SON NEFES-7

55 3 2
                                    

Perdeleri güneş yıpratır çocuk. Kızları ise babaları...

"Derin hayatımdaki tüm sabahların çoğu seni uyandırmaya çalışarak geçti ve artık bunun için uğraşmayacağım. Kısa yollarla seni uyandıracağım artık." diye bir vızıldama vardı kulağımda. Daha gözümü bile açmamışken soğuk suyu suratımı döktü Ada. Ufak bir şok geçirdikten sonra üstüne atlayarak yatağımın yanında duran bardağı alıp içindeki suyu Adanın suratına döktüm. "Bu adil değil." dedi gülerek. "Senin uyuyan bir insanı su dökerek uyandırman adil ama." dedim ellerimi Adanın yumuşacık yanaklarına koyarak. "Hadi hazırlan Alper 20 dakikaya kapıdaymış. Mesaj attı." dedi yine o Anlamlı sırıtışı yaparak. "Telefonumu neden kurcaladığı sorabilir miyim acaba bayan ajan?" dedim gülerek. "Senin telefonunda ilgilenmiyorum canım mesajı bana atmış kıskanma lütfen." dedi. Bende omuz silkerek konuşmaya son verdim. Zaten saçlarım ıslanmıştı ve onları kurutmam gerekti. Saçımı hafif kuruttuktan sonra yanaklarıma hafif pudra sürdüm. Koyu renk yırtık kotumu giydikten sonra siyah kazağımı üstüme geçirdim. Hava dengesiz ilerliyordu. Bir güneş çıkıyor bi yağmur yağıyor sonra kar yağıyordu. Deri ceketimi aldım ve ayakkabımı da alıp odamdan dışarı çıktım. Bu kadar çabuk hazırlanmam normal şartlar altında imkansızdı ama bugün pazar olduğu için rahat olmamda hiç bir sakınca yoktu. Ada da ıslanmış yüzünü silip makyajını tazeliyordu.

"Sende önce hazır olduğum günlerin geleceğini söylemiştim sana." dedim sırıtarak.

"Hile yaptın sayılmaz bu canım. Ayrıca Minoşu uyandırma ben gece sen uyurken ona sabah kahvaltıya gideceğimizi söyledim. Dinlensin biraz." dedi Ada yanaklarına pudra sürerken. "Oo şimdide Minoşuma mı göz koydun? Neyse hadi Alper gelir şimdi acele et." dedim . "Alper'i bekletmek istemiyorsun yani? dedi kahkaha atarak. "Ada seni boğmadan önce evden çıkmayı öneriyorum." dedim bende gülerek. Çantalarımızı aldık. Tam dışarı çıkacakken kapının önünde duran kutu dikkatimi çekti. Özenle paketlenmişti. "Bu ne ?" dedi Ada benden önce davranarak. Kutuyu elime aldım üstünde babama yazıyordu. Bize gelmiş olması mümkün değildi. Çünkü ben babama böyle bir şey hazırlamamıştım. "Üstünde babama yazıyor. Büyük ihtimal yanlış bıraktılar. Güvenliğe bırakırız şimdi." dedim. Alper Mercedesiyle evin önünde bizi bekliyordu. Ada arkaya geçti ve ben de doğal olarak ön tarafa oturdum. "Günaydın bayanlar." dedi Alper enerji dolu sesiyle. Bizde Adayla "Günaydın." diyerek karşılık verdik. Alper tuhaf biriydi. Dışardan baktığınızda kimseyle ilgilenmeyen burnu havalarda gezen hatta gülmek için kaslarını yormaya çalışmayacak bir tip diyebilirdiniz onun için. Onu ilk gördüğümde kalbinde bir iyilik parçacığının olduğunu bile düşünmemiştim veya beni Kıvanç'tan koruyacağını hiç düşünmemiştim. Kim bilir kaç kez aynı yollarda yürüdük kaç kez birbirimizin yanından geçtik. O gün o arabayı çizdiğimiz gün Alperle değil kahvaltıya gitmek konuşmayı bile düşünmezdim. Hayat belirli parçalara ayrılıyorlar. Bazen o parçayı elinize alıyorsunuz ve yerini bulamıyorsunuz günü geldiğinde o parça kendiliğinden yerini buluyor. Bazen de kendi elimizle hatalı parçalar yerleştiriyoruz çıkarırken canımızı yakabiliyor kırabiliyor bizi hatta ama doğruyu bulabilmek için yanlışlardan vazgeçmek gerekir ne kadar sevsek bile. "Hey Derin sana diyoruz." Ada elini gözümün önüne getirip salladığında düşüncelerimden kopup gerçek yaşama tekrar döndüm. Alper gülerek sana bir soru sormuştum dedi. "Pardon dalmışım tekrar alalım sorunuzu beyefendi." dedim bende sırıtarak. "Elinde ki kutu diyorum içinde ne var bana hediye mi aldın yoksa ?" dedi tekrar çekici sırıtmasıyla. "Aa iyi hatırlattın güvenlikte dursana." dedim güvenliğe az bir mesafe kala. Alper anlamamış gözlerle baktı ama sorgulamadı. Güvenliğin önünde durdu ve pencereyi açtı. İşe yeni alınmış adam yerinden kalktı ve bulunduğu yerin penceresini açarak " Buyrun efendim." dedi. "Bu kutu bizim evin önüne bırakılmış ama bize ait değil." dedim kutuyu uzatarak. "Onu dün gece sarışın bir kız getirdi efendim sizin evinizin önüne koymamı istedi." dedi bana. "Belki de yanlış numara söylemişlerdir. Ben bunu size vereyim çünkü bize ait değil." dedim ve uzattım. Adam tekrar bir şey diyecek gibi oldu ama sadece tamam demekle yetindi. "Ee nereye gidiyoruz?" dedi Ada tuhaf bir tonlamayla. "Gittiğinizde şok yaşamamanız için ufak bir not düşeceğim dün Kıvanç'la sabaha kadar beraberdik ve sizden özür dilemek istiyor. Lütfen ani tepki vermeyin ne deseniz haklısınız ama ona da bir şans tanıyın. Çok zor zamanlar geçirdi. Yıllarca yaşadığı hayatın yalanlar üstüne kurulu olduğunu anladı. Bunu o seçmedi o yüzden lütfen." dedi Alper tek solukta. Ada dalıp gitmişti. Ne düşündüğünü biliyordum. Yeliz teyze bir dönem kanserle savaşmıştı ve Ada çok zor dönemler geçirdi. Annesini kaybetme korkusu onu bambaşka bir insana dönüştürmüştü o yüzden Kıvanç'a bir şans tanıyabilirdi. Hayat hikayesini dinleyebilirdi. Hiç unutmuyorum Yeliz teyze hastenede kalırken Ada'ya çok ısrar etmeme rağmen bizde kalmamıştı. O gece beni 3'de arayıp korktuğunu söyledi. Ben de hemen evden çıkıp yanına koşmuştum. Kapıyı açtığında onu daha önce öyle gördüğümü hatırlamıyorum. Rüzgar esse düşecek gibi duruyordu. Odasına çıkarmıştım ve dizime yatmıştı sabaha kadar saçlarını okşamıştım çok zor uyumuştu. O gece hiç konuşmamıştık ama acımızı paylaşmıştık.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 23, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Son NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin