"Ecmel,"
Daldığım yerden kafamı kaldırarak karşımda oturan kadına baktım. Neydi bunun adı? Hatırladım. Rümeysa'ydı.
"Efendim?" diye sordum tek kaşımı kaldırarak.
"Dalgınsın, iyi misin?"
Kafamı aşağı yukarı sallayarak geçiştirdim onu.
Herkes kahvaltıyı yapmış şimdi ise sohbet ediyorlardı. Sohbetlerine katılamıyordum. Çünkü aklım notta kalmıştı. Nasıl buraya geldiğimi bile bilmiyordum.
"Ecmel, sen ne düşünüyorsun?"
Dönüp soruyu soran kişiye baktım. Yusuf muydu bu?
"N-Ne?" diye ağzımda geveledim.
"Dün geceki hasta hakkında ne düşünüyorsun? Sen ve o adam gittikten sonra askerler almaya geldi. Polise teslim edilecekmiş. Asker, ne alaka?"
Yusuf, dedikodu kazanı mısın sen, ne bu sorular?
"O esnada onlar oradaydı. O yüzden onları alıp karakola götürmeleri hiç de tuhaf bir durum değil."
Gülümseyerek sağ dirseğini masaya yaslayarak sağ elini yanağına koydu. "Sevgilin mi?" dedi ağzını yaya yaya.
"Arkadaşım."
Gözlerini devirdi. "Hıı, inandım inandım tamam."
"İnanıp inanmaman benim hiç umurumda değil, Yusuf."
Telefonu tam elime alacağım sırada Rümeysa çığlık atmış ve bir anda ağlamaya başlamıştı. Elindeki telefon masaya düştüğünde gözüm kaymıştı. Bir gazete haberi okuyordu. Tekrardan Rümeysa'ya baktığım da göz yaşlarını siliyordu.
Tüm herkes başına toplanmış Rümeysa'ya ne olduğunu soruyordu. Elimi uzatıp masanın üzerinde duran telefonu aldım.
Ne öğrenmişti de yıkılmıştı?
Gözlerimi ekrana kaydırarak haberi okumaya başladım.
Geçtiğimiz yıl büyük bir projeye yatırım yapan Ferhat S. (53) genç nişanlısı olan Yeşim T. 'u boğarak öldürdü. Cinayetin nedeni kıskançlık. "Nişanlıma aşıktım. Çok seviyordum onu...!" diyen Ferhat S. namusunu temizlediğini söyledi.
Kanım dondu.
Başım dönüyordu. Doğru muydu, bu?
Nasıl, nasıl öldürmüştü gencecik kızı?
Annem gibi huzur kokuyorsun, abla.
Ölmüştü. Daha dün gece başını göğsüme koyup annesi gibi koktuğumu söyleyen gencecik kız, ölmüştü.
Yetmiş üç yaşında demişti, bilerek. Belki elli üç derse onu kurtarmam diye mi korkmuştu gencecik kız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN
Teen Fiction"Bu gidişlerimin bir gün dönüşü olmayacak. Biliyorsun değil mi?" Başımı sağa yatırıp böyle yapmaması için yalvaran gözlerle bakmaya başladım. "Askerim ben Ecmel. Bu yola benimle beraber gireceksen eğer beni bu şekilde kabul et. Çünkü vatanım uğruna...