmek istiyordum.
"Teşekkür ederim," dedi. Asaf mutfaktan çıkmadan önce tam onun yanına gelmişken devam etti. "Asaf bey."
İnci, Asaf'ın mutfaktan çıkmasını fırsat bilerek yanıma gelmiş ve sırtını tezgaha yaslamıştı. "Ne sormuştun?"
Kaşlarım çatıldı. "İki dakika önce sorduğum soruyu mu unuttun?"
"Hayır," dedi tebessüm ederek. "Sadece tekrardan sormanı istedim."
"Neden ayrıldığınızı sormuştum."
"Detaya girmeden yüzeysel anlatacağım. Biz onunla üniversitede ile tanışmıştık. Evlendik. Çocuklarımız oldu. Ama üç ay önce boşandık. Bizimkisi anlaşmalı bir boşanmaydı. " dedi bana dönerek. "Ama her şey o gece oldu. Bencildim ben sadece kendim düşünürdüm. Ne çocuklarımı ne de onu. Ben bir tek onu ve kendimi düşünürdüm. Bizim evliliğimizi benim bencilliğim bitirdi. Ama pişman değilim."
"O dediğin kişi eşin değilse eğer kim? O gece diye bahsettiğin gece ne oldu?"
"O gece," diye başladı cümlesine. "Eski sevgilime ait sakladığım ne varsa onun bulduğu geceydi. Yirmi yaşımdaydım. Şu an ise yirmi dokuz. Dokuz yıl önce ki yaşadığım o büyük aşk. İlk aşkımdı. Ben de onun ilk aşkıydım." Ağlamaya başlamasıyla kolumu omzuna dolayıp onu kendime çekmem bir olmuştu. "İlklerimi yaşadığım adam. İlkimi yaşadığım gibi keşke sonumu da onunla yaşasaydım."
Bu dokuz yıldır aynı kişiye aşık olmak değil birine saplanmaktı. Onu takıntı haline mi getirmişti?
"O adamla o kadar güzel şeyler yaşadım ki sana anlatamam belki bunları ama bil ki sadece bir kere sadece bir kere dudaklarımı dudaklarıyla buluştursaydım her şey eskisi gibi devam edecekti. Keşke şu an onu öpebilsem ama öpemem. Beni iter kendinden uzaklaştırır çünkü ona ihanet ettim."
"Ne yaptın?" diye sordum korkarak.
"Sarhoştum Ecmel, sarhoştum." dedi kafasını göğsümden kaldırarak. "En yakın arkadaşıyla yattım." Gözlerim şaşkınlıktan büyüdü. "Bakma bana öyle, beni kınayarak bakma. Kıskanmıştım. Gözüm dönmüştü. İçerek unutmaya çalıştım. Sadece o gece unuttum ben onu sonra bir daha unutamadım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN
Teen Fiction"Bu gidişlerimin bir gün dönüşü olmayacak. Biliyorsun değil mi?" Başımı sağa yatırıp böyle yapmaması için yalvaran gözlerle bakmaya başladım. "Askerim ben Ecmel. Bu yola benimle beraber gireceksen eğer beni bu şekilde kabul et. Çünkü vatanım uğruna...